Risale-i Nur’un gerçi siyâsetle alâkası yoktur, fakat küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşîliği ve üstü olan istibdâd-ı mutlakı esâsiyle bozar, reddeder.
Biz, Risâle-i Nur’la, bu memleketin ve istikbâlinin en büyük iki tehlikesini defetmeye çalışıyoruz...
Birinci Tehlike: Bu memlekette, hariçten kuvvetli bir sûrette girmeye çalışan anarşîliğe karşı sed çekmek.
İkincisi: Üç yüz elli milyon Müslümanların nefretlerini kardeşliğe çevirmekle, bu memleketin en büyük nokta-i istinadını temin etmektir.
(Emirdağ Lâhikası-I, s. 125)
***
RİSALE-İ NUR, VATAN VE MİLLETE FAYDALI HİZMETLER GÖRÜR
Evet, eserler tesirlidir. Fakat, millet ve vatanın tam menfaatine ve hiçbir zarar dokundurmadan yüz bin adama kuvvetli îmân-ı tahkîkî dersi vermekle, saadet ve hayat-ı ebediyelerine tam hizmette tesirlidir. Denizli hapishânesinde, kısmen ağır ceza ile mahkûm yüzler adam, yalnız Meyve Risâlesi’yle, gâyet uslu ve mütedeyyin sûretine girmeleri, hattâ iki üç adamı öldürenler, onun dersiyle daha tahta bitini de öldürtmekten çekinmeleri ve o hapishâne müdürünün ikrârıyla, hapishânenin bir terbiye medresesi hükmünü alması, bu müddeâya reddedilmez bir senettir, bir hüccettir.
(Emirdağ Lâhikası-l, s. 17)
***
RİSALE-İ NUR, HÜRRİYET, EMNİYET, ADALET VE ÂSÂYİŞİ TAHKÎKÎ ÎMANLA TEMİN EDER
Kur’ân-ı Hakîmin sırr-ı hakîkatiyle ve i’câzının tılsımıyla, benim ve Risâle-i Nur’un programımız ve mesleğimiz ve bilfiil semeresini gördüğümüz ve çalıştığımız ve gâye-i hareketimiz ve hedefimiz, ölümün îdâm-ı ebedîsinden îmân-ı tahkîkî ile bîçareleri kurtarmak ve bu mübârek milleti de her nevî anarşîlikten muhâfaza etmektir.
(Emirdağ Lâhikası-I, s. 27)
***
Benim eski hayatımı zannedip, ihânetle hiddete gelecek tahmin etmişler. Bilâkis aldandılar. Biz, bütün kuvvetimizle anarşîliğe bir sedd-i Zülkarneyn gibi, bir sedd-i Kur’ânî tesisine çalışıyoruz. Bize ilişenler, anarşîlik ve belki komünistliğe zemin ihzar ediyorlar.
(Emirdağ Lâhikası-I, s. 30.)
***
Risale-i Nur’un gerçi siyâsetle alâkası yoktur, fakat küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşîliği ve üstü olan istibdâd-ı mutlakı esâsiyle bozar, reddeder. Emniyeti, âsâyişi, hürriyeti, adâleti temin ettiğine yüzer hüccetlerden biri, bu müdâfaanâmesi hükmündeki Meyve Risâlesi’dir.
(Şuâlar, s. 237-238.)
***
Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki; binler haysiyet ve şerefimi bu vatandaki bîçarelerin istirahatine ve onlardan belâların def’ine fedâ etmek için bana bir hâlet-i rûhiyeyi ihsan eylemiş ki; ben de, onların yaptığı ve niyetinde bulunduklan tahkirât ve ihânetlere karşı tahammüle karar vermişim. Bu milletin âsâyişine, husûsan mâsum çocukların ve muhterem ihtiyarların ve bîçare hastaların ve fakirlerin dünyevî istirahatlerine ve uhrevî saadetlerine binler hayatımı ve binler şerefimi fedâ etmeye hazırım...
(Emirdağ Lâhikası-l, s. 29.)
***
RİSALE-İ NUR ISLAH VE TERBİYE VAZİFESİ DE YAPIYOR
Ben Rusya’da esir iken, en evvel Bolşevizmin fırtınası hapishanelerden başladığı gibi, Fransız İhtilâl-i Kebîr’i dahi en evvel hapishânelerden ve tarihlerde serseri nâmıyla yâd edilen mahpuslardan çıkmasına binâen, biz Nur şâkirtleri, hem Eskişehir, hem Denizli, hem burada, mümkün oldukça mahpusların ıslâhına çalıştık. Eskişehir ve Denizli’de tam faydası görüldü. Burada daha ziyâde fayda olacak ki, bu nâzik zaman ve zeminde Nurun dersleriyle geçen fırtınacık (Haşiye) yüzden bire indi. Yoksa ihtilâftan ve böyle hâdiselerden istifâde eden ve fırsat bekleyen haricî muzır cereyanlar, o baruta ateş atıp bir yangın çıkacaktı.
Haşiye: Bu fırtına ise, Afyon hapsinde bir isyan çıktı, hiçbir Nur Talebesi karışmadı. (Şuâlar, s. 423)
Hizmet Rehberi, s. 54-57, yeni tanzim: s. 96-104