"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur bütün Anadolu’da asayişi temin eder

Risale-i Nur'dan
23 Ekim 2014, Perşembe 00:01
Kur’ân’ın kanun-u esasiyesiyle bütün Anadolu ve vilâyât-ı şarkiyede âsâyişi temin eden Risale-i Nur’un 500 bin nüshası komünistliği susturduğu gibi, âsâyişi temin ettiğine bir delili budur ki...

Ankara’ya bu defa geldiğimin mühim bir sebebi, İslâmiyete ciddî taraftar Dahiliye Vekili Namık Gedik’i görmek ve İslâmiyetin kahramanı olan Adnan Beye ve Tevfik İleri gibi mühim zatlara bir hakikatı söylemektir ki: 
Hem Demokrata ezan-ı Muhammedî gibi çok kuvvet vermek ve Risale-i Nur’un neşrine müsaadesi gibi çok taraftar olmak ve âlem-i İslâmı, hattâ bir kısım Hıristiyan devletlerini de memnun etmek için, Ayasofya’yı muzahrafattan temizleyip ibadet mahalli yapmaktır. Bu ise, bu mesele için otuz sene siyaseti terk ettiğim halde, bu nokta hatırı için Namık Gedik’i görmek istedim ve geldim. Adnan Bey, Namık Gedik ve Tevfik İleri gibi zatların hatırı için başka yere gitmedim. 
Hem Risale-i Nur, Kur’ân’ın kanun-u esasiyesiyle bütün Anadolu ve vilâyât-ı şarkiyede âsâyişi temin eden Risale-i Nur’un 500 bin nüshası komünistliği susturduğu gibi, âsâyişi temin ettiğine bir delili budur ki: 
On küsur sene evvel Afyon Müdde-i Umumîsi “600 bin fedakâr talebesi var; 500 bin nüsha Risale-i Nur’dan neşretmiş. Belki âsâyişe zarar gelir” dedi. Ona karşı Said demiş ki: “Mâdem 600 bin fedakâr talebesi var. Bu on beş senedir bana bu kadar zulmediliyor. Birtek vukuatı hiçbir zabıta ve mahkeme gösteremedi.” 
Hem dedim: “Ey müdde-i umumî! Eğer bin müdde-i umumî, bin emniyet müdürü kadar âsâyişin teminine Risale-i Nur hizmet etmemişse, Allah beni kahretsin. Siz de bana ne ceza verirseniz verin” dedim. O bu sözüme karşı hiçbir çare bulamadı. 
Yalnız bir iki sene sonra Nurun bir küçük talebesi Risale-i Nur’a zarar gelecek zannıyla kendini intihar edecekti ki, tab ettiği bir küçük risaleye zarar gelmesin. Sonra Üstadı onu men etti ve küçücük bir hadise oldu ve ikisi de barıştırıldı.
Halbuki bir Üstadın on tane fedakâr talebesi bulunsa—hattâ biri selâm etmiş tokat vurulmuş, biri elini öpmüş tahkir edilmiş—hiçbir fedakârı, âsâyişe ilişmemek için sükût etmişler. Said’den işitmişler ki, “Benim yüz ruhum olsa âsâyişe feda ediyorum.” Onun için “Velâ tezirû vâziratun vizra uhrâ” [“Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi: 6:164] kanun-u esasiyesiyle, beş câni yüzünden doksan mâsuma zarar gelmemek, bir câni yüzünden on mâsum çoluk çocuk, peder ve validelerine zulmetmemek için, Risale-i Nur imân hizmetiyle beraber âsâyişi tamamıyla temin edip herkesin kalbinde fenalığa karşı bir yasakçı bırakıyor. Ben de bin ruhum olsa, Kur’ân’ın bu kanun-u esasiyesine feda ettiğimi Tarihçe-i Hayat ispat ediyor ve meydandadır. Ve mahkemeler de kabul etmişler. 
Hattâ tezahüre bir riyakârlık, bir hodfuruşluk, bir enaniyet mânâsını verip halklarla görüşmeyi de terk ettiği ve rahmet-i İlâhînin ihsanıyla sesi de kesilmiş ki, dostlarla görüşmeye mecbur olmasın ve hatırları da kırılmasın.

Said Nursî
Emirdağ Lâhikası-II, mektup no: 368, s. 860

Okunma Sayısı: 3826
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ibrahim şahinoğlu

    23.10.2014 14:19:10

    Şeksiz ve şüphesiz ama zındıkların işine gelmez

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı