"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevmek de Cenâb-ı Hak nâmına olmalı

Risale-i Nur'dan
14 Şubat 2018, Çarşamba

MÜHİM BİR SUÂL

Diyorsunuz ki: “Muhabbet ihtiyârî değil. Hem, ihtiyac-ı fıtrîye binaen, leziz taamları ve meyveleri severim, peder ve valide ve evlâtlarımı severim, refika-i hayatımı severim, dost ve ahbablarımı severim, enbiya ve evliyayı severim, hayatımı, gençliğimi severim, baharı ve güzel şeyleri ve dünyayı severim. Nasıl bunları sevmeyeceğim? Nasıl bütün bu muhabbetleri Cenâb-ı Hakk’ın zat ve sıfât ve esmasına verebilirim? Bu ne demektir?”

Elcevap: Dört Nükteyi dinle.

Birinci Nükte: Muhabbet, çendan, ihtiyârî değil. Fakat ihtiyâr ile muhabbetin yüzü, bir mahbubdan diğer bir mahbuba dönebilir. Meselâ, bir mahbubun çirkinliğini göstermekle veyahut asıl lâyık-ı muhabbet olan diğer bir mahbuba perde veya âyine olduğunu göstermekle, muhabbetin yüzü mecazî mahbubdan hakikî mahbuba çevrilebilir.

İkinci Nükte: Tadad ettiğin sevdiklerini, sevme demiyoruz. Belki, onları Cenâb-ı Hakk’ın hesabına ve O’nun muhabbeti namına sev deriz.

Meselâ, leziz taamları, güzel meyveleri, Cenâb-ı Hakk’ın ihsanı ve o Rahman-ı Rahîm’in in’amı cihetinde sevmek, Rahman ve Mün’im isimlerini sevmektir. Hem manevî bir şükürdür. Şu muhabbet, yalnız nefis hesabına olmadığını ve Rahman namına olduğunu gösteren, meşrû dairesinde kanaatkârâne kazanmak ve mütefekkirâne, müteşekkirâne yemektir.

Hem, peder ve valideyi şefkat ile teçhiz eden ve seni onların merhametli elleriyle terbiye ettiren hikmet ve rahmet hesabına onlara hürmet ve muhabbet, Cenâb-ı Hakk’ın muhabbetine aittir. O muhabbet ve hürmet, şefkat, Allah için olduğuna alâmeti şudur ki: Onlar ihtiyar oldukları ve sana hiçbir faydaları kalmadığı ve seni zahmet ve meşakkate attıkları zaman daha ziyade muhabbet ve merhamet ve şefkat etmektir. “Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf’ bile deme.” (İsra Sûresi: 23.) ayeti, beş mertebe hürmet ve şefkate, evlâdı dâvet etmesi, Kur’ân’ın nazarında valideynin hukukları ne kadar ehemmiyetli ve ukukları ne derece çirkin olduğunu gösterir.

Sözler, Otuz İkinci Söz, s. 717

***

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Ebedî hapisten kurtulmak için en iyi bir fırsat

Evet, bu kâinatta hayır-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet, hararet-bürudet, güzellik-çirkinlik, hidayet-dalâlet birbirine karşı gelmesi ve içine girmesi pek büyük bir hikmet içindir. Çünkü şer olmazsa, hayır bilinmez; elem olmazsa, lezzet anlaşılmaz; zulmetsiz ziya ehemmiyeti olmaz; soğukla, hararetin dereceleri tahakkuk eder; çirkinlik ile, hüsnün tek bir hakikati bin hakikat ve binler çeşit hüsün mertebeleri vücud bulur; Cehennemsiz, Cennetin pek çok lezzetleri gizli kalır. Bunlara kıyasen, her şey bir cihette zıddıyla bilinebilir ve bir tek hakikati, sümbül verip çok hakikatler olur.

Madem bu karışık mevcudat dâr-ı fânîden dâr-ı bekaya akıp gidiyor; elbette, nasıl ki hayır, lezzet, ışık, güzellik, iman gibi şeyler Cennete akar; öyle de, şer, elem, karanlık, çirkinlik, küfür gibi zararlı maddeler Cehenneme yağar. Ve bu mütemadiyen çalkanan kâinatın selleri o iki havuza girer, durur. Kerametli Yirmi Dokuzuncu Söz’ün âhirindeki remizli nüktelerine havale ederek kısa kesiyoruz.

Ey bu medrese-i Yusufiyede benim ders arkadaşlarım! Bu dehşetli haps-i ebedîden kurtulmanın kolayı, çaresi, bu dünyevî hapsimizden istifade ederek, elimiz mecburiyetle yetişmeyen çok günahlardan kurtulduğumuzla beraber; eski günahlardan tevbe edip farzlarımızı eda ederek, her bir saat bu hapisteki ömrümüzü bir gün ibadet hükmüne getirmekle, o ebedî hapisten necatımız ve o nuranî Cennete girmemiz için en iyi bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırırsak, dünyamız ağladığı gibi ahiretimiz dahi ağlayacak; “Hasire’d-dünya ve’l-âhirete” [O dünyada da, ahirette de ziyana uğramıştır. (Hac Sûresi: 11.)] tokadını yiyeceğiz.

Şuâlar, On Birinci Şuâ, Sekizinci Mesele, s. 256

LÛ­GAT­ÇE:

bürudet: Soğuk.

hararet: Sıcak.

ziya: Işık.

zulmet: Karanlık.

 

Okunma Sayısı: 2710
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı