"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sulh-u umumî ve ref-i imtiyaz lâzım

Risale-i Nur'dan
22 Aralık 2014, Pazartesi
Selâmet-i vatan için bir fikrim var: Sulh-u umumî, aff-ı umumî ve ref-i imtiyaz lâzım. Tâ ki biri, bir imtiyaz ile başkasına haşerat nazarıyla bakmakla nifak çıkmasın.

Ey paşalar, zabitler! 

Bu on bir buçuk cinayetin şahitleri binlerle adamdır. Belki bazılarına İstanbul’un yarısı şahittir. Bu on bir buçuk cinayetin cezasına rızâ ile beraber, on bir buçuk suâlime de cevap isterim. İşte bu seyyiâtıma bedel bir hasenem de var. Söyleyeceğim: 

Herkesin şevkini kıran ve neş’esini kaçıran ve ağrazlar ve taraftarlıklar hissini uyandıran ve sebeb-i tefrika olan ırkçılık cemiyât-ı akvâmiyeyi teşkiline sebebiyet veren ve ismi meşrûtiyet ve mânâsı istibdat olan ve İttihad ve Terakki ismini de lekedâr eden buradaki şube-i müstebidaneye muhalefet ettim. 

Herkesin bir fikri var. Ben de hürüm; selâmet-i vatan için bir fikrim var. İşte: Sulh-u umumî, aff-ı umumî ve ref-i imtiyaz lâzım. Tâ ki biri, bir imtiyaz ile başkasına haşerat nazarıyla bakmakla nifak çıkmasın. Fahr olmasın, derim: Biz ki hakikî Müslümanız; aldanırız, fakat aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz. Zira, biliyoruz ki, “İnneme’l-hîletü fî terki’l-hiyâl” [En büyük hile, hileleri terk etmektir.]

Fakat, meşrû, hakikî meşrûtiyetin müsemmâsına ahd ü peyman ettiğimden, istibdat ne şekilde olursa olsun, meşrûtiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım. 

Fikrimce meşrûtiyetin düşmanı, meşrûtiyeti gaddar, çirkin ve hilâf-ı Şeriat göstermekle meşveretin de düşmanlarını çok edenlerdir. Tebeddül-ü esmâ ile hakâik tebeddül etmez. En büyük hatâ, insan kendini hatâsız zannetmek olduğundan, hatâmı itiraf ederim ki, nâsın nasihatini kabul etmeden nâsa nasihati kabul ettirmek istedim. Nefsimi irşad etmeden başkasının irşadına çalıştığımdan, emr-i bi’l-ma’rufu tesirsiz etmekle tenzil ettim. 

Hem de tecrübe ile sabittir ki, ceza bir kusurun neticesidir. Fakat bazan o kusur, işlenmemiş başka kusurun sûretinde kendini gösterir, o adam mâsum iken cezaya müstehak olur. Allah musîbet verir, hapse atar, adalet eder. Fakat hâkim ona ceza verir, zulmeder. 

Ey ulülemir! Bir haysiyetim vardı, onunla İslâmiyet milliyetine hizmet edecektim; kırdınız. Kendi kendine olmuş, istemediğim bir şöhret-i kâzibem vardı, onunla avâma nasihatımı tesir ettiriyordum; maalmemnuniye mahvettiniz. Şimdi usandığım bir hayat-ı zaifim var; kahrolayım eğer idama esirgersem! Mert olmayayım, eğer ölüme gülmekle gitmezsem! Suretâ mahkûmiyetim, vicdanen mahkûmiyetinizi intac edecektir. Bu hal bana zarar değil, belki şandır. Fakat millete zarar ettiniz. Zira nasihatımdaki tesiri kırdınız. Saniyen, kendinize zarardır. Zira, hasmınızın elinde bir hüccet-i kâtıa olurum. Beni mihenk taşına vurdunuz. Acaba fırka-i hâlisa dediğiniz adamlar böyle mihenge vurulsalar, kaç tanesi sağlam çıkacaktır? Eğer meşrûtiyet bir fırkanın istibdadından ibaretse ve hilâf-ı şeriat hareket ise, “Fel yeşhedi’s-sekalâni ennî mürteciun” (Haşiye) Zira yalanlarla ittihad yalandır. Ve ifsadat üzerine müesses olan ism-i meşrûtiyet, fâsittir. Müsemmâ-i meşrûtiyet hak, sıdk, muhabbet ve imtiyazsızlık üzerine beka bulacaktır. Haşiye: Yani, bütün dünya, cin ve ins şahit olsun ki ben mürteciim.

Dîvân-ı Harb-i Örfî, s. 39-40; Eski Said Dönemi Eserleri s. 136

Okunma Sayısı: 3045
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı