"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şûrâya neden ehemmiyet veriyoruz?

Risale-i Nur'dan
19 Nisan 2018, Perşembe
Altıncı Kelime: Müslümanların hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyedeki saadetlerinin anahtarı meşveret-i şer’iyedir. “Ve emrühüm şûrâ beynehüm” [Onların aralarındaki işleri istişare iledir. (Şûrâ Sûresi: 38.)] ayet-i kerîmesi, şûrâyı esas olarak emrediyor.

Evet, nasıl ki nev-i beşerdeki telâhuk-u efkâr ünvanı altında asırlar ve zamanların tarih vasıtasıyla birbiriyle meşvereti, bütün beşeriyetin terakkiyatı ve fünunun esası olduğu gibi en büyük kıt’a olan Asya’nın en geri kalmasının bir sebebi o şûrâ-yı hakikiyeyi yapmamasıdır.

Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şûrâdır. Yani nasıl fertler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır ki üç yüz, belki dört yüz milyon İslâm’ın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile şehamet ve şefkat-i imaniyeden tevellüd eden hürriyet-i şer’iyedir ki o hürriyet-i şer’iye, âdab-ı şer’iye ile süslenip Garb medeniyet-i sefihânesindeki seyyiatı atmaktır.

İmandan gelen hürriyet-i şer’iye iki esası emreder:

[Arabî ibare] Yani, iman bunu iktiza ediyor ki:

• Tahakküm ve istibdat ile başkasını tezlil etmemek ve zillete düşürmemek... Ve zalimlere tezellül etmemek.

• Allah’a hakikî abd olan, başkalara abd olamaz.

• Birbirinizi, Allah’tan başka kendinize rab yapmayınız. Yani Allah’ı tanımayan, her şeye, herkese, nisbetine göre bir rububiyet tevehhüm eder, başına musallat eder.

• Evet, hürriyet-i şer’iye Cenâb-ı Hakk’ın Rahman, Rahîm tecellisiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hassasıdır.

Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin! Şûrâ kuvvet bulsun! Bütün levm ve itap ve nefret, heva hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet, hüdaya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmin...

Eğer denilse: Neden şûrâya bu kadar ehemmiyet veriyorsun? Ve beşerin, hususan Asya’nın, hususan İslâmiyet’in hayatı ve terakkîsi nasıl o şûrâ ile olabilir?

Elcevap: Nurun Yirmi Birinci Lem’a-i İhlâsında izah edildiği gibi haklı şûrâ ihlâs ve tesanüdü netice verdiğinden üç elif, yüz on bir olduğu gibi ihlâs ve tesanüd-ü hakikî ile üç adam, yüz adam kadar millete fayda verebilir. Ve on adamın, hakikî ihlâs ve tesanüd ve meşveretin sırrı ile bin adam kadar iş gördüklerini çok vukuat-ı tarihiye bize haber veriyor.

Devamı için bkz: Eski Said Dönemi Eserleri - Hutbe-i Şamiye, s. 257-58

LÛ­GAT­ÇE:

şûrâ-yı hakikiye: Gerçek şûrâ ve fikir alış verişi, lâyıkıyla yapılan istişare, danışma.

telâhuk-u efkâr: Fikirlerin birbirine eklenmesi; bilgi birikimi.

terakkiyat: İlerlemeler, gelişmeler.

***

Medrese-i Yusufiye Mektupları

Dünyanın bu imtihanları geçicidir, çabuk giderler

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: “El-hayrü fî ma’htârahüllah” [Hayır, Allah’ın seçtiğindedir. (Arabî bir ibare)] sırrıyla, inşaallah, mahkememizin tehirinde ve tahliye olan kardeşlerimizin yine mahkeme gününde burada bulunmalarında büyük hayırlar var.

Evet, Risale-i Nur’un meselesi âlem-i İslâm’da, hususan bu memlekette küllî bir ehemmiyeti bulunduğundan böyle heyecanlı toplamalar ile umumun nazar-ı dikkatini Nur hakikatlerine celb etmek lâzımdır ki ümidimizin ve ihtiyatımızın ve gizlememizin ve muarızların küçültmelerinin fevkinde ve ihtiyârımızın haricinde böyle şaşaa ile Risale-i Nur kendi derslerini dost ve düşmana aşikâren veriyor, en mahrem sırlarını en namahremlere çekinmeyerek gösteriyor. Madem hakikat budur, biz küçücük sıkıntılarımızı kinin gibi bir acı ilâç bilip sabır ve şükretmeliyiz, “Yâ Hû! Bu da geçer” demeliyiz.

Saniyen: Bu medrese-i Yusufiyenin nâzırına yazdım: Ben Rusya’da esir iken, en evvel, Bolşevizmin fırtınası hapishanelerden başladığı gibi Fransız İhtilâl-i Kebîri dahi en evvel hapishanelerden ve tarihlerde serseri namıyla yâd edilen mahpuslardan çıkmasına binaen biz Nur Şakirdleri hem Eskişehir hem Denizli hem burada mümkün oldukça mahpusların ıslahına çalıştık. Eskişehir ve Denizli’de tam faydası görüldü. Burada daha ziyade fayda olacak ki bu nazik zaman ve zeminde Nurun dersleriyle geçen fırtınacık (HAŞİYE) yüzden bire indi. Yoksa ihtilâftan, böyle hâdiselerden istifade eden ve fırsat bekleyen hâricî muzır cereyanlar, o baruta ateş atıp bir yangın çıkacaktı.

HÂŞİYE: Bu fırtına ise: Afyon hapsinde bir isyan çıktı, hiçbir Nur Talebesi karışmadı.

***

Aziz, Sıddık, Sarsılmaz, Sıkıntıdan Usanıp Bizlerden Çekilmez Kardeşlerim!

Şimdi maddî, manevî bir sıkıntıdan nefsim sizin hesabınıza beni mahzun eylerken birden kalbe geldi ki hem senin hem buradaki kardeşlerin tek birisiyle yakında görüşmek için bu zahmet ve meşakkatin başka surette on mislini çekseydiniz yine ucuz olurdu. Hem Nurun takvadarâne ve riyazetkârâne meşrebi hem umuma ve en muhtaçlara hatta muarızlara ders vermek mesleği hem dairesindeki şahs-ı manevîyi konuşturmak için eski zamanda ehl-i hakikatin senede hiç olmazsa bir-iki defa içtimaları ve sohbetleri gibi Nur Şakirdlerinin de birkaç senede en müsait olan medrese-i Yusufiyede bir defa toplanmalarının lüzumu cihetinde bin sıkıntı ve meşakkat dahi olsa ehemmiyeti yoktur. Eski hapislerimizde birkaç zayıf kardeşlerimizin usanıp daire-i Nuriyeden çekinmeleri onlara pek büyük bir hasaret oldu ve Nurlara hiç zarar gelmedi. Onların yerine daha metin, daha muhlis şakirdler meydana çıktılar. Madem dünyanın bu imtihanları geçicidir, çabuk giderler, sevaplarını, meyvelerini bizlere verirler; biz de inayet-i İlâhiyeye itimad edip, sabır içinde şükretmeliyiz.

Said Nursî

Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 527-28

Okunma Sayısı: 3201
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı