"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tılsımlar Risalesinde ehemmiyetli Kur’ânî muammalar keşfedilmiş

Risale-i Nur'dan
25 Ekim 2017, Çarşamba
Bu Tılsımlar mecmuası, Risale-i Nur’un ve dinin ve imanın ve Kur’ân’ın yüzer muamma ve tılsımlarının keşfiyâtından bir kısmını beyan eder.

Her bir parçada bir ehemmiyetli muammâ-yı Kur’âniye ve tılsım-ı imâniye hal ve keşfedilmiştir.

Tılsımlar, s. 17

***

Aziz kardeşlerim!

Şu risale, tılsım-ı kâinatın üç esasından birisini halletmiştir.

Çünkü müşkülküşa o muamma-yı hilkatta bir hayretfeza faaliyet kâinatta görünüyor.

Biri de tahavvülât-ı zerrattır ki, bir zenberek hükmünde kâinat makinesini işlettiriyor.

Biri de hayretfeza hidemat-ı vezâifi görmekle beraber, nereden nereye bu seyl-i kâinat akıp gidiyor?

Kur’ân-ı Hakîm bu tılsımı üç esas ile keşfetmiş. O keşfin bir nevi tefsiri hükmünde bulunan şu risale, harekât-ı zerratı beş-altı hikmetle halletmiştir. Yirmi Dördüncü Mektubun İkinci Esası olan “Mevcudat ne yapıyor ve nereye gidiyor?” Birinci Remiz’den nihayete kadar ve Yirmi Dokuzuncu Sözün İkinci Maksadı o muammayı tamamıyla açmıştır. Hakikatın üssü’l-esasını istersen, bunlara bak.

Eğer o hakikat-i Kur’âniyenin en tatlı meyvelerini istersen, Yirmi Dördüncü Sözün Beşinci Dalı’ndaki Beş Meyve’yi ve Otuz Birinci Sözün Dördüncü Esası’nın Beş Meyve’sini temaşa et.

Tılsımlar, s. 166

***

Evet, şu tılsım-ı kâinatın muğlâkını keşfeden ve mevcudatın nereden, nereye ve ne olacaklarının tılsımını açan Risale-i Nur’un eczalarından Yirmi Dokuzuncu Söz; ve tahavvülât-ı zerratın muammasını keşfeden Otuzuncu Söz; ve kâinatta mütemadiyen fenâ ve zeval içindeki faaliyet ve hallâkıyet-i umumiye tılsım-ı acibini hall ve keşfeden Yirmi Dördüncü Mektub; ve Tevhidin en derin ve en mühim muammasını keşf ve hall ve izah eden ve haşr-i beşerî bir sinek ihyası kadar kolay olduğunu ispat eden Yirminci Mektub; ve tabiatperestlerin fikr-i küfürlerini esasıyla bozan ve tahrip eden “Tabiat Risalesi” namındaki Yirmi Üçüncü Lem’a gibi Risale-i Nur’un çok cüz’leri var. 

B. S. N. Tarihçe-i Hayatı, Eskişehir Hayatı, s. 250

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Hayatın sırrını anlayanlar, hayat-ı bâkiyeye mazhar olacaklar

 

(Dünden devam)

Hem hiçbir cihetle akıl kabul eder mi ki, hadsiz rahmetli, muhabbetli ve nihayet derecede şefkatli ve kendi san’atını çok sever ve kendini çok sevdirir ve kendini sevenleri ziyade sever bir Zat-ı Kadîr-i Hakîm, en ziyade kendini seven ve sevimli ve sevilen ve Sâniini fıtraten perestiş eden hayatı ve hayatın zatı ve cevheri olan ruhu, mevt-i ebedî ile idam edip, Kendinden o sevgili muhibbini ve habibini ebedî bir surette küstürsün, darıltsın, dehşetli rencide ederek sırr-ı rahmetini ve nur-u muhabbetini inkâr etsin ve ettirsin? Yüz bin defa hâşâ ve kellâ! Bu kâinatı cilvesiyle süslendiren bir cemal-i mutlak ve umum mahlûkatı sevindiren bir rahmet-i mutlaka, böyle hadsiz bir çirkinlikten ve kubh-u mutlaktan ve böyle bir zulm-ü mutlaktan, bir merhametsizlikten, elbette nihayetsiz derece münezzehtir ve mukaddestir.

Netice: Madem dünyada hayat var; elbette insanlardan hayatın sırrını anlayanlar ve hayatını sû-i istimal etmeyenler, dâr-ı bekada ve Cennet-i Bâkiyede hayat-ı bâkiyeye mazhar olacaklardır. Âmenna.

(Devamı var)

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Beşinci Nükte, s. 634

Okunma Sayısı: 2714
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı