"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vahyin kısımları ve hadis-i şerifler

Risale-i Nur'dan
15 Ağustos 2017, Salı
Dördüncü Nükteli İşaret’ten:

• İkinci Esas: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, hem beşerdir, beşeriyet itibarıyla beşer gibi muamele eder; hem resuldür, risalet itibarıyla Cenab-ı Hakkın tercümanıdır, elçisidir. Risaleti, vahye istinad eder.

Vahiy iki kısımdır:

Biri vahy-i sarîhîdir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onda sırf bir tercümandır, mübelliğdir, müdahalesi yoktur: Kur’ân ve bazı ehâdis-i kudsiye gibi.

İkinci kısım, vahy-i zımnîdir. Şu kısmın mücmel ve hulâsası, vahye ve ilhama istinad eder; fakat tafsilâtı ve tasviratı Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma aittir. O vahiyden gelen mücmel hâdiseyi tafsil ve tasvirde, zat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, bazen yine ilhama, ya vahye istinad edip beyan eder, veyahut kendi ferasetiyle beyan eder. Ve kendi içtihadıyla yaptığı tafsilât ve tasviratı, ya vazife-i risalet noktasında ulvî kuvve-i kudsiye ile beyan eder, veyahut örf ve âdet ve efkâr-ı amme seviyesine göre, beşeriyeti noktasında beyan eder.

İşte, her hadiste, bütün tafsilâtına vahy-i mahz noktasıyla bakılmaz; beşeriyetin muktezası olan efkâr ve muamelâtında, risaletin ulvî âsârı aranılmaz. Madem bazı hâdiseler mücmel olarak mutlak bir surette ona vahyen gelir, o da kendi ferasetiyle ve tearüf-ü umumî cihetiyle tasvir eder. Şu tasvirdeki müteşabihata ve müşkülâta bazen tefsir lâzım geliyor, hatta tabir lâzım geliyor. Çünkü bazı hakikatler var ki, temsil ile fehme takrib edilir. Nasıl ki bir vakit huzur-u Nebevîde derince bir gürültü işitildi. Ferman etti ki, “Şu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp, şimdi Cehennemin dibine düşmüş bir taşın gürültüsüdür.” Bir saat sonra cevap geldi ki, “Yetmiş yaşına giren meşhur bir münafık ölüp, Cehenneme gitti.” Zat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın beliğ bir temsil ile beyan ettiği hâdisenin tevilini gösterdi.

Mektubat, On Dokuzuncu Mektub, s. 115

***

“Vellezîne yü’minûne bi mâ ünzile ileyke.” [Onlar sana indirilenlere de inanırlar. (Bakara Suresi: 4.)]

…….

İphamı ifade eden “mâ”, iman-ı icmalînin kâfi geldiğine ve imanın hadis gibi bâtınî ve Kur’ân gibi zâhirî vahiylere şamil olduğuna işarettir.

İşârâtü’l-İ’caz, s. 66

LÛ­GAT­ÇE:

ehâdis-i kudsiye: kudsî hadisler.

ipham: kapalılık.

istinad etmek: dayanmak.

mücmel: özet, öz.

risalet: peygamberlik.

tafsilât: ayrıntılar.

tasvirat: tasvirler, biçimlendirmeler.

vahy-i sarîhî: açık vahiy.

vahy-i zımnî: dolaylı yoldan, kapalı bir şekilde olan vahiy.

***

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Nurlarda tam bir teselli ve kuvvetli bir iman var

 

(Dünden devam)

Birincisi: Benim ve Nurların gizli düşmanlarımız, benim istemediğim halde hakkımdaki teveccüh-ü ammeyi kırmakla Nurun fütuhatına set çekilir diye, bazı safdil resmî memurları kandırıp, şahsımı millet nazarında çürütmek fikriyle, ihanetkârâne böyle muameleye sevk etmişler. Buna karşı inayet-i İlâhiye, Nurların iman hizmetine mukabil, bir ikram olarak, o bir tek adamın ihanetine bedel bu yüz adama bak, hizmetinizi takdirle şefkatkârâne, acıyarak, alâkadarâne sizi istikbal ve teşyi ediyorlar. Hatta, ikinci gün, ben müstantık dairesinde müddeiumumun suallerine cevap verirken, hükümet avlusunda, mahkeme pencerelerine karşı bin kadar ahali kemal-i alâka ile toplanıp lisan-ı hal ile “Bunları sıkmayınız” dediklerini, vaziyetleriyle ifade ediyorlar gibi göründüler. Polisler onları dağıtamıyordular.

Kalbime ihtar edildi ki: Bu ahali, bu tehlikeli asırda tam bir teselli ve söndürülmez bir nur ve kuvvetli bir iman ve saadet-i bâkiyeye bir doğru müjde istiyorlar ve fıtraten arıyorlar ve Nur Risalelerinde aradıkları bulunuyor diye işitmişler ki, benim ehemmiyetsiz şahsıma, imana bir parça hizmetkârlığım için, haddimden çok ziyade iltifat gösteriyorlar.

(Devamı var)

Lem’alar, 26. Lem’a, On Beşinci Rica, s. 393

Okunma Sayısı: 2726
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı