"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeryüzünde İslâmiyetsiz barış mümkün değil

Risale-i Nur'dan
22 Ocak 2015, Perşembe
“İslâmiyet yeryüzünden kalkacak ve bu sûretle hiçbir Müslüman kalmayacak olursa, barışı devam ettirmeye imkân kalır mı? Hayır, buna imkân yoktur.” (Gaston Care)

MEDENİYETİMİZ, İSLÂMIN ESASLARIYLA VÜCUDA GELMİŞTİR

Fransa’nın en mâruf müsteşriklerinden Gaston Care (Gaston Kar), 1913 senesinde Figaro Gazetesinde yeryüzünden Müslümanlık kalkacak olursa, müsâlemetin muhâfazasına imkân olup olmadığı hakkında makaleler silsilesi yazmış ve o zaman bu makaleler Şark gazeteleri tarafından tercüme olunmuştu. Fransız müsteşriki diyor ki:

“Yüz milyonlarca insanın dini olan Müslümanlık, bütün sâliklerine nazaran, dünyanın kıvâmı olan bir dindir. Bu aklî dînin menbâı ve düsturu olan Kur’ân, cihan medeniyetinin istinad ettiği temelleri muhtevîdir; o kadar ki, bu medeniyetin, İslâmiyet tarafından neşrolunan esasların imtizâcından vücud bulduğunu söyleyebiliriz. Filhakîka bu âlî din, Avrupa’ya, dünyanın îmarkârâne inkişâfı için lâzım olan en esaslı kaynakları temin etmiştir. İslâmiyetin bu fâikiyetini teslim ederek, ona medyûn olduğumuz şükrânı tanımıyorsak da, hakîkatin bu merkezde olduğunda şek ve şüphe yoktur.”

Fransız muharriri, daha sonra Kur’ân’ın umumî müsalemeti muhafaza hususundaki hizmetini bahis mevzuu ederek diyor ki:

“İslâmiyet yeryüzünden kalkacak ve bu sûretle hiçbir Müslüman kalmayacak olursa, barışı devam ettirmeye imkân kalır mı? Hayır, buna imkân yoktur.”

Gaston Care

İşârâtü’l-İ’câz, s. 443

***

İNGİLİZ TARİHÇİ EDWARD GİBBON:İSLÂM, GELDİĞİMİZ FİKRÎ SEVİYEDEN DAHA YÜKSEK BİR DİN

İngiltere’nin en meşhur ve en büyük müverrihlerinden Edward Gibbon (Edvor Gibon) “Roma İmparatorluğunun İnhitat ve Sukûtu” adlı eserinde şöyle diyor:

Ganj Nehri ile Bahr-i Muhît-i Atlasî (Atlas Okyanusu) arasındaki memleketler, Kur’ân’ı bir kânun-u esâsî ve teşriî hayatın rûhu olarak tanımışlardır. Kur’ân’ın nazarında, satvetli bir hükümdarla, zavallı bir fakir arasında fark yoktur. Kur’ân, bu gibi esaslar üzerinde öyle bir teşrî vücuda getirmiştir ki, dünyada bir nazîri yoktur. Müslümanlığın esâsâtı, teslisiyet ve Allah’ın tecessüdiyetini ve vahdet-i vücud akîdesini reddetmektedir. Bu mutasavıfâne akîdeler üç kuvvetli ulûhiyetin mevcudiyetini ve Mesih’in Allah’ın oğlu (hâşâ) olduğunu öğretmektedir. Fakat bu akîdeler, ancak mutaassıp Hıristiyanları tatmin edebilir. Halbuki, Kur’ân, bu gibi karışıklıklardan, iphamlardan âzâdedir. Kur’ân, Allah’ın birliğine en kuvvetli delildir. Feylesofâne bir dimâğa mâlik olan bir muvaahhid, İslâmiyetin nokta-i nazarını kabul etmekte hiç tereddüt etmez. Müslümanlık, belki bugünkü inkişâf-ı fikrimizin seviyesinden daha yüksek bir dindir.

Edward Gibbon

İşârâtü’l-İ’câz, s. 435

***

MARMADUKE PİCKTHALL: EN MÜKEMMEL HUKUK, İSLÂMDA

Kur’ân’ın telkin ve Hazret-i Muhammed’in [asm] tebliğ ettiği esâsâttan mükemmel bir ahlâk mecellesi vücud bulur. Esâsât-ı Kur’âniyenin muhtelif memleketlerde insanlığa ettiği iyiliği ve ettikten sonra da Allah’a takarrüb etmek isteyen insanları Cenâb-ı Hakk’a rabtettiğini inkâr etmek mümkün değildir. Hâlıkın hukuku ile mahlûkun hukuku, ancak Müslümanlık tarafından mükemmel bir surette tarif olunmuştur. Bunu yalnız Müslümanlar değil, Hıristiyanlar da Mûsevîler de îtiraf ediyorlar.

Marmaduke Pickthall (Marmadük Piktol)

İşârâtü’l-İ’câz, s. 436

Okunma Sayısı: 1735
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı