"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zengin fakirin halinden “oruç”la anlar

Risale-i Nur'dan
29 Mayıs 2017, Pazartesi
Üçüncü Nükte

Oruç hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye baktığı cihetle, çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:

İnsanlar maişet cihetinde muhtelif bir surette halk edilmişler. Cenâb-ı Hak, o ihtilâfa binaen, zenginleri fukaraların muavenetine dâvet ediyor. Halbuki, zenginler fukaranın acınacak acı hallerini ve açlıklarını, oruçtaki açlıkla tam hissedebilirler. Eğer oruç olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elîm ve onlar şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez. Bu cihette insaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin bir esasıdır. Hangi ferd olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir; ona karşı şefkate mükelleftir. Eğer nefsine açlık çektirmek mecburiyeti olmazsa, şefkat vasıtasıyla muavenete mükellef olduğu ihsanı ve yardımı yapamaz; yapsa da, tam olamaz. Çünkü, hakikî o hâleti kendi nefsinde hissetmiyor.

Dördüncü Nükte

Ramazan-ı Şerifteki oruç nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:

Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telâkki eder. Hatta, mevhum bir rububiyet ve keyfemayeşa hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor. Hususan, dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise, bütün bütün gàsıbâne, hırsızcasına, nimet-i İlâhiyeyi hayvan gibi yutar.

İşte, Ramazan-ı Şerifte, en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki, kendisi malik değil, memlûktür; hür değil, abddir. Emir olunmazsa, en adi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye, mevhum rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.

Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektub, İkinci Risale, s. 472

LÛ­GAT­ÇE:

abd: Kul.

fıtrî: Yaratılıştan gelen.

gàsıbâne: Gasp edercesine.

halk: Yaratılma.

hayat-ı içtimaiye-i insaniye: Toplum hayatı.

keyfemayeşa: Dilediği gibi, keyfince.

maişet: Geçim.

malik: Sahip.

memlûk: Sahip olunan; kul, köle.

mevhum: Vehmedilen, aslı olmayan düşünce şeklinde.

muavenet: Yardım.

nefisperest: Nefsine tapar derecede düşkün olan.

rububiyet: Rablık, terbiye edicilik.

***

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Musîbeti, sevap cihetiyle manevî bir nimet bilmek

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Madem ahiret için, hayır için, ibadet ve sevap için, iman ve ahiret için Risale-i Nur ile bağlanmışsınız; elbette bu ağır şerâit altında her bir saati yirmi saat ibadet hükmünde ve o yirmi saat ise Kur’ân ve iman hizmetindeki mücahede-i maneviye haysiyetiyle yüz saat kadar kıymettar ve yüz saat ise böyle her biri yüz adam kadar ehemmiyetli olan hakikî mücahid kardeşler ile görüşmek ve akd-i uhuvvet etmek, kuvvet vermek ve almak ve teselli etmek ve müteselli olmak ve hakikî bir tesanüdle kudsî hizmete sebatkârâne devam etmek ve güzel seciyelerinden istifade etmek ve Medresetüzzehra’nın şakirdliğine liyakat kazanmak için açılan bu imtihan meclisi olan şu Medrese-i Yusufiyede tayinini ve kaderce takdir edilen kısmetini almak ve mukadder rızkını yemek ve o yemekte sevap kazanmak için buraya gelmenize şükretmek lâzımdır. Bütün sıkıntılara karşı mezkûr faydaları düşünüp sabır ve tahammülle mukabele etmek gerektir.

Said Nursî

***

(…) Madem biz kadere teslim olup bu sıkıntıları, “İşlerin en hayırlısı, en zahmetli olanıdır” [hadis-i şerif] sırrıyla, ziyade sevap kazanmak cihetiyle manevî bir nimet biliyoruz; madem geçici, dünyevî musîbetlerin sonları ekseriyetle ferahlı ve hayırlı oluyor ve madem hakka’l-yakîn derecesinde yakînî bir kat’î kanaatimiz var ki, biz öyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve Cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir; elbette biz bu sıkıntılı haller ile müftehirâne, müteşekkirâne bir mücahede-i maneviye yapıyoruz, diye şekva etmemek lâzımdır.

Şuâlar, On Üçüncü Şuâ (Denizli Hapsi mektupları), mektup no: 28, 30, s. 341

LÛ­GAT­ÇE:

akd-i uhuvvet: Kardeşlik sözleşmesi.

hakka’l-yakîn: Bizzat yaşanılarak elden edilen kesin bilgi.

Medresetüzzehra: (metinde) Manevî Risale-i Nur okulu, üniversitesi.

mücahede-i manevîye: Manevî çalışma, gayret.

şakird: Talebe.

şekva: Şikâyet.

şerâit: Şartlar.

Okunma Sayısı: 2508
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı