Sözler - page 1075

Sekizinci Pencere
Nev-i beflerdeki bütün ervah-› neyyire ashab› olan en-
biyalar (Aleyhimüsselâm), bâhir ve zahir mu’cizatlar›na
istinat ederek ve bütün kulûb-u münevvere aktab› olan
evliyalar, keflif ve kerametlerine itimat ederek ve bütün
ukul-ü nuraniye erbab› olan asfiyalar, tahkikatlar›na isti-
nat ederek, bir tek
Vahid-i Ehad, Vacibü’l-Vücud, Hâl›k-›
Külli fiey
’in vücub-u vücuduna ve vahdetine ve kemal-i
rububiyetine flahadetleri pek büyük ve nuranî bir pence-
redir. Hem, her vakit o makam-› rububiyeti göstermek-
tedir.
Ey bîçare münkir! Kime güveniyorsun ki, bunlar› din-
lemiyorsun? Veyahut gündüz içinde gözünü kapamakla,
dünyay› gece mi oldu zannediyorsun?
Dokuzuncu Pencere
Kâinattaki ibadat-› umumiye, bilbedahe bir
Ma’bud-u
Mutlak
’› gösteriyor.
Evet, âlem-i ervaha ve bât›na giden ve ruhanî ve me-
leklerle görüflen zatlar›n flahadetleriyle sabit olan umum
ruhanî ve melâikelerin kemal-i imtisal ile ubudiyetleri ve
bilmüflahede, bütün zîhayatlar›n kemal-i intizamla ubudi-
yetkârâne vazifeler görmeleri ve bilmüflahede, anas›r
gibi bütün cemadat›n kemal-i itaatle ubudiyetkârâne
hizmetleri bir
Ma’bud-u Bilhakk›n
vücub-u vücudunu ve
SÖZLER | 1075
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
varl›klar›n yapt›¤› ibadetler.
istinat:
dayanma.
itimat:
güvenme.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kemal-i imtisal:
tam ve mükem-
mel flekilde emre uyma.
kemal-i intizam:
tam ve eksiksiz
düzen.
kemal-i itaat:
tam ve mükem-
mel itaat.
kemal-i rububiyet:
Allah’›n bü-
tün varl›klara muhtaç olduklar›
fleyleri vermesi, onlar›, yetifltir-
mesi, uyum içinde idare ve sevk
etmesinin mükemmelli¤i.
keramet:
Allah’›n bir ikram› ola-
rak, Onun velî kurallar›nda görü-
nen ola¤anüstü hâller.
keflif:
Allah’›n bildirmesiyle gizli
olan bir fleyin ö¤renilmesi, ortaya
ç›kmas›.
kulûb-u münevvere aktab›:
nu-
ranî kalp sahiplerinin en önde ge-
lenleri.
Ma’bud-u Bilhak:
as›l ibadet edi-
lecek, hakk›yla ibadete lây›k olan
Allah.
Ma’bud-u Mutlak:
ibadete lây›k
tek varl›k olan Allah.
makam-› rububiyet:
rububiyet
makam›, Allah’›n bütün varl›klara
muhtaç olduklar› fleyleri vermesi,
onlar›, yetifltirmesi, uyum içinde
idare ve sevk etmesinin makam›.
melâike:
Allah’›n nurdan yaratt›¤›
varl›klar, melekler.
mu’cizat:
mu’cizeler, Allah tara-
f›ndan verilip, yaln›z peygamber-
lerin gösterebilecekleri büyük
harika ifller.
münkir:
inkâr eden, kabul etme-
yen.
nev-i befler:
insanl›k.
nuranî:
nurlu.
ruhanî:
ruh âlemine ait varl›k.
sabit:
ispat edilmifl.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
tahkikat:
araflt›rmalar.
ubudiyetkârâne:
kul olana yak›-
fl›r flekilde.
ukul-ü nuraniye erbab›:
ayd›n-
lanm›fl ak›l sahipleri.
umum:
bütün.
Vacibü’l-Vücud:
varl›¤› zarurî ve
zatî olan; varl›¤› zarurî ve zatî
olan; varl›¤› baflkas›n›n varl›¤›na
ba¤l› de¤il, kendinden olup ezelî
ve ebedî olan Allah.
vahdet:
birlik.
Vahid-i Ehad:
bir olan ve birli¤i
her bir fleyde tecelli eden Allah.
vazife:
ödev.
vücub-u vücut:
varl›¤› gerekli ol-
mak, olmamas› imkâns›z olmak.
zahir:
görünen, aç›k.
zîhayat:
canl›.
aktap:
kutuplar, büyük velî-
ler.
âlem-i ervah ve bât›n:
ruhlar
âlemi ve görünmeyen iç
âlem.
aleyhimüsselâm:
Allah’›n se-
lâm› onlar›n üzerine olsun.
anas›r:
unsurlar; maddeler,
elementler.
asfiya:
Hz. Peygamberin yo-
lundan giden safiyet, ilim ve
takva sahibi büyük zatlar.
bâhir:
apaç›k.
bîçare:
çaresiz.
bilbedahe:
apaç›k bir flekilde.
bilmüflahede:
gözle görüldü-
¤ü gibi.
cemadat:
cans›zlar.
enbiya:
peygamberler.
erbap:
sahipler.
ervah-› neyyire ashab›:
ma-
nen büyük ve nurlu ruh sa-
hipleri.
evliya:
velîler, Allah’›n dostlu-
¤unu kazanm›fl, keramet gös-
teren kullar.
Hâl›k-› Külli fiey:
kâinatta
mevcut olan her fleyin yarat›-
c›s›, Allah.
ibadat-› umumiye:
bütün
1...,1065,1066,1067,1068,1069,1070,1071,1072,1073,1074 1076,1077,1078,1079,1080,1081,1082,1083,1084,1085,...1482
Powered by FlippingBook