Sözler - page 1090

Öyle de, o kafan›n birer kelimesi olan nebatlar› ve
a¤açlar› dahi yapraklar, çiçekler, meyveler kelimeleriyle
intak edip, yine kemal-i sanat›n› ve cemal-i rahmetini
ilân ediyor; ve birer kelime olan çiçekleri ve meyveleri
dahi, tohumcuklar kelimeleriyle konuflturup, dekaik-› sa-
nat›n› ve kemal-i rububiyetini ehl-i fluura talim ediyor.
‹flte, bu hadsiz kelimat-› tesbihiye içinde, yaln›z tek bir
sümbül ve tek bir çiçe¤in tarz-› ifadesine kulak verip din-
leyece¤iz; nas›l flahadet eder, bilece¤iz.
Evet, her bir nebat, her bir a¤aç pek çok lisan ile Sâ-
ni’lerini öyle gösteriyorlar ki, ehl-i dikkati hayretlerde b›-
rak›r ve bakanlara “Sübhanallah! Ne kadar güzel flaha-
det ediyor” dedirtirler.
Evet, her bir nebat›n çiçek açmas› zaman›nda ve süm-
bül vermesi an›nda tebessümkârâne manevî tekellümleri
hengâm›ndaki tesbihleri, kendileri gibi güzel ve zahirdir.
Çünkü, her bir çiçe¤in güzel a¤z› ile ve muntazam
sümbülün lisan›yla ve mevzun tohumlar›n ve muntazam
habbelerin kelimat›yla hikmeti gösteren o nizam, bilmü-
flahede, ilmi gösteren bir mizan içindedir.
Ve o mizan ise, maharet-i sanat› gösteren bir nakfl-›
sanat içindedir.
Ve o nakfl-› sanat, lütuf ve keremi gösteren bir ziynet
içindedir.
Ve o ziynet dahi, rahmet ve ihsan› gösteren lâtif koku-
lar içindedir.
bilmüflahede:
gözle görüldü¤ü
gibi
cemal-i rahmet:
rahmetin güzel-
li¤i.
dekaik-› sanat:
sanat›n incelikle-
ri.
ehl-i dikkat:
dikkat sahipleri.
ehl-i fluur:
fluur sahipleri, bilinçli
varl›klar.
habbe:
tane, tohum.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hayret:
flaflk›nl›k.
hengâm:
zaman, an.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal›, anlaml› ve yerli yerinde
olufl.
ihsan:
iyilik etme, ikram etme.
ilân:
duyurma, bildirme.
ilim:
bilgi.
intak etmek:
konuflturmak.
kelimat:
kelimeler.
kelimat-› tesbihiye:
Allah’› bütün
kusur ve noksan s›fatlardan uzak
tutan, onu flan›na lây›k ifadelerle
anan kelimeler.
kemal-i rububiyet:
Allah’›n bü-
tün varl›klara muhtaç olduklar›
fleyleri vermesi, onlar›, yetifltir-
mesi, uyum içinde idare ve sevk
etmesinin mükemmelli¤i.
kemal-i sanat:
sanat›n mükem-
melli¤i.
kerem:
cömertlik, ikram.
lâtif:
hofl, güzel.
lisan:
dil.
lütuf:
iyilik, ihsan.
maharet-i sanat:
sanattaki usta-
l›k.
manevî:
maddî olmayan, mana-
ya ait; ruha ait, içe ait; fikrî, hissî;
görünmeyen.
mevzun:
ölçülü.
mizan:
ölçü, denge.
muntazam:
düzgün, düzenli.
nakfl-› sanat:
sanatl› nak›fl, iflle-
me.
nebat:
bitki.
nizam:
düzen; ölçüler.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
flefkat gösterme.
Sâni’:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
Sübhanallah:
Allah’› her türlü
eksiklikten, ay›p ve kusurlar-
dan, her çeflit noksan s›fatlar-
dan tenzih eder, bütün mü-
kemmel s›fatlarla muttas›f ol-
du¤unu kabul ederim mana-
s›na gelen zikir ve tesbih sö-
zü.
sümbül:
baflak, bir çiçek cinsi.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
talim:
ö¤retme.
tarz-› ifade:
ifade tarz›, anla-
t›m flekli.
tebessümkârâne:
gülümser-
cesine.
tekellüm:
söyleme, konufl-
ma.
tesbih:
Allah’› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tut-
ma, onu flan›na lây›k ifadeler-
le anma.
zahir:
görünen.
ziynet:
süs.
1090 | SÖZLER
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
1...,1080,1081,1082,1083,1084,1085,1086,1087,1088,1089 1091,1092,1093,1094,1095,1096,1097,1098,1099,1100,...1482
Powered by FlippingBook