Sözler - page 673

‹flte Kur’ân-› Mu’cizülbeyan, ayetlerin hatimelerinde ga-
liben baz› fezlekeleri zikreder ki, o fezlekeler ya Esma-i
Hüsnay› veya manalar›n› tazammun ediyor veyahut akl› te-
fekküre sevk etmek için, akla havale eder. Veyahut, maka-
s›d-› Kur’âniyeden bir kaide-i külliyeyi tazammun eder ki,
ayetin te’kit ve teyidi için fezlekeler yapar. ‹flte o fezleke-
lerde Kur’ân’›n hikmet-i ulviyesinden baz› iflarat ve hida-
yet-i ‹lâhiyenin âb-› hayat›ndan baz› reflâflat, i’caz-›
Kur’ân’›n berklerinden baz› flerarat vard›r. fiimdi, pek çok
o iflarattan yaln›z on tanesini icmalen zikrederiz. Hem, pek
çok misallerinden birer misal ve her bir misalin pek çok
hakaik›ndan yaln›z her birinde bir hakikatin meal-i icmalî-
sine iflaret ederiz. Bu on iflaretin ekserîsi, ekser ayetlerde
müçtemian beraber bulunup, hakikî bir nakfl-› i’cazî teflkil
ederler. Hem, misal olarak getirdi¤imiz ayetlerin ekserîsi,
ekser iflarata misaldir. Biz, yaln›z her ayetten bir iflaret
gösterece¤iz. Misal getirece¤imiz ayetlerden, eski Söz-
lerde bahsi geçenlerin yaln›z mealine bir hafif iflaret ede-
riz.
Bi r i n c i mez i ye t - i c eza l e t :
Kur’ân-› Hakîm,
i’cazkâr beyanat›yla Sâni-i Zülcelâl’in ef’al ve eserlerini
nazara karfl› serer, bast eder. Sonra, o âsâr ve ef’alinde
esma-i ‹lâhiyeyi istihraç eder veya haflir ve tevhit gibi bir
makas›d-› asliye-i Kur’âniyeyi ispat ediyor.
• Birinci manan›n misallerinden, meselâ:
p
ABÉ n
ª°s
ùdG n
‹p
G …= '
ƒn
à°r
SG s
º o
K Ék
©«/
ªn
L¢p
Vr
Qn
’r
G?p
a Én
e r
ºo
µ
n
d n
? n
?n
N …/
ò s
dG n
ƒo
g
1
l
º«/
?n
Y m
Ar
Àn
T pq
? o
µ
p
H n
ƒo
gn
h m
äGn
ƒ '
ªn
°S n
™r
Ñ°n
S s
ø o
¡j
s
ƒ°n
ùn
a
SÖZLER | 673
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri.
fezleke:
muhtasar, özet.
galiben:
genellikle.
hakaik:
hakikatler, gerçekler.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikî:
gerçek.
haflir:
dirilifl.
hatime:
son.
havale:
b›rakma, gönderme.
hidayet-i ‹lâhiye:
Allah’›n kuluna
do¤ruyu bildirmesi, erdirmesi.
hikmet-i ulviye:
yüce maksat,
yüksek gaye.
i’caz-› Kur’ân:
Kur’ân’›n mu’cizeli-
¤i.
i’cazkâr:
mu’cizeli.
icmalen:
k›saca, özetle.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
istihraç:
sonuç ç›karma.
iflarat:
iflaretler.
kaide-i külliye:
genifl, umumî ku-
ral.
Kur’ân-› Mu’cizülbeyan:
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar olan Kur’ân.
makas›d-› asliye-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n as›l maksatlar›.
makas›d-› Kur’âniye:
Kur’ân-›
Kerîm’in maksatlar›.
mana:
anlam.
meal-i icmal:
özet mana, öz an-
lam.
meselâ:
misal olarak, örne¤in.
meziyet-i cezalet:
ifade güzelli¤i
meziyeti.
misal:
örnek.
müçtemian:
toplu olarak, toplu-
ca.
nakfl-› i’cazî:
mu’cizelik nakfl›.
nazar:
bak›fl.
reflâflat:
su s›z›nt›lar›, serpintileri.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz celâl sahi-
bi ve her fleyi sanatla yaratan Al-
lah.
sevk:
gönderme, yönlendirme.
flerarat:
k›v›lc›mlar.
tazammun:
içine alma.
te’kit:
pekifltirme.
tefekkür:
derin düflünme.
teflkil:
flekillendirme.
tevhit:
Allah’›n birli¤i.
teyit:
kuvvetlendirme, do¤rula-
ma.
zikir:
anma, anlatma.
âb-› hayat:
hayat suyu.
âsâr:
eserler.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si.
bast:
yayma.
berk:
flimflek.
beyanat:
aç›klamalar.
ef’al:
fiiller.
ekser:
pek çok.
ekserî:
ço¤unluk.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
1.
Yeryüzünde ne varsa sizin için O yaratt›. Bundan baflka semaya da iradesini yöneltti ve
gökleri yedi tabaka olarak tanzim etti. O her fleyi hakk›yla bilendir. (Bakara Suresi: 29.)
1...,663,664,665,666,667,668,669,670,671,672 674,675,676,677,678,679,680,681,682,683,...1482
Powered by FlippingBook