Sözler - page 844

•• Yeniden ihya-i âlem ve haflir, mümkündür; hem
vaki olacakt›r.
‹flte bu alt› meseleyi, birer birer, akl› ikna edecek muh-
tasar bir tarzda beyan edece¤iz. Zaten Onuncu Sözde,
kalbi iman-› kâmil derecesine ç›karacak derecede bür-
hanlar zikredilmifltir. fiurada ise, yaln›z akl› ikna edecek,
susturacak, Eski Said’in
Nokta
risalesindeki beyanat› tar-
z›nda bahsedece¤iz.
Evet, saadet-i ebediyeye muktazi mevcuttur. O mukta-
zinin vücuduna delâlet eden bürhan-› kat’î On Menba ve
Medardan süzülen bir hadsdir.
Birinci Medar:
Dikkat edilse, flu kâinat›n umumunda
bir nizam-› ekmel, bir intizam-› kastî vard›r. Her cihette
reflahat-› ihtiyar ve lemaat-› kas›t görünür. Hatta, her
fleyde bir nur-u kas›t, her fle’nde bir ziya-i irade, her ha-
rekette bir lem’a-i ihtiyar, her terkipte bir flule-i hikmet,
semerat›n›n flahadetiyle nazar-› dikkate çarp›yor.
‹flte, e¤er saadet-i ebediye olmazsa, flu esasl› nizam,
bir suret-i zaife-i vâhiyeden ibaret kal›r; yalanc›, esass›z
bir nizam olur. Nizam ve intizam›n ruhu olan maneviyat
ve revab›t ve nisep, heba olup gider.
Demek, nizam› nizam eden, saadet-i ebediyedir. Öyle
ise, nizam-› âlem, saadet-i ebediyeye iflaret ediyor.
‹kinci Medar:
Hilkat-i kâinatta bir hikmet-i tamme
görünüyor.
beyan:
aç›klama.
beyanat:
aç›klamalar.
bürhan-› kat’î:
kesin delil.
cihet:
yön, taraf.
delâlet:
delil olma, iflaret etme.
esas:
as›l, temel.
hads:
güçlü sezgi, sezifl.
haflir:
öldükten sonra ahirette
tekrar diriltilip Allah’›n huzurunda
toplanma.
heba:
harcama, bofla gitme.
hikmet-i tamme:
her fleyin bir
maksat ve gayeyle yarat›lm›fl ol-
mas›.
hilkat-i kâinat:
kâinat›n yarat›l›fl›.
ibaret:
oluflan, müteflekkil.
ihya-i âlem:
âlemin yeniden diril-
mesi.
iman-› kâmil:
mükemmel, kusur-
suz iman.
intizam:
düzenlilik.
intizam-› kastî:
özellikle ve kas-
ten yap›lm›fl bir düzenleme.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kas›t:
bilerek yapma.
lemaat-› kas›t:
amaç ve hedef
par›lt›lar›.
lem’a-i ihtiyar:
irade ve dileme
par›lt›lar›.
maneviyat:
manevî âleme ait
olan fleyler.
medar:
kaynak, sebep, yörünge.
menba:
kaynak.
mevcut:
var olma.
muhtasar:
k›saca, özet.
muktazi:
icap ettiren, gerektiren.
nazar-› dikkat:
dikkatli bak›fl, ilgi,
merak.
nisep:
nispetler, ba¤lar.
nizam:
düzen; düzgünlük.
nizam-› âlem:
Cenab-› Hak-
k›n kâinata koymufl oldu¤u
düzen, dünya düzeni.
nizam-› ekmel:
en mükem-
mel ve eksiksiz düzen.
nur-u kas›t:
amaç ve hedef
nuru, ›fl›¤›.
reflahat-› ihtiyar:
irade ve di-
leme s›z›nt›lar›.
revab›t:
rab›talar, ba¤lar.
saadet-i ebedîye:
sonsuz
mutluluk.
semerat:
meyveler, neticeler.
suret-i zaife-i vâhiye:
zay›f
ve esass›z görüntü.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
fle’n:
hâl, durum, ifl.
flule-i hikmet:
hikmet ›fl›lt›s›,
gaye atefli.
terkip:
sentez, birlefltirme.
umum:
genel.
vaki:
vuku bulan, olan.
vücut:
varl›k.
ziya-i irade:
dilek, irade ›fl›¤›.
844 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
1...,834,835,836,837,838,839,840,841,842,843 845,846,847,848,849,850,851,852,853,854,...1482
Powered by FlippingBook