Tarihçe-i Hayat - page 217

alt› sualine alt› tükürük manas›nda verdi¤i makul ve sert
cevaplar›, onun derece-i cesaret ve kemalât ve flecaatini
fiilen göstermektedir.
Hutuvat-› Sitte
’yi neflretti¤i zaman, Çanakkale’de mu-
harebe oluyordu. ‹stanbul’un iflgalini müteakip, ‹ngiliz
baflkumandan›na bu eser gösterilir ve Bediüzzaman’›n
bütün kuvvetiyle aleyhte bulundu¤u kendisine ihbar edi-
lir. O cebbar kumandan, idam karar›yla vücudunu orta-
dan kald›rmak istedi ise de; fakat, kendisine Bediüzza-
man idam edilirse bütün fiarkî Anadolu ‹ngilize ebediyen
adavet edece¤i ve afliretler her ne pahas›na olursa olsun
isyan edecekleri söylenmesi üzerine, bir fley yapamaz.
‹stanbul’da, ‹ngilizler, desiseleriyle fleyhülislâm› ve di-
¤er baz› ulemay› lehlerine çevirmeye çal›flmalar›na mu-
kabil; Bediüzzaman,
Hutuvat-› Sitte
adl› eseri ve ‹stan-
bul’daki faaliyeti ile, ‹ngilizin âlem-i ‹slâm ve Türkler
aleyhindeki müstemlekecilik siyasetini ve entrikalar›n›,
tarihî düflmanl›¤›n› etrafa neflrederek, Anadolu’daki Mil-
lî Kurtulufl Hareketini desteklemifl, bu hususta en büyük
amillerden birisi olmufltu.
Bu hizmetine dair kendi ifadesinden bir parça:
Bir zaman ‹ngiliz devleti ‹stanbul Bo¤az›n›n toplar›n›
tahrip ve ‹stanbul
’
u istilâ etti¤i hengâmda, o devletin en
büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesinin Baflpapa-
z› taraf›ndan Meflihat-› ‹slâmiyeden dinî alt› sual
soruldu. Ben de o zaman Dârülhikmeti
’
l-‹slâmiyenin aza-
s› idim.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 217
‹
LK
H
AYATI
olgunluklar, mükemmellikler.
kumandan:
komutan.
leh:
onun taraf›na, ondan yana.
makul:
akla uygun, mant›kl›.
mana:
anlam.
Meflihat-› ‹slâmiye:
‹slâmî ifllerin
ilmî meseleleri ile u¤raflan devlet
dairesi, fieyhülislâml›k makam›.
muharebe:
savafl, harp.
mukabil:
karfl›, karfl›l›k.
müstemlekecilik:
sömürgecilik.
müteakip:
-den sonra, ard› s›ra.
neflir:
herkese duyurma, tamim.
neflretmek:
yay›nlamak; yay-
mak.
siyaset:
politika.
sual:
soru.
fiarkî Anadolu:
Do¤u Anadolu.
flecaat:
yi¤itlik, cesurluk, korku-
suzluk, kahramanl›k.
fleyhülislâm:
Osmanl› imparator-
lu¤unda, kabinede sadrazamdan
sonra yer alan ve din ifllerine
bakmakla görevli üye.
tahrip:
harap etme, y›kma, k›r›p
dökme.
tarihî:
tarihsel; geçmiflten gelen,
unutulmayan.
ulema:
âlimler, bilginler.
vücut:
varl›k; beden.
adavet:
düflmanl›k.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
amil:
etken, sebep.
afliret:
göçebe hâlinde yafla-
yan, ço¤unlukla bir soydan
gelen insanlar, kabile, oymak.
baflkumandan:
baflkomutan.
cebbar:
zorba, zor kullanan.
dair:
alâkal›, ait, ilgili.
daire-i diniye:
dinî daire, din
ifllerinden sorumlu kurum.
derece-i cesaret:
cesaret de-
recesi.
desise:
hile, oyun, aldatmaca.
dinî:
dine ait, din ile ilgili.
ebediyen:
ebedî olarak, son-
suza kadar.
entrika:
bir ç›kar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksad›yla haz›rlanan düzen,
hile, desise.
eser:
kitap.
faaliyet:
çal›flma, hareket,
gayret.
fiilen:
yaparak, hal ve hare-
ketle.
hengâm:
zaman, s›ra, vakit.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin ya-
p›lmas› için çal›flma, o ifl için
gayret gösterme, çabalama.
husus:
mevzu, konu.
idam:
öldürme.
ifade:
anlat›m; aç›klama.
ihbar:
haber verme, bildirme.
istilâ:
ele geçirme, iflgal etme.
isyan:
baflkald›rma, ayaklan-
ma.
iflgal:
bir yeri ele geçirme, is-
tilâ etme.
kemalât:
faziletler, iyilikler,
1...,207,208,209,210,211,212,213,214,215,216 218,219,220,221,222,223,224,225,226,227,...1390
Powered by FlippingBook