Tarihçe-i Hayat - page 254

Risale-i Nur’un
Telifi ve Neflri
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri öyle müflkül ve
a¤›r vaziyetler alt›nda
Risale-i Nur
Külliyat›n› telif ediyor
ki, tarihte hiçbir ilim adam›n›n karfl›laflmad›¤› zorluklara
maruz kal›yor. Fakat, sönmeyen bir azîm, irade ve hiz-
met aflk›na malik oldu¤u için y›lmadan, y›pranmadan,
usan›p b›kmadan, bütün kuvvetini sarf ederek emsalsiz
bir sab›r ve tahammül ve feragat-i nefis ile, bu millet ve
memleketi komünizm ejderinden, mason afat›ndan, din-
sizlikten muhafaza edecek —eden ve etmekte olan— ve
âlem-i ‹slâm› ve befleriyeti tenvir ve irflatta büyük bir reh-
ber olan bu harikulâde
Risale-i Nur
eserlerini meydana
getiriyor. Yüz otuz parça olan
Risale-i Nur
külliyat›n›n te-
lifi yirmi üç senede hitama eriyor. Nur risaleleri, fliddetli
ihtiyaç zaman›nda telif edildi¤inden, her yaz›lan risale,
gayet flifal› bir tiryak ve ilâç hükmünü tafl›yor ve öyle de
tesir edip pek çok kimselerin manevî hastal›klar›n› teda-
vi ediyor.
Risale-i Nur
’u okuyan her bir kimse, güya o ri-
sale kendisi için yaz›lm›fl gibi bir hâlet-i ruhiye içinde ka-
larak büyük bir ifltiyak ve fliddetli bir ihtiyaç hissederek
mütalâa ediyor. Nihayet öyle eserler vücuda geliyor ki,
bu as›r ve gelecek as›rlar›n bütün insanlar›n›n imanî, ‹s-
lâmî, fikrî, ruhî, kalbî, aklî ihtiyaçlar›na tam cevap vere-
cek ve kâfi gelecek Kur’ânî hakikatler ihsan ediliyor.
afat:
afetler, büyük belâ ve musi-
betler.
aklî:
akla dayanan, akla mensup,
ak›l ile bulunan veya bilinen fley-
ler, ak›l ile ilgili.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹slâm
dünyas›.
befleriyet:
beflerîlik, insanl›k.
emsal:
efl, benzer.
eser:
bas›lma kitap.
ferâgat-i nefis:
kendi hakk›ndan
vazgeçme.
fikrî:
fikir cinsinden, fikirle alâka-
l›, fikre ait.
gayet:
çok, fazla, son derece.
güya:
sanki, sözde.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir fleyin
asl› ve esas›.
hâlet-i ruhiye:
insan›n ruh hâli,
psikolojik durum, insan›n manevî
hâli, iç durumu.
harikulâde:
fevkalâde, efli ve
benzeri olmayan, görülmedik de-
recede, ola¤anüstü.
hazret:
sayg›, ululama, yüceltme,
övme maksad›yla kullan›lan ta-
bir.
hitam:
son, nihayet, sona erme,
bitme, neticelenme, tamamlan-
ma.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin yap›l-
mas› için çal›flma, o ifl için gayret
gösterme, çabalama.
hüküm:
kuvvet, kudret.
ihsan:
iyilik etme, güzel davran-
ma, ba¤›fllama, ikram etme, lütuf,
ba¤›fl, yard›m.
ihtiyaç:
gereklilik, lüzumluluk hâ-
li, muhtaç olufl.
ilim:
bilme, bilifl, bilgi; bir fleyin
do¤rusunu bilme.
imanî:
imana ait olan, imana dair
olan, imanla ilgili.
irade:
dileme, isteme, bir fleyi
yapma veya yapmama konusun-
da karar verebilme ve bu karar›
yerine getirme gücü.
irflat:
do¤ru yolu gösterme, do¤ru
yola yöneltme, gafletten uyand›r-
ma, uyarma.
‹slâmî:
‹slâm dinine mensup, ‹s-
lâm ile alâkal›, ‹slâma ait.
ifltiyak:
afl›r› isteme, çok fazla ar-
zu etme.
kâfî:
yeten, kâfi gelen, deruhte
eden, ihtiyac› karfl›layan.
kalbî:
kalbe mensup, kalple ilgili,
kalbe ait.
komünizm:
bütün mallar›n or-
taklafla kullan›ld›¤› ve özel mülki-
yetin olmad›¤› iddias›nda bulu-
nan düzen.
külliyat:
bir yazar›n bas›lm›fl
eserlerinin tamam›.
malik:
sahip.
manevî:
ruha ve içe ait olan, ruhî.
maruz:
bir fleyin karfl›s›nda, tesiri
254 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
alt›nda bulunan ve önünde
engel ve siper bulunmayan.
mason:
dünyevi maksatlarla
kurulmufl, s›k› bir dayan›flma-
y› esas alan komitac› teflkilâ-
t›n mensubu.
memleket:
bir devletin top-
ra¤›, ülke, yurt, vatan, diyar.
muhafaza:
koruma, saklama,
h›fzetme.
müflkül:
güç, zor, çetin.
mütalâa:
okuma, dikkatli
okuma.
neflr:
yay›m, yay›n.
nihayet:
en sonunda.
rehber:
yol gösteren, k›lavuz,
delil.
ruhî:
ruha ait, ruhla ilgili.
sab›r:
sab›r, dayanma, katlan-
ma, zorluklara dayanma gü-
cü.
sarf:
kullanma.
tahammül:
zora dayanma,
sabretme, sab›r gösterme.
tedâvî:
hastal›¤› iyilefltirme
için yap›lan bak›m.
telif:
kitap yazma, eser orta-
ya koyma.
tenvir:
bir fley hakk›nda bilgi
verme, bir konu hakk›nda
baflkalar›n› ayd›nlatma.
tenvir:
nurland›rma, ayd›nlat-
ma, ›fl›kland›rma.
tiryak:
panzehir olarak kulla-
n›lan, zehirlenme veya hasta-
l›klardan flifa bulmaya vesile
olan ilâç.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin
durumu, hâli.
vücut:
var olma, var olufl, var-
l›k.
1...,244,245,246,247,248,249,250,251,252,253 255,256,257,258,259,260,261,262,263,264,...1390
Powered by FlippingBook