"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Amerika’nın ırkçılık meselesi sürüyor

Robert MİRANDA
01 Temmuz 2015, Çarşamba
Amerika’daki kiliselerin bir mabet olduğu varsayılır. Hıristiyanların Allah’a ibadet ettiği ve Allah’ı aradığı bir yerdir.

Ancak ABD eyaleti Güney Carolina’da gerçekleşen, ibadet mekânında bulunan 9 siyahî Amerikalının kimsesiz bir beyaz şeytan tarafından vurulması olayı, şeytanın bu mabedi fena bir istilâsı idi.

Emanuel Afrika Metodist Episkopal (AME) Kilisesinin (Silâhlı saldırının gerçekleştiği yer) internet sitesi şu soruyu soruyor: “Hayatınızda bir şeyler mi eksik? Allah’a daha da yakınlaşmak için yapabileceğiniz her şeyi yapıyor musunuz? Çarşamba günleri saat 18:00’da bize katılın…”

13 kişi kilisenin dâvetini kabul edip katılım gösterdi, bunlardan 9’u öldü. Kölelerin torunlarıyla dolu olan bir odaya giren beyaz adam, onları katletti. Yaşananları anlatabilmesi için bir yetişkini sağ bıraktı. Kalan 2 kişi de –bir kadın ve onun torunu- katilin şeytanî hareketlerinden kaçmayı başarabildi.

Charleston’daki bu kilise en vahşi yollarla kana bulandı. Siyasî Amerikalılar yas tutuyor ve öfkeliler. Ancak bunun sebebini tamamen anlayabilmek için geçmişi de bilmeniz gerekir.

AME Kilisesi, kutsal meydan okuma temeli üzerine inşa edilmiş bir mezheptir. 1787’de, kilisenin kurucusu Richard Allen, Philadelphia’daki St. George Birleşmiş Metodist Kilisesi’nin ırkçı ayinlerinden bitap düşerek siyahî arkadaşlarını ayrılmaya teşvik edip kendi kiliselerini kurmaya teşvik etti. Bu kiliselerden biri Afrika Metodist Episkopal (AME) Kilisesi olacaktı. Başından itibaren Hz. İsa sevgisi ve adalet duygusu AME’lilerin damarları içinde akıyordu.

Kanlı katliâmın yaşanıldığı AME kilisesi, Denmark Vessey tarafından kurulmuştu. 1800’lü yıllarda Charleston’daki bütün siyahilerin neredeyse özgür olmalarını sağlayacak büyük “İsyan”a öncülük etmişti.

Bu kilise, daha önce de büyük isyanın ertesinde beyaz ırkçılar tarafından ateşe verilmişti. Şimdi de belki de beyazların üstünlüğü hastalığına düçar olmuş aynı meş’um zihniyet tarafından saldırıya uğradı.

Bu bana şunu hissettiriyor: Mide bulantısı. Bu sadece çılgın bir kişinin tek sefer gerçekleşen bir vak’ası değil. Giderek yaygınlaşan, Amerika’daki diğer insanlara da çeşitli yollarla bulaşan kemirici bir hastalık.

Öyle bir hastalık ki; Texas, McKinney’deki bir polis memurunun, çocukları orantısız güç uygulanması gereken silâhlı suçlular olarak görmesine yol açacak kadar gözleri karartan korkunç bir cinnet haline yol açıyor.

Öyle bir hastalık ki; “Nefes alamıyorum” diye çığlık atan bir adamın –Eric Garner- ölümüne yol açmaya vesile olabiliyor. Çünkü o adamın siyahiliği, büyüklüğü ve insanlığı nazikçe tedavi edilmesine engel teşkil edebiliyor.

Öyle bir hastalık ki; Cleveland’daki 12 yaşındaki bir çocuğun –Tamir Rice- elinde taşıdığı havalı tüfeğin ölümcül bir silâh olduğuna hükmedip beyaz polis tarafından öldürülüp etkisiz hale getirilmesine yol açıyor.

Görünen o ki aynı hastalık, Emanuel Kilisesi’ndeki 9 canı katleden kişiye de bulaşmış. Evet, katil psikolojik olarak dengesiz bir yapıdaydı; fakat kendisinde bu ortak hastalığın daha şiddetli bir hali mevcuttu. Bu hastalık, ya Charleston’da olduğu doğrudan, veya nefret ve acı yoluyla dolaylı olarak daha fazla kişiyi öldürmekle tehdit ediyor.

Sorulması gereken soru şu: Amerika bizi yalnızca katilin hasta olduğu yanılgısına ikna edebilecek mi? Yoksa millî vicdanımızı kale alıp nihayet iyileştirmek için adımlar atacak mı?

Bu adımlardan biri beyaz Amerikalıların Beyaz kültürü hakkında dürüst bir konuşma yapması olmalı. Evet, Beyaz kültürü.

Amerika kendine sormalı, neden? Neden Siyahî bir Amerikalı Beyaz Saray’a seçildiğinde beyaz insanlar onun başarısız olmasını isterken, diğer beyazlar da can havliyle “Vatanımızı geri alalım” şeklinde sloganlar attılar? Vatanını kimden geri alıyorsun?

Bu sorunlar gerçekten karmaşık, fakat Amerika kendi sokaklarında istikrarı sağlamalı. Amerikan ulusu, siyahî Amerikalıların burada kalacağı gerçeğine vakıf olmalı.

Bu arada Siyahî Amerikalılar kiliseye gidip ibadet edecek ve barışı tekrar tesis edecekler. Bu esnada da Amerika’nın uyanmasını umut edecekler. Kendinin farkında olan, siyahî olmayan insanlar da Charleston’daki vahşeti görüp kölelik geçmişinin ve günümüz kültürünün şeytanlarını kovacaklar.

Bundan başka daha ne söylenebilir bilmiyorum. Bu hafta, 2015 yılında, benim ülkemde kiliseye giden 9 Siyahî İncil üzerine çalışırken vuruldu. Bitkinim ve kızgınım. Daha da söyleyecek bir şeyim yok.

Okunma Sayısı: 1729
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı