"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

5 TL ile de yatırım yapabilirsiniz

05 Mayıs 2016, Perşembe
Alkhair Portföy Genel Müdürü Ali İlhan ile İslâmî Portföy yönetimini konuştuk.

Türkiye’de aslında ne olduğu pek bilinmeyen İslâmî Portföy Yönetimi konusunu, Recaizade Mahmut Ekrem’in bir zamanlar misafir olduğu Boğaz’a nazır yalıda, Alkhair Portföy Genel Müdürü Ali İlhan’a sorduk. Türkiye’nin İlk İslami Portföy Yönetim Şirketi’nin Genel Müdürü olan İlhan, faizsiz sistemin işleyişini, İslâmî fon mantığını, sukuk konusunu, TEFAS sistemini herkesin anlayabileceği bir şekilde anlattı. Unutmadan, “Faizsiz kazancın adresi” cümlesiyle yatırımlara yön veren şirketin www.alkhairportfoy.com.tr sitesine girmenizi de tavsiye ettikten sonra buyrun Ali İlhan’ı dinleyelim...

Alkhair Portföy Genel Müdürü Ali İlhan: “Fon mantığı tam bir İslâmî yatırım mantığıdır. Fona dahil olmanız için ise herhangi bir şart gerekmiyor. Çok kolay. Zira, bir fona sahip olabilmek için sadece hesabınızın olması yeterli. Beş lira bile yatırarak fonumuza sahip olabilirsiniz.”

Röportaj: Reyhan Keser / [email protected]

Alkhair’in geçmişinden söz ederek başlayalım...

2004 yılında yatırım bankası olarak Bahreyn’de kurulduk. Bankanın ilk kuruluş ismi Alkhair değil, Unicorn’du. Bankanın ana hissedarı S. Arabistan’ın en büyük gayrimenkul geliştirme inşaat şirketlerinden biri olan Dar Al-Arkan ın sahibi Yousef Al-Shelas dir. 2011 yılına kadar Unicorn ismi kullanıldı. Unicorn ismi Amerikan şirketi çağrışımı yapmasından dolayı isim değişikliğine gidildi. Daha İslâmî çağrışımlar yapacak, Körfez bölgesini temsil edecek bir isim verildi. Unicorn Bank’tan Alkhair’e dönüldü. Ki, bu isim el-hayr’dan geliyor. İslâmî yatırım yapan bankanın merkezi Bahreyn’de. Bank Alkhair, Türkiye ile birlikte Malezya, S. Arabistan ve Dubai’de banka, aracı kurum ve portföy yönetim şirketi olarak hizmet vermektedir. 

İslâmî yatırım bankası olmasından dolayı çeşitli ülkelerde de yatırımları var. Bu banka bilinen mevduat bankası gibi işlemiyor. Mevduat toplayıp kredi vermiyoruz. Bizim yaptığımız iki ana faaliyet var: Birincisi, şirketlere ortak oluyoruz. Kendi sermayemizi de koyuyoruz. Çeşitli ülkelerde şirketlerle yatırımlarımız var. Ancak her yere yatırım yapmıyoruz. İslâmî hassasiyeti olan şirketleri seçiyoruz. İkincisi de, sukuk. Yani İslâmî bono. Bonoda şirket borçlanıyor. Mal varlığını teminat olarak gösterip onun üzerinden gelen gelirler ile borçlandırıyoruz. Banka, Körfez bölgesinde, şu ana kadar, 4-5 milyar dolar arası sukuk ihracı yapmış durumda. Türkiye’de de iki üç adet sukuk ihracı üzerine çalıştığımız projeler var. Türkiye’deki şirketlerin yurt dışında sukuk çıkarmalarına da yardımcı oluyoruz. 

Avrupa’da bu konuda çalışmalarınız var mı?

Avrupa’da yok. Sadece Körfez bölgesinde var. Bunların kotasyonu genelde İrlanda’da oluyor. 

İslâmî finans çalışmalarının Avrupa’da yoğun olduğunu biliyoruz. Türkiye’de ana kurumunuz açısından durum nasıl? 

Hiç aklınıza gelmez ama İngiltere İslâmî finansta bir numara. Zira Körfez bölgesindeki yatırımcılar bu bölgeleri kullanıyor. Londra, bu yatırımcıların gözünde bir numaralı şehir. Gayrimenkul yatırımları da var orada. Hal öyle olunca İngiltere’nin bütün bankalarının İslâmî bankacılık bölümleri var. Bayağı da aktifler Körfez’de... Şimdi Türkiye’yi de kullanmaya başladılar. Biz, burada, bankanın buradaki ana faaliyetlerine yardımcı oluyoruz. Meselâ Türkiye’de bir şirket alınması gündemde ise, ön çalışmalarını ve araştırmalarını yapıyoruz. Onlara zemini hazırlıyoruz. Veya bir şirket sukuk yoluyla borçlanmayı kabul ediyor ise, şirketleri araştırıyoruz, buluyoruz, tanıştırıyoruz ve yol alıyoruz. Türkiye’de üzerinde çalıştığımız üç farklı projemiz var. Türkiye’de hem sukuk konusunda hem de firma satın alma konusunda da çalışmalarımız devam ediyor. Özellikle sukuk konusunda ülkemizde aktif olmaya gayret ediyoruz. Üç dört sene öncesine kadar ülkemizde katılım bankaları dışında İslâmî finans sağlayacak kurum yok denecek kadar azdı. Herkes katılım bankalarını biliyordu. 

İslâmî finansın özelliği nedir? 

Katılım bankaları konvansiyonel bankalarla yarışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir açılışta bu konuda serzenişi oldu. “Siz de kredi oranlarınızı konvansiyonel bankalarla aynı verecekseniz size niye ihtiyaç var? İslâmî finans yapacaksınız” demişti, Cumhurbaşkanımız.   

İslâmî finansta katılım çok önemli. Ama çalışma sistemi diğer bankalarla neredeyse aynı. Bazı finansal ürünlerde fetva almak uzun sürebiliyor. Bu konu ayrıntılı bir süreçten geçiyor. Biz İslâmî olarak portföy yönetimi yaptığımız için, işe bankacıların kullandığı terimler girmiyordu. Son zamanlarda girmeye başladı. Şöyle ki: 4 -5 sene öncesine kadar sadece hisse yatırım fonu yönetiyorduk. Türkiye’de hisse senedi dışında fonların yatırım yapabileceği İslâmî yatırım aracı  yoktu. Çünkü fonun bir yatırım olabilmesi için bir menkul kıymet olması gerekiyor. Hisse senedi bir menkul kıymet, ama onun dışında bono vs. gibi şeylere yatırım yapamazsınız. Bunlar bizim yatırım alanımızın dışında. Şimdi sukukların da devreye girmesiyle birlikte sukuk’a da  yatırım yapmaya başladık. Fon çerçevesinde belli bir oranı geçmeden katılım hesabına yatırım yapıyoruz. Kısacası, ağırlıklı olarak hisse senedi ve sukuk’a yatırım yapıyoruz. Ki, sukuk ve katılım hesaplarına da üç dört aydır para yatırmaya başladık. Bundan önce o da yoktu.

BANKACILIK SEKTÖRÜNE YATIRIM YAPMIYORUZ

Ne tür araçlara yatırım yapıyorsunuz?

Bugün, kabaca söylersek, bankacılık sektörü gibi sektörleri eliyoruz hisse senetlerinde. Albaraka hariç bankacılık sektörüne yatırım yapamıyoruz. Holdinglerin bir çoğuna yatırım yapamıyoruz. Alkollü içecekler, turizm sektörü gibi alanlara yatırım yapmıyoruz. Geriye çimento sektörü, otomobil, perakende, gıda sektörü gibi sektörler kalıyor. Burada da her şirkete yatırım yapamıyoruz. Şirketlerin faiz yükü belli bir oranı aşıyorsa onlara da yatırım yapamıyoruz. Hal böyle olunca orada da eleme çıkıyor. Ayrıca bunu üç ayda bir kontrol de ediyoruz. Şirketin bilânçosunda bozulma var mı ya da şirkete herhangi bir borç girişi olmuş mu, diye. Borç altına girip faiz alan şirketleri de üç ayda bir eliyoruz. Borsada belli bir limiti olan şirketleri tercih ediyoruz. 

TEFAS’I KULLANIN RAHAT EDİN

Biraz da Fon mantığından bahsedelim...

Fon mantığı tam bir İslamî yatırım mantığıdır. Küçük şirketlere yatırım yapmıyoruz. Zira borsadaki dalgalanmalardan çok etkileniyorlar. Risk unsuru olan şirketlere yatırım yapmıyoruz. Bilânçosu sağlam şirketlere yatırım yapıyoruz. Genelde çimento şirketleri oluyor. Fona dahil olmak içinde hiçbir kriter istemiyoruz. Çimento şirketleri iyi bir temettü kaynağı. Likiditeye de bakıyoruz, ama önceliğimiz temettüde. 

Fona dahil olmanız için ise herhangi bir şart gerekmiyor. Çok kolay. Bizim fonumuzdan almak istiyorsanız bizden hesap açacaksınız. Ama siz derseniz ki, dört tane bankada hesabım var, bir daha uğraşmayayım... Artık hesabınızın bulunduğu bankadan da bizim fonlarımızı alabiliyorsunuz. Geçen senenin başında TEFAS (Türkiye Elektronik Fon Alım Satım Platformu) diye bir sistem yürürlüğe girdi. SPK öncülüğünde çıkartılan sistemi Takasbank sahiplendi. Bu sayede müşteri temsilcisini arayarak İslâmî bir bankanın fonunu alabilirsiniz. Ya da TEFAS’ı kullanacaksınız. Kendi kullandığınız bankanın müşteri hizmetleri ile ve internet şubesine ulaşarak da alabilirsiniz. Başka bir ifadeyle, bir fona sahip olabilmek için sadece hesabınızın olması yeterli. Beş lira bile yatırarak fonumuza sahip olabilirsiniz. Limiti yok. 

Katılım hesabı ile arasında ne gibi farklar mevcut?

Katılım hesabı ile kıyas edecek olursak, katılım bankalarında paranızı 31 günden aşağı bağlayamıyorsunuz. Öyle bir servis yok. Burada bir alternatif olarak sukuk fonumuz var. Bu, devlet hazinesinin ve katılım bankalarının çıkarmış olduğu sukuklardan oluşuyor. Sukuk fonunu alarak paranızı eğer 15 gün değerlendirmek isterseniz on beş gün değerlendirebiliyorsunuz. 16. gün paranızı almak isterseniz paranızı alırsınız. Katılım hesabına paranızı değerlendirmek istediğinizde günü gelmeden o farktan yararlanamazsınız. Bizde öyle bir şey yok. Satış bilgisi yapıldığı zaman bilgi verilir.  

İLK İSLÂMÎ PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETİYİZ

Portföy yatırımı olarak neden böyle bir alanı tercih ediyorsunuz? Bu alanda hizmet veren yeterli kurum yok mu?

Aslında şöyle; Alkhair Portföy Türkiye’nin ilk İslâmî portföy yönetim şirketi. Diğerleri yeni yeni faaliyete geçmeye başlıyor. Son 1-2 senede bir iki tane daha şirket kuruldu. Aslında İslâmî kelimesi de kullanılmıyor. “Faizsiz Portföy” yönetim şirketi olarak geçiyor. Faiz getirisi olmayan, faiz içermeyen portföy yönetim şirketi. Biz ilkiyiz. 2007 yılında bu şirket satın alınıyor. 2008 yılında İslâmî hale geliyor. Portföy bölümünde İslâmî portföylerimiz var. Bu yüzden portöy yönetiminde ilk biziz. Şöyle bir olay var; konvansiyonel bankacılıkta olduğu gibi, bütün bankalara baktığınızda sadece yüzde 5’i katılım bankası. Kabaca yüzde 95’i konvansiyonel banka. Bizim tarafa geldiğinizde durum daha da dramatik. Neredeyse yüzde 99,5’i konvansiyonel. Yani İslamî portföy yöneticiliği çok yeni. Ama ürünler de yeni. Hisse senedi dışında ürün yoktu. Bankalar yeni sukuk çıkarmaya başladılar, katılım hesapları devreye girdi, fiziki altına dayalı menkul kıymetler devreye girdi. Yeni  menkul kıymetler piyasaya çıkmaya başladı. Bu sebepten yeni portföy yönetim şirketleri devreye giriyor. 

Böyle bir yatırım alanının açılmasında uzun süredir muhafazakâr bir yönetimin işbaşında olmasının bir etkisi var mı?

Etkisinin daha öncesinden olmasını beklerdim. Biraz önce son 1-2 senede yeni şirketlerin kurulmaya başladığını söyledim. AKP, 14 senedir iktidarda. Biz ilk girenlerdeniz. Ama ortada ürün yoktu. Keşke ürün çeşitleri daha önceden olsaydı. Yol almış olurduk. Biraz gecikildi olarak görüyorum. Burada gerçekten bir geride kalma durumumuz var. Ancak dünyada da İslâmî finans yükselişte. Özellikle 2008 global krizinden sonra İslâmî finansın önemi daha da anlaşıldı.

Bu konuda hükümet tarafından yapılması gereken şeyler var mı? 

Hükümet, yapması gerekenleri aslında 4-5 sene önce çıkartılan kira sertifikaları ve tebliğleri yani sukuk dediğimiz ürünleri çıkararak yaptı. Aslında bunlar yeni enstrümanlar. Bunların tebliğleri hep yeni ortaya çıktı. Daha önce bunların tebliğleri de yoktu. Meselâ 2009 yılında gelire endeksli senetler çıkarıldı. Bunları Bahreyn’deki fetva kurulumuz kabul etmedi. Çünkü bir gelir getiri garantisi vardı. Butik ürünlerin tebliğler yoluyla önü açıldı. Son üç senedir bu yüzden yeni şirketler kurulmaya başladı. Hükümet şu ana kadar yapılması gerekeni yaptı. Yine daha önceden yapılsaydı biz de daha fazla yol almıştık olurduk, diyorum.  

FAİZSİZ PORTFÖY YÖNETİMİ PEK TANINMIYOR

Tanıtım ve yönlendirme açısından mı sıkıntılar oldu?

Tanıtım noktasında bizim sektörde komple eksiklik var. Meselâ üstte bahsettiğim TEFAS sistemini piyasada hala çok az kişi biliyor. Daha yeni yeni TEFAS reklamları girmeye başladı. İnsanlar şöyle zannediyorlar; benim hesabım X bankasında. Ben sadece o bankanın ürünlerini alabilirim. Artık öyle değil. X bankasında hesabınız varsa A’dan Z’ye bütün portföy yönetim şirketlerinin yatırım fonlarını alıp satabilirsiniz. Aynı sıkıntı katılım bankacılığında da var. 7-8 sene önce katılım bankacılığının normal bankacılığa oranı aynıydı, yine aynı. Payını arttıramadı. Tanıtımını yapamadı, yeni ürün geliştirmede sıkıntılar var. Şöyle düşünüyorum; meselâ geçen sene Ziraat Katılım’ın kurulması bu sene de Vakıf Katılım’ın faaliyete geçmesiyle Anadolu’nun en ücra köşesine kadar katılım bankacılığı gitmiş olacak. Sonuçta Vakıf ta Ziraat da devletin gelişmiş imkânlarına sahip. Sahip oldukları ağ sayesinde Anadolu’nun ücra köşesindeki bir insanımız İslâmî ürüne ulaşabilecek. Bunların arenaya girmesiyle katılım bankalarını payı 3 sene içerisinde artacaktır diye düşünüyorum. Yüzde 5 olan seviyeleri yüzde 10’ları bulacaktır.  

FONU ÇIKARAN KURUM BATSA DA FONA BİR ŞEY OLMAZ

Tekran fon konusuna dönelim. Burada bir güven sonunu var mı?

Fon olayını herkes bilmiyor. İlk sorulan soru şu: Ben neye güveneceğim? Bugün varsınız yarın yoksunuz, ben ne yapacağım? Burada önemli olan biz değiliz... Şöyle; bir fon kuruldu. Siz de yatırım yaptınız. Allah göstermesin fonu kuran kuruluş battı, diyelim. Bu fona hiçbir şey olmuyor. Zira fonun ayrı bir kişiliği var. Sizden parayı topluyor, karşılığında fona katılım sertifikası veriyor. Kurucu batsada fona bir şey olmaz. O fonun mal varlığı ayrı. O fon A’nın ve B’nin çıkardığı sukuk’a yatırım yapmış. C hisse sendine D hisse senedine yatırım yapmış. Kurum battı, fon yaşar. SPK gelir bu fona bakar. İstiyorsanız ayrılırsınız, sertifikanızı getirir paranızı alır, gidersiniz. Kısacası fonu çıkaran kurum batınca sorun olmaz. Ne zaman sıkıntı olur? A bankasının sukuk’una yatırım yaptık, A bankası battı. Yani bizim yatırım yaptığımız sukuk’un bankası batarsa sıkıntı çıkar. Aslında o da fonu batırmaz. Belirli bir yüzdeye zarar verir. Aslında siz zarara da ortaksınız. Yani yatırım fonu tam bir kâr zarar ortaklığıdır. Sukuk yatırımlarında genelde tabiî kârlı döndüğü için pek zarar olmaz gibi görünüyor. Hisse senedi yatırımlarında ise zarar olabiliyor. 

Okunma Sayısı: 5617
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı