"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu tedaviden daha çok insanımız yararlanamadığı için üzülüyorum

25 Kasım 2014, Salı
Dr. İsmail Maraş: “Ben sadece bu güzel tedavi yönteminden daha çok insanımızın yararlanamadığına üzülüyorum, yoksa 30 yıllık meslek hayatımızda en az 50 bin hasta portföyüm oluşmuş durumdadır ve bu hastalarımız rahatsızlandıkları zaman ilk önce bizi aramaktadır.”

Akupunktur nedir? Ne işe yarar? 

Akupunktur vücudun bilimsel olarak belirlenmiş noktalarını, özel kılcal iğneler batırılarak veya lazer ile uyarılarak rahatsızlıkları tedavi etme sanatının adıdır. Akupunktur tarihin en eski devirlerinden beri bilinen temel tedavi metotlarından biridir. En az beş bin yıllık bir geçmişi olduğunu biliyoruz. Tedavide kullanılan iğneler değişik zamanlarda altın, gümüş, bakır, çelik, krom gibi madenlerden olagelmiştir. Biz günümüzde çelik iğneler kullanıyoruz.

Kitaplarda Çinlilerden gelme olduğunu okuyoruz, doğru mu bu? 

İngilizlerin yaptığı arkeolojik araştırmalarda bunu ilk bulanların Uygur Türkleri olduğu, Çinlilerin bunu geliştirdiği belirtiliyor. Ama günümüzde dünyanın her tarafında yaygın olarak uygulanıyor. Akupunktur eğitimi örneğin Amerika’da 4, Almanya’da 3 yıl sürüyor. Almanya’da şu an akupunktur uygulayan doktor sayısı 35 bin civarında bizde ise henüz 1000 doktor akupunktur uyguluyor. Türkiye’de akupunkturu ciddi olarak ilk uygulayan Uz. Dr. Nüzhet Ziyal hocamızdır. Kendisi 1970’li yıllarda akupunkturu merak ediyor. Bu konuda bilimsel araştırmalar yapmak üzere Japonya’ya, sonra Çin’e gidiyor, dünyanın değişik ülkelerini gezerek öğrendiği bilgilerle kendi sistemini kurup yaygınlaştırıyor. Kendisiyle aralıksız beş yıl çalıştım. 1993 yılında “Hocam biz de akupunktur eğitimini başlatalım” teklifimi hocam kabul etti ve 1993 yılında Türkiye’de ilk olarak 55 hekime akupunktur sertifika kursunu başlattık. Bu kurs fasılalarla bir yıl sürdü. Sertifikalarımız Sağlık Bakanlığınca onaylandı. Daha sonra İstanbul Üniversitesinde de kurslar verildi. 1999 yılında da Sağlık Bakanı Osman Durmuş tarafından üniversitelerde “akupunktur kursu” eğitimine onay verildi. Bakanlık adıyla Ankara Gazi Üniversitesinde ilk kurslar başladı. Şu anda Türkiye’de akupunktur sertifikası alıp akupunktur uygulayan hekim sayımız bine yaklaştı. Bu meslektaşlarımızdan en az yüz hekim arkadaş, Maraş Akupunktur olarak vaktiyle açtığımız Bahçeşehir, Kadıköy Fenerbahçe, Çamlıca, Gebze ve Adapazarı şubelerimizde bizim yanımızda eğitim gördü ve uygulamalara katıldı. 

HANGİ HASTALIKLAR İÇİN AKUPUNKTUR YAPILIYOR?

Akupunktur tedavisi sağlığın hangi alanlarında uygulanıyor?

Akupunkturun tedavide ilgilenmediği alan yok. Başta romatizmal hastalıklar olmak üzere alerji, astım, sinüzit, migren, kireçlenme, bağırsak rahatsızlıkları, kabızlık, yorgunluk, yüksek tansiyon, kolesterol, uyku bozuklukluları, sabah yorgunluğu vs. gibi geniş bir yelpazede akupunktur tedavisi başarıyla uygulanıyor ve yüz güldürücü sonuçlar elde ediliyor. Akupunkturun tedavi etmeye yardımcı olduğu hastalıklara bakınca geniş bir perspektif görüyoruz. Peki, 1993’ten günümüze kadar akupunktur neden gereken ilgi ve talebi göremedi?
Akupunktur ülkemizde sosyal güvenlik sistemi kapsamında olmayan özel bir tedavi yöntemidir. Dolayısıyla ister istemez ekonomik yönden belirli bir zümreye hitap etmektedir. Buna rağmen modern tıbbın çözüm bulamadığı hastaların arayışları ve akupunktur gibi alternatif tedavilere yönelmeleri sonucu günümüzde hastaneler de akupunktur uygulama bölümleri açmaya ve hastalarına bu hizmeti de sunmaya başlamışlardır. Sağlık Bakanlığı da resmi olarak isteyen hastaya akupunktur tedavisi olma hakkı tanımıştır. Maraş Akupunktur ise akupunktur tedavisini halkımızdan her kesiminin yararlanması ve kolay ulaşabilmesi için kolaylaştırmıştır.

HASTANELERİMİZDE AKUPUNKTUR TEDAVİSİ NEDEN KULLANILMIYOR?

Ülkemiz insanı akupunktur tedavisiyle iyileştiğini söylediğiniz hastalıklarla karşı karşıya. Öyleyse akupunktur gibi böylesi bir tedavi yöntemi neden hastanelerimizde yaygın olarak kullanılmıyor?

Modern tıp bugün devasa bir sektör olmuş durumda. Ve kendi sağlık sistemini A’dan Z’ye organize etmiş durumda. Akupunktur tedavi yöntemini bu sistemin içerisine yerleştirebilmesi mantık olarak da sistemin yapısı olarak da mümkün değil. Başta demiştik ki akupunktur yöntemi tarihin en eski devirlerinden beri bilinen bir temel tedavi yöntemi. Modern tıp da temel bir tedavi yöntemidir. Bu soru aynı zamanda “iki temel yöntemden biri diğerinin içeresinde niçin uygulanmıyor?” anlamına da geliyor ki bunun mümkün olmayacağını şöyle bir örnekle belki biraz anlatabiliriz. Kara yolu da temel bir ulaşım yöntemidir, tren yolu da temel bir ulaşım yöntemidir. Kaldı ki tarihten bugüne dünyada sadece bu iki yöntem değil binlerce tedavi yöntemi vardır. Dolayısıyla bir yöntem diğerini içine alabilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Sadece her yöntem bir diğerinden yararlanabilir ki bugün yaklaşık iki bin çeşit tedavi yöntemi Amerika’da 1970 senesinden beri “tamamlayıcı tıp” adıyla hastalara uygulanmaya başlanmıştır. Dileriz ki bu karşılıklı faydalanma ülkemizde de tez zamanda gerçekleştirilir ve komplike bir sistemle hastalarımız daha iyi ve kalıcı sağlık hizmeti almış olurlar. 
Bu bir temennidir ama keşke aynı soru bize sorulduğu gibi modern tıbbın ilaç üreticilerine, tıbbi cihaz üreticilerine, hastane yapımcılarına da sorulabilse. Şunu okuyucumuzun takdirine bırakıyorum. Akupunktur tedavi yöntemi oldukça ekonomik ve insan emeğine yönelik bir tedavi şeklidir. Bir hekim, bir oda, bir iğne ve bir hasta ile yapılabilen kolay ve masrafsız bir yöntemdir. Ama bir hastanenin kuruluşu toplumun hemen her kesiminin içinde olduğu komplike ama bir o kadar da pahalı bir sistemdir. Günümüzden bir örnek vermek gerekirse önümüzdeki birkaç sene içerisinde ülkemizde 15 şehir hastanesi açılacak. 2017’de açılması planlanan şehir hastanelerinin kuruluşu için ne kadar bütçe çıkartılıyor biliyor musunuz? 20 milyar lira, yaklaşık 10 milyar dolar…Biz diyoruz ki, yukarıda sözünü ettiğimiz tamamlayıcı tıbbın Amerika’da olduğu gibi Türkiye’deki hastanelerde de uygulanabilmesi için üç yıl içerisinde her hastaneye en az 100 tane akupunktur doktoru yetiştirilmesi gerekir ve bu 100 akupunktur hekimi sadece akupunktur ile günde en az üç bin hastaya tedavi uygular. Peki 15 hastaneye yetiştirilecek toplam 1500 akupunktur hekiminin eğitim maliyeti ne kadardır biliyor musunuz? Örneğin ben bir akupunktur eğitim hocası olarak 75 milyon dolara, 1500 akupunktur uygulayan hekimi 3 yıl içerisinde yetiştirim. Buradan aradaki maliyet uçurumunu ve ülkenin hangi konuda olursa olsun nerelere nasıl kolay kaynak akıttığını okuyucumuzun takdirine bırakıyorum.

AKUPUNKTUR, SAĞLIK SİSTEMİ HARCAMASINI OLDUKÇA AZALTIR

Akupunkturun tedavi ettiği hastalıkların çokluğunu düşündüğümüzde, akupunktur hekimlerinin sayısı arttığında bu artış bir bakıma doktor açığına da çözüm olabilir mi?

Modern tıp ülkemizde tercih edilen tedavi yöntemidir. Dolayısıyla hekim açığı da modern tıbbın yöntemleri için geçerli olan açıktır. Akupunktur uygulayan hekimlerin çoğalmasının modern tıptaki bu açığını giderme gibi bir fonksiyonu düşünülemez ama şu faydası olur. Akupunktur aynı zamanda koruyucu bir tedavidir. Temelde bağışıklık sistemini güçlendirir ki bu çok önemli bir artı değerdir. Akupunkturun temel mekanizmasını sıralarsak: 
1-Ağrı kesici etkisi 
2- Kök hücre sayısını arttırarak bağışıklık sistemini güçlendirmesi 
3-Sakinleştirici etkisi. 
4-Otonom sistemi düzenlemesi 
5-Kas sistemini güçlendirmesi.
Akupunkturda bu derece geniş bir etki sistemi mevcuttur. Mesela boyun fıtığı şikâyetiyle gelen 100 kişiye ameliyat önerilse biz akupunktur tedavisiyle bu yüz kişiden en az 95’ine ameliyat yaptırtmayız. Romatoid Artrit ülkemizde yaklaşık 600 -700 bin kişide var ve sürekli tedavi görmek zorundalar. Ama aldıkları ilaçların karaciğer, böbrek gibi organlarda yan etki olarak tahribat yaptığı bilinen bir gerçek. Bu hastalara akupunktur uygulandığında önemli bir kısmının daha az ilaç kullanmasını sağlamış oluruz.  Bir kısmının ilaç kullanımını en aza indirerek ilaçların yan etkisini azaltmış oluruz, hatta bazılarının zamanla normale gelmesini sağlamış oluruz ki bunlar insan sağlığında çok önemli bir artı değerlerdir. 

Akupunkturun koruyucu tedavi özelliğini daha bir gündeme getirmek için sizce neler yapılmalıdır ki, vatandaş bu tedavinin farkına varsın?

Bu sistemin Türkiye’de yayılması için gerçekten çok uğraştım. Kişisel gayretlerimle çok insanın bu tedaviden haberdar olmasını sağladım. 2005 yılında “Hilton’a bir akupunkturcu talip” başlıklı haberle gündeme gelmek istedim. Bu haber de dikkat çekmek içindi. Bu haberde “Dr. Maraş, projelerini anlatmaya devam ediyor. Ülkenin önümüzdeki 5 yılda akupunktur uygulaması yapabilen en az 20 bin hekime ihtiyacı var. Biz Hilton’da bu kadar hekime eğitim verebiliriz.” satırları vardı. 10 sene önce böyle bir uyarı yapmışız, bakın sizin bile haberinizi yok. 

Peki, bunu vatandaşa nasıl anlatalım? 

Bu ifadeyi basın olarak ilk defa size söylüyorum; önümüzdeki 5-10 yıl içinde 10 bin köye akupunktur uygulayan doktor yerleştir(e)mezsek, köylerin sağlığını koruyucu hekimlikten mahrum etmiş oluruz. Şunu da yeri geldiği için önemle vurgulamalıyım ki, koruyucu tedavi akupunktur ile olduğu kadar temiz çevre, temiz gıda, temiz hava ile de doğrudan ilgilidir. Mesela 2006’da yayınlanan “Sağlınıza kavuşmak için 100 Soruda Akupunktur” isimli kitabımın her sayfasına bir yiyecek resmi koymuşum. Koruyucu ilaç aslında yediğimiz gıdalar içinde saklıdır. Ama günümüzde yeni yeni anlatılmaya başlanan incir, üzüm, pekmez, yoğurt, süt, dereotu, maydanoz, soğan, sarımsak gibi besinlerin tanıtılması ve önerilmesi en az akupunkturun insanlara tanıtılması ve önerilmesi kadar önemlidir. 

Şimdiki gıdalara bakınca pek de doğal değiller ama...

Olsun, Batı’nın ekolojik denilen gıdalarından bizim hormonlu gıdalarımız daha sağlıklıdır. Çünkü bizim arazilerimiz henüz bozulmamıştır. Batı, fenni gübreyi zamanında 5-10 kat fazla kullanmıştır. Yani bizim dağlarımız, ovalarımız hâlâ mümbittir. 

Akupunkturun yaygınlaştırılması için bu saatten sonra ne/neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Devletimiz bu sahaya girsin girmesin, biz bu uğurda doğru bildiğimiz yolda yalnız da olsa ilerlemeye devam edeceğiz. Bize inanan birkaç finansör çıksın ben 5 yıl içinde her köye bir akupunktur doktoru yetiştiririm. Köylümün romatizmalarını yerinde tedavi ederim. Örnek olarak bir köye bir KBB uzmanı veya bir Göz uzmanı veya Üroloji uzmanı gitsin, kendi branşındaki hastaya yardımcı olabilirken örneğin bir migren hastasına veya örneğin bir romatizmalı hastaya veya bir astım hastasına tedavi uygulayamazlar. Ama yetiştirip köye göndereceğiniz bir akupunktur uygulayıcısının, bu hastalıkların hepsine yardımcı olma şansı vardır. Çünkü yeryüzündeki 45 bin hastalığın hemen hepsinde akupunkturun farklı oranlarda etkisi vardır.
Biz projemiz hazır halde, bize inanacak ve bu hayırlı projemizi ülke insanının hizmetine kazandıracak hayır sahibi bir sponsor bekliyoruz.

Dr. İsmail Maraş Kimdir?

1949 yılında Konya’da doğdu. 1977’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 1985 yılında ilk defa elektronik akupunkturla migren, boyun fıtığı ve astım tedavisi uygulamaya başladı. 1991-95 yıllarında akupunkturun Türkiye’deki Duayeni Akupunktur Genel Başkanı Dr. Nüzhet Ziyal’den akupunktur eğitimi aldı ve aralıksız beş yıl yanında çalıştı. 1994-95 yıllarında hekimlere yönelik sertifikalı akupunktur kursunda eğitimci doktor olarak görev aldı.  1995 yılında “WFAS ’95 SYMPOSIUM ON ACUPUNCTURE QI ISTANBUL”  (Dünya Akupunktur Kongresinde) dünyada ilk defa akupunktur ile idiopatik osteoporoz (sebebi bilinmeyen kemik erimesi) tedavisi tebliğini sundu. Halen Büyük Çamlıca’daki özel Maraş Polikliniği’nde akupunktur tedavisi uygulayan Dr. Maraş evli ve üç çocuk babasıdır. Yayınlanmış “Sağlığınız İçin 100 Soruda Akupunktur” isimli bir eseri bulunmaktadır.

-Devam edecek-

Recep BOZDAĞ
[email protected]
Twitter: @BozdagRecep

Okunma Sayısı: 10252
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı