"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Alanya’da Risale-i Nur hizmetinin serencamı: Neşriyatımıza sahip çıkıyoruz

30 Ekim 2016, Pazar
Alanya…

Hepimizin aklına son zamanlarda özellikle son yirmi otuz yıllık süreç içinde bir turizm şehri olarak gelir. Memleketimiz olması hasebiyle zaman zaman özellikle bayramlarda Alanya’ya uğrar, akrabalarımızı ve doğup büyüdüğümüz yerleri ziyaret eder, sıla-i rahim sünnetini ailecek yerine getirmeye çalışırız. Yine seyahatlerde dikkat etmeye çalıştığımız bir konu da uğradığımız yerlerdeki Nur Talebesi ağabey ve kardeşlerimize de vakit ölçüsünde uğrayıp hal hatır sormak veya bir telefonla da olsa selâm verip karşılıklı duâlaşmaktır.

Geçtiğimiz Kurban Bayramını da Alanya’da geçirdik. Kurbanlar kesildi, bayramlaşıldı ve ziyaretler yapıldı. Alanya’da yaz mevsiminde havalar sıcak olduğundan bütün güney sahillerinde olduğu gibi yaylalara çıkılır ve son bahara kadar şu anda bir şehir konforuna ulaşan Toros Dağları’nın eteklerinde vakit geçirilir. 

Biz de bayramda Alanya’nın Gedevet Yaylası’nda çocukluğumuzdan beri Risale-i Nur hizmetlerinin içinde tanıdığım iki ağabeyi babamla beraber ziyarete gittik. Bayram sohbeti bir anda Alanya’daki Risale-i Nur hizmetlerine dönüşünce ben de bu iki ağabeyimizden Alanya’daki Risale’i Nur hizmetlerinin başlangıcı ve bugününü anlatmalarını istedim. İşte Yaşar Fakıoğlu ve Hüseyin Ulusoy Ağabeylerin dilinden, Alanya’nın Risale-i Nur Hizmeti serencamı…

Yaşar Ağabey kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Yaşar Fakıoğlu. Alanya 1949 doğumluyum. İlk, orta ve Lise tahsilimi Alanya’da yaptım. Askerden sonra uzun yıllar Alanya’da yün ticareti ile uğraştım. Artık emekli olduk. Çocuklarım ticarete devam ediyorlar.

Risale-i Nur kelimesini ilk olarak nasıl ve nerede duydunuz?

Zannediyorum orta okulda okuyordum. Alanya’nın meşhur Kuyularönü Camii’nin civarında ayakkabı boyacılarının olduğu bir yer vardı. Ayakkabıları boyamaya götürmüştüm. Ayakkabıcı boyadığı ayakkabıyı gazeteye sarıp bana verdi. Eve geldim ve ayakkabıyı yerine koydum. Ayakkabıcının ayakkabıyı sardığı gazeteye şöyle bir göz attım. Gazetenin adını hiç duymadığımdan enteresan geldi. Gazetenin adı ZÜLFİKAR’dı. Okumaya başladım. Gazete Risale-i Nur ve Bediüzzaman Said Nursî’den bahsediyordu. Daha sonraki yıllarda Alanya’da esnaf Melek Hoca’nın dükkânında Karayollarında çalışan Turan Yaman Abi ile karşılaştık. Turan Abi orada Uhuvvet Risalesi’nden ders yaptı. İlk dinlediğim ders de budur.  

O dönemlerdeki hizmetlerden bahseder misiniz?

Bu arada ben Yeni İstiklâl Gazetesine de abone olmuştum. Ardından İttihat Gazetesi çıkmaya başladı. İttihat Gazetesi Alanya’nın meşhur esnaflarından ve Avukat Gültekin Sarıgül Ağabey’in kayınpederi olan Hacı Rasih’in dükkânına gelir ve 50-60 tane olduğunu tahmin ettiğim İttihat gazetesini dindar esnaf ve bizler oradan alırdık. Alanya’da Risale-i Nur’u ilk olarak tanıyan kişi de Sugözü Mahallesi’nden biyoloji öğretmeni İbrahim Gümüş’tür.

İlk olarak ev dersleri yapmaya başladık. Yaklaşık 7-8 evde dersler devam ediyordu. 1969 yılında Elazığlı Mehmet Küçükağa Alanya’ya geldi ve “Mutlaka Alanya’da bir dersane açmalıyız” diye tahşidat yapmaya başladı. Üç gün ev aradıktan sonra ilk dersanemizi açtık elhamdülillah. Fakat Alanya Lisesi’nde öğrenci hizmetleri de inkişaf etmeye başlayınca dersane yetersiz kaldı ve daha güzel ve büyük bir eve taşındık.

O yıllarda dersanemizde lisede okuyan talebeler kalıyordu. Hüsamettin Canan, Osman A., Hüseyin Ulusoy, Hüseyin K., İbrahim D., Nazif D. ve Fethullah U., bu öğrencilerden bazılarıydı. O yıllarda Alanya’dan 45 km doğudaki Gazipaşa ilçemizde lise olmadığından öğrencilerimizin bir kısmı Gazipaşa’lı idi. 

 Alanya’ya o yıllarda Ağabeyler ziyarete geldiler mi?

Evet kardeşim. Dersaneyi bizim eve naklettikten sonra rahatladık. Risale-i Nur hizmetleri geniş ve müstakil mekânlar istiyor. Başta rahmetli Bayram Ağabey olmak üzere rahmetli Sungur Ağabey, Fırıncı ve rahmetli Birinci Ağabeyler, ayrıca rahmetli Abdullah Yeğin Ağabey Alanya’ya geldiler. Hatta birgün dükkânın önünde oturuyorum. Baktım bir şahıs geliyor, farklı birisi. Tanımıyorum, ama Nur Talebesi olduğu yurüyüşünden belli. İleri doğru geçti. Ben onu takip ediyorum. Sonra geri döndü. 

Bana dönüp dedi ki:

“Burada Nurcular varmış tanıyor musunuz?”

Dedim ki “Ağabey gel onlar burada.” Gelen Sungur Ağabeydi. Sarılıp oturduk. Dersler yaptık. Mekânı Cennet olsun inşallah. O yıllarda öğretmen arkadaşımız Rahmi Özer de vakıf elemanı olarak dersanede kalmaya başladı.

Yine o yıllarda Muzaffer Aslan ve Teyp Tahir Ağabeyler zaman zaman ilçemizi ziyaret eder dersler yapardık. Ayrıca iş ortağım Rahmetli Mevlüt Yeniap’in de eski hayatını terk edip derslerimizin ve hizmetlerimizin müdavimi olması da bizlere şevk verdi. Bu arada yapılan Bediüzzaman Mevlidlerine katılırdık. Ayrıca bir İstanbul seyahatinde Kocamustafapaşa dershanesinde Rahmetli Tahiri Ağabeyle görüşüp duâsını almak nasip oldu.

Müsaadenizle Hüseyin Ağabey’den de hatıralarını alalım inşallah. Ağabey bize kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Hüseyin Ulusoy. 1950 Gazipaşa doğumluyum. İlk ve ortaokulu memleketim Gazipaşa ilçesinde, lise eğitimimi bahsi geçtiği üzere Alanya Lisesi’nde tamamladım. Üniversiteyi Isparta’da tamamlayıp öğretmen oldum. Yurdun çeşitli yerlerinde son olarak da Alanya’da uzun yıllar Coğrafya öğretmenliği yaptıktan sonra emekli oldum.

Ağabey ilk Risale-i Nur kelimesini nasıl ve nerede duydunuz?

Alanya’da Lise 1. sınıfa başladım. Bir gün Gazipaşa’lı öğrenci arkadaşlarımın evine onları ziyaret için gittim. Akşam olunca Osman ve Fethullah bir yere gideceklerini söylediler. “Ben de sizinle geleyim” dedim, ama götürmek istemediler. Ders ve sohbet türü bir şeylerden bahsettiler. Bir şeyler saklıyordı sanki. Daha sonraki günlerde Gazipaşa’ya geldiğimde Ali Can Ağabey’in evinde akşam otururken bir kitap getirdi. Bana “Bu kitaptan biraz okuyalım” dedi. Baktım kitap kırmızı renkli ve kapağında “Tarihçe-i Hayat” yazıyordu. Biraz beraber okuduk. Ama fazla bir şey anlamadım. Yatma zamanı geldi. Ben “Kitabı götürmeyin bakacağım” dedim. O gece uzun zaman o kitabı inceledim. Ders ve sohbet bahsi geçince de Alanya’da arkadaşlarımın da aynı eserleri okuduğunu tahmin ettim.

O dönemlerdeki hizmetlerden bahseder misiniz?

Alanya’ya dönünce hizmet kervanına biz de dahil olduk elhamdülillah. Dersanede kalmaya başladık. Dersler hizmetler devam ederken yeni bir dersaneye Yaşar Fakılı Ağabeylerin evine dersaneyi taşıdık. Bu Alanya’daki üçüncü dersanemizdi.

Alanya Lisesi’nde bir gün okul müdürü iki arkadaşımızı odasına çağırıp sert bir sesle, “Siz okulda Süleymancılık propagandası yapıyormuşsunuz doğru mu?” diye bağırır. Korkan arkadaşımız da gayri ihtiyari “Hayır hocam biz Nurcuyuz. Süleymancı değiliz” deyince müdür bey öğrencileri odasından kovaladı.

Hüseyin Ağabey 1980 sonrası Alanya hizmetlerini de sizden dinleyelim.

Kardeşim tabi biliyorsunuz 1980 ihtilâli münafıkane bir şekilde Risale-i Nur hizmetlerine çok büyük zarar verdi. Herkes bir tarafa savruldu. Ama şükür biz Yeni Asya camiası olarak ihtilâl ve sayısız bir çok darbeye karşı kararlı bir şekilde dik durduk ve durmaya devam ediyoruz.

Üstadımızın ‘’Hakkın hatırı âlidir. Hiçbir hakka feda olunmaz’’ ölçüsü gereğince hareket ediyoruz.

1985 yılında tayinim Alanya’ya çıktı. Cemaatimizle birlikte ihtilâlin sıkıntılarından sıyrılıp hizmet atağına geçtik. Ayrıca hanımlar hizmeti de o yıllarda düzenli olarak derslere başladı. Başta Mehmet Kutlular Ağabey olmak üzere gazetemiz yazarlarını Alanya’ya derslere dâvet ettik. Rahmetli Halil Uslu Ağabeyimizin Alanya hizmetlerindeki yeri inkâr edilemez. Gazetemiz başyazarı ve Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, yine yazarlarımızdan Ali Ferşadoğlu, Latif Salihoğlu ve Yönetim Kurulu Üyelerimizden Nejat Eren Ağabeyimizi derslerimize dâvet ettik. Sağolsunlar geldiler ve şevk verdiler. Ayrıca kış öğrenci okuma programlarını Alanya’daki otellerde yapıp Ali Vapurlu Ağabey olmak üzere birçok ağabeyimizi seminer için Alanya’ya dâvet ettik. Alanya cemaatimizde Allah Razı olsun hizmetlerimize sahip çıktılar.

Şu anda Alanya’da derslerimizi yeni dersanemizde yapıyoruz. Gazetemiz, neşriyatımız ve dergilerimize sahip çıkıyoruz. Cenâb-ı Hak’tan niyazımız bizleri istikametten ayırmasın. Son nefesimize kadar hizmette daim etsin inşallah.

Yaşar ve Hüseyin Ağabeylere teşekkür ederek ayrıldık. İkisinden de Allah razı olsun.

Röportaj: Hüseyin Can

Etiketler: risale-i nur, alanya
Okunma Sayısı: 6597
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman KOÇAK

    30.10.2016 08:51:24

    Alanyalı Nur Kahramanlarını tebrik ediyoruz...Cenabu Hak istikametten ayırmasın....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı