"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barış imandan gelir

12 Şubat 2016, Cuma
Başrahip P. Julian Pista: “Neye göre barış isteyeceğiz. Barış kanunla, iki ülke arasındaki protokolle olmaz. Barış böyle olmaz. Barış imandan, yani Allah’tan gelir...”

Dünyanın en genç başrahibinden barış çağrısı

Dünyanın en genç başrahibi olan St. Antuan’ın başrahibi P. Julian Pista Yeni Asya’ya konuştu. Mülteci sorununu, Ortadoğu’daki savaşı ve dünya barışını değerlendiren Pista “Bütün dinlerin ve ırkların birlikte barış içerisinde yaşaması rüya değil” dedi.

Ancak Kardinal olursam İstanbul’dan ayrılırım diyorsunuz. İstanbul’u size böylesine sevdiren şey nedir?

İstanbul’u üniversitede öğrencilik zamanımda keşfettim. Herkes İtalya, Fransa vb. ülkelere gitmişti. Ben de Türkiye’yi seçmiştim. Neden seçtim diye soracak olursanız, bilmiyorum bunu. Türkiye’yi ve İstanbul’u öylesine sevdim ki, 12 ay içinde Türkçe öğrendim. Hayatımızda bazı şeyler için neden niçin olmuyor, planlamalar da olmuyor. Galiba İstanbul’u çok farklı kültürleri bir arada barındırdığı için seçtim. Doğu da burada Batı da. Burayı her şeyi ile sevdim; Barış Mançosu, Hababam Sınıfı... Bu farklı bir his, çok yakın hissettim kendime. Hababam sınıfındaki bir çok espriye içtenlikle gülüyorum, hatta bazen yanımdakiler yani şimdi ne anladın da güldün deyip bana espriler yapıyor. Sen İstanbul’u seversen o da seni seviyor. İstiklâl de öyle... Karışık, her yerden insanlar hoşgörü ile yürüyor burada. 

İstanbul’dan önce İzmir’de yaşamıştınız, değil mi?

İzmir Karşıyaka’da 2,5 sene kaldım. Çok sağlam dostlarım oldu. İzmir büyük bir köy gibi aslında, samimî bir yer. Bir gün Müslüman bir dostum düğün yapacaktı, yer tutmak için parası yoktu. Ben de onlara kilisenin bahçesini açtım. Düğünlerini yaptılar. Kilise bahçesinde halay çektiler. Böyle günlerim geçti İzmir’de. İzmir’de bugünlere kadar görüştüğümüz dostlarım çok şu an.

NEY DE DİNLİYORUM, SİNEMAYA DA GİDİYORUM

Siz dünyanın en genç başrahibisiniz. Memnun musunuz? 

Evet öyleyim. Bu bazen iyi bazen zor bir şey. Daha yaşım genç olduğu için zorlandığım zamanlar da oldu. Ama benim inancıma göre, dinim bana özgürlük sağlıyor. Günlük meditasyonlarım, ibadetlerim, kitap okumalarım var. Sinemaya ya da müzik dinlemeye de gidebiliyorum, ama tabiî bu benim inancıma ve değerlerime zarar vermediği sürece. Bir ney ya da başka bir müzik dinleyip kendimi iyi hissediyorsam bunu yapmaya devam ediyorum. Ama zor yanları da çok. Burada yönetim bana bağlı; kilisenin bakımı, çalışanları... Her şeyi ile ilgileniyorum. Burada farklı ırklardan bir cemaatim var, sağ olsunlar hepsi çok iyi. Özel Cuma ayinimiz oluyor, orada buluşuyoruz. 

Dünya hepimize yetecek kadar büyük bir yer. Ve bütün inançlarda insanın canı mukaddes. Böyleyken sizce Avrupa mülteci meselesini hâlâ neden gerektiği kadar gündemine almıyor? Aldığı mülteciler üzerinden de ekonomik rant hesapları yapıyor...

Avrupa’da pragmatik (faydacı) hesaplar yapanların yanında çok iyi insan örgütlenmeleri de var. Meselâ Rum adalarına bir bakın, oradaki bölge halkı mültecileri ellerinde battaniyelerle karşılıyor ve onlara kucak açıyor. Biliyorsunuz Rumlar çok tutucudur aslında. Bir de gelen mülteciler arasında eğitimli insanların yanında eğitimsiz insanlar da çok. Avrupa kendi rahatının bozulmasından endişe ediyor, mevcut lüksünü ve hayat standartlarını kaybetmek istemiyor. Ama sanki Almanya daha hassas davrandı bu konuda. Meselâ Norveç ve Macaristan Almanya gibi davransaydı, utanç duvarları örmeseydi böylesi büyük sorunlar olmazdı. Bu yaşananlar Avrupa kültürü için utanç verici bir şey. Tarih bu yaşananları unutmayacak.

Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsunuz mülteciler konusunda?

Türkiye misafirperver. Kapılarını açtı. Ama burada da istenmeyen şeyler oluyor, Köln’de olduğu gibi. Bir mülteci yanlış bir hareket yapsa hemen halk sesini yükseltip olayı büyütüyor. Bunu İskenderun’a gittiğimde de görmüştüm. Almanya’da da böyle olaylar olmuştu. Bir misafir geldiğinde onu evimizin en güzel yerinde ağırlarız, ikramlar yaparız, ama o misafir de evin kurallarına uymalı. Burada biraz hassas düşünmek lâzım. Mültecilere uygulanmaya çalışılan asimile politikalarını kabul edemeyiz tabiî ki, ama onlar da kurallara uymalı. 

İSLÂM’I TANIMIYORLAR

Geçtiğimiz günlerde İngiltere Galler’de mültecilere kırmızı bileklik takma haberi gündeme geldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son derece üzücü ve kabul edilemez bir olay bu. O ülkede, normal vatandaşlara ne uygulanıyorsa mültecilere de o uygulanmalı. Meselâ bana Türkiye’de böyle bir şey yapsalar nasıl olur? Aslında orada İslâm’ı tanımama problemi var. Zavallı mültecilere terörist gözüyle bakıyorlar. Hayatını kurtarmak için denizleri aşıp, hayatını tehlikeye atan insanlar terörist gibi kötü algılanıyor maalesef. 

IŞİD, İSLÂM’A KARA BİR LEKE BIRAKTI

Bu algının kaynağında ne var sizce?

İslâm’ın böylesi yanlış algılanmasında IŞİD’in etkisi çok büyük sanırım. IŞİD, İslâm’a kara bir leke bıraktı. Birbirini tanımama problemi de çok büyük orada. İslâm’ın ne olduğunu bilmiyorlar. IŞİD çok büyük leke sürüyor İslâm’a. Allah’ın adını hiçe sayarak, vahşi şekilde insan öldürenler, zavallı mültecileri de zor durumda bıraktı. Ama bunların anlatılması lâzım akademisyenler, bilginler tarafından. Fakat herşey öyle hızlı akıyor ki, günümüzde, buna yetişmek mümkün olmuyor. Keşke komşusunu kötülemeden önce tanısa insanlar, araştırsa….

FİLİSTİN’DE BARIŞ İÇİN DUÂ EDELİM

Ortadoğuda akan kan hepimizin malûmu. İsrail’in zulmü… Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Filistin olayında Müslümanlar ne kadar acı çekerse Hıristiyanlar da öyle acı çeker. Papa bu konunun üzüntüsünü çekiyor ve duâ ediyor. Ayrıca Filistin’i ülke olarak kabul eden yerlerden biri de Vatikan. Bunu çok büyük ve güçlü ülkeler bile yapamadı. Geçen gün Papa, Vatikan’a, hem Filistin’i hem de İsrail’i çağırdı. Zeytin ağacı diktiler orada. Bunun diplomaside çok karmaşaları ve yolları var tabiî. Ama bize düşen duâ etmek. Beraber barış için duâ edelim, gayret edelim. Papa da bunu dedi, orada. Tabiî bundan bir hafta sonra yine bombalar patladı... İnsan çok zayıf, bu yüzden Allah’tan akıl ve güç isteyip, barış için duâ etmeliyiz. Benim görevim Ortadoğu’daki barış için duâ etmek. Kudüs’te barış olursa bütün dünyada barış olur. Her şey oradan başlayacak. Müslüman, Hıristiyan, Yahudi.. Bu kavga artık bitmeli. Sen suçlu, ben suçlu demeyi bırakıp barış olmalı artık. 

İSLÂM PEYGAMBERİNE YAPILAN AKIL ALMAZ BİR ŞEY

Orada yaşananlar tarihi bir intikam hırsı gibi biraz da... 

Tarihin iyileşmesi lâzım artık. Bunun için masaya oturmalı. Yaşanan savaşlar, seferler bir kenara bırakılmalı. Fakat tüm bu yaşananlar bu kadar göründüğü gibi değil. Yahudilerin arkasında kim var, bunu da düşünmeli. Biz küçük şeyler görüyoruz. Her şeyi bilen ve görenler piyon gibi oynuyor insanlar üzerinde. 

Kendi ülkem ve Türkiye için duâ edip iyi şeyler istiyorum. Politikacı, sanatçı herkesin kendi görevini yapması lâzım. Dine hakaretler. Müslümanların, Hıristiyanların kutsallarına saldırı. Bu sanat değildir. Ahlâksız insanlar! İslâm’ın Peygamberine yapılan hakarette de böyle düşünüyorum. Akıl almaz bir şey. Onun hayatını okudun mu sen? Ne yapmış biliyor musun? Öyle çizip gitmek kolay, kaç milyon kişiyi incittin, üzdün, öfkelendirdin sen biliyor musun? Tabiî buna çok kızıyorum. Devletlerin işi bunu yapanları cezalandırmak, ama güya “özgürlük” diye düşünüp bunu yapmıyorlar. Özgürlük bir ortamda öbürünün kalbini incitmediğin sürece var. 

BARIŞ ALLAH’TAN GELİR

Bütün dinlerin ve ırkların birlikte barış içinde yaşamasını düşünmek sadece bir rüya mı?

Yok, rüya değil. Genelde her dinin temelinde barış var. Ben hep diyorum ki herkes kendi dinini kitaba göre yaşasa. Orada gerçek dini yaşamıyorsa, araya başka şeyler girerse, birinin fikrini hiçe sayarsa o zaman savaş başlıyor, kötülük başlıyor. Sevmese bile saygı duymak zorunda insanlar birbirlerine. İnsanlar kendi içlerinde barışçı olduklarında barış başlar. O yüzden herkes kişisel barıştan başlamalı. 

Artık her şey kapitalist hırslara bürünmüş. Bir çok değer ortadan kalkmış. Bizde çok çok önemli yemekten duâya kadar birlikte bulunma. Ama yok artık. Müslümanlarda da kaç kişi akşam oturup kitap okuyor, Kur’ân okuyor ailesinde? Barışın kaynağı Allah’tan geliyor. 

Ne olacak peki bu işin sonu?

Neye göre barış isteyeceğiz. Barış kanunla, iki ülke arasındaki protokolle olmaz. Barış böyle olmaz. Barış imandan, yani Allah’tan gelir.

ÖLECEĞİM ZAMANI ALLAH BİLİR

Yeni yıl kutlamalarınızda siz kendi kilisenizin bahçesinde mülteciler adına bir duâda bulundunuz ve sembolik bir şeyler yaptınız ve dünyanın her yerinden tepki aldınız. 

Evet, çok büyük tepkiler aldım. Sen Müslüman mı oldun diye herkes üzerime geldi. Roma’dan arayıp koruma isteyip istemediğimi sordular. Hep kötü şeyler yaşadık, onlarca kişi can verdi. Ben de kendi içimde ne yapabilirim, nasıl dikkati buna çekebilirim diye düşündüm ve böyle bir şey yaptım. Meryem ve İsa’nın göçmenliğinden esinlenerek düşündüm bu etkinliği. Göçmen olmanın zorluklarını anlatmaya çalıştım. Gerçek dünyadaki yaşamın zorluklarını göstermek istedim. Allah önüne çıktığımızda arkamızdaki tarih ve yaşananlarla çıkıyoruz. Bu trajedi, o gecenin karanlığında olanlar… Orada olanları kaç kişi biliyor ki? Gazetelerden ölü sayısını okuyup geçiyoruz. Ama aldığım tepkiler büyüktü. Bilmem şu tarafı tutuyor, Suriye tarafını tutuyor, dediler. Ama benim korkum yok. Buranın kapısı her zaman açık. Çok sayıda tehdit de aldık. IŞİD bomba koyacak diye bilgi almış polis, gazetelere de çıktı bu. Ama korkmuyorum, benim ne zaman öleceğimi Allah bilir. Stres var tabiî olanlardan dolayı, ama korkum yok hiç. 

İMANI OLANDAN ZARAR GELMEZ

Bediüzzaman’ı tanıyor musunuz? Vatikan’a mektup yazıp Papa’ya kitabını gönderen, 1953’te Fener Rum Patrikhanesini ziyaret edip Patrikle görüşen bir büyük din âlimi...

Daha önce bir makalede okumuştum kendisini. Bu gibi hareketlerin devamı olması lâzım, bizlerin bunları devam ettirmesi gerekli. Diyalog temelli yapılan şeyler kardeşçe devam ettirilmeli. Aynı masaya din büyükleri oturmalı. Birbirini tanıması ve birlikte yürümesi lâzım. Herkes kendi özelliği ve kutsalı ile olmalı, ama yan yana barışçı olmalı. Tarihte yapılan bu gibi şeyler bir örnek olmalı, büyüklerimiz arasında bir problem yok demek bu. Tarihe geçmiş bir şey bu, ama bunları devam ettirmek lâzım, büyük eksiklerimiz bunlar. Uluslar arası propaganda lobileri var, savaşçıların ve ahlâksızların. Peki neden bizim aramızda yok bunlar? Allah’tan korkan, imanlı kimseden benim korkum yok. Görüşler farklı bile olsa imanlı olandan zarar gelmez asla.

Röportaj: N. Nur ENER

Haber Merkezi

Etiketler: nur ener
Okunma Sayısı: 5651
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • cagdas

    12.2.2016 22:48:19

    Her yerden savaş ve ölüm haberleri aldığımız bu günlerde, böyle röportajların örnek alınması lazım. Emeği geçen herkesin emeğine, yüreğine sağlık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı