"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

DP, iktidara gelir gelmez ezanı aslına çevirdi

14 Mayıs 2015, Perşembe
Eski̇ Bakan ve Mi̇lletveki̇li̇ Esat Kıratıioğlu: DP’ni̇n i̇lk çıkardığı kanun ezanla i̇lgi̇li̇ydi̇. İnsan hak ve hürriyetleri itibariyle, DP dönemi bugünkü yaşadığımız hürriyetsizliklerden daha iyiydi. DP döneminde ihtilâl havasında dahi bir öğrenci Başbakanın yakasına yapışıyor ve o öğrenciyle ilgili en ufak bir işlem yapılmıyor.

(Dünden devam)

BUĞDAYI GİZLİCE ALIP EVİMİZE GETİRİRDİK

O günlere ait bir hatıranız var mı?

Hiç unutmam; o harp esnasında babam bir gün bana gelip, “Oğlum ahırdan eşeği çıkar, mezarlığa iki çuval buğday getirecekler onu alıp getireceğiz” demişti. Mezarlığa gittik oraya iki çuval buğday geldi onu eşeğe yükleyip, eve gizlice getirdik. Küçük bir tane odamız vardı onun içerisine koyduk, ağzını da kapattık, alçıyla ördük. Çimento falan da yoktu o zaman. Çimento o zaman bakkallarda çuvalın içinde satılırdı. Böyle inşaat için falan kullanılmaz, yani çanak çömlek kırıldığı zaman onları yapıştırmak için alınırdı.

Şeker yok, çimento yok. Şimdi bu şartlar altında teslim alınmış bir Türkiye. Tabiî bu harp etkisi altındaki Türkiye. Bu arada tabiî şunu ben ifade edeyim 1923 yılında Cumhuriyet kurulduğu zaman, bakanların oturacağı sandalye yoktu, masa yoktu, otomobil yoktu. Ankara’da bugünkü Hacetttepe Üniversitesi’nin bulunduğu yerde bir taş mektep vardı. O taş mektepte kabine toplanırdı ve sınıflarda toplanırdı. Bakanların oturduğu masa öğretmenin masası, oturduğu sandalye de tahta sandalye. O günlerden devralınmış bir devlet yine de çok büyük başarılar elde edildi. Sümerbank fabrikalarının kurulması, şeker fabrikalarının kurulması, tabiî o zamandan başladı, demiryolları yapıldı.

DP İKTİDARI İLE ANADOLU ADETA BİR ŞANTİYE HALİNE GELDİ

Demokrat Parti iktidara geldiğinde kalkınmaya hangi alanlardan başladı?

Demokrat Parti zamanında yola ehemmiyet verildi. Çünkü yol yoktu. Ben lise talebesiyken Nevşehir’e 20 km mesafede İnaldı Köyü vardı. Yanında da sonra ilçe oldu Acıgöl ilçesi. Hamile bir kadın doğum esnasında büyük sıkıntı çekiyordu. Onu Nevşehir’e götürecek otomobil yoktu, yol yoktu. Kadıncağız kağnı sırtında Nevşehir’e getirilirken yolda vefat etti. Mesafe sadece 20 kilometre idi. Türkiye’nin hali buydu.

Pamuk, üzüm, fındık, incir hasadı yapılıyordu, ama bunu nakledecek imkân yoktu. Çünkü demiryolu nihayetinde muayyen mesafelerde. Demokrat Parti bütün gücüyle Anadolu’da yol seferberliğine girdi. Anadolu adeta bir şantiye haline geldi. O zaman ne dozer var, ne greyder, ne de kepçe vardır. Marshall yardımıyla Türkiye’ye gelen parayla rahmetli Menderes, dozer, greyder, kepçe aldı ve yol seferberliğine girişti.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Demokrat Parti kurulup Meclis’e girmeden evvel, Varlık Vergisi hikâyesi vardı. Bu varlık vergisi zenginlerin devlete vergi vermesi, vergi veremeyenlerin, Erzurum Aşkale’ye göndererek taş kırarak yol yapımında çalıştırılıyordu.

MİLLET, GREYDERLERE “MENDERES’İN DEVESİ” İSMİNİ VERDİ

Greyderi kepçeyi görmeyen millet bu aletlere “Menderes’in devesi” ismini verdi. Sonra rahmetli Menderes çimento fabrikalarına, şeker fabrikalarına, tekstil fabrikalarına ve Türkiye’nin o günkü şartları altında ziraatın geliştirilmesi için traktöre ihtiyaç vardı. 1950’nin başlangıcında 3-4 bin traktör varken, bu Demokrat Parti sayesinde 40 bin civarına ulaştı. Biçer-döver yok denecek kadar azdı. Çiftçinin kalkınması için ne lâzım geliyorsa yaptı. Ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nı kurdu ve Türkiye’de petrol arama faaliyetlerine girdi. Batman rafinerisini kurdu ve böylece Türkiye’de bir seferberliğin kalkınma hamlesine girdi.

1950 yıllarında, 1954’e kadar Ankara’dan İstanbul’a gitmek mümkün değildi. Yol yoktu. Rahmetli Menderes, 1959 yılında Ankara-İstanbul yolunun asfalt olarak yapımını başlattı ve Bolu Dağı’ndaki geçidi yapma durumuna geldi işte o zaman ihtilâl oldu.

İhtilâlden sonra rahmetli Berin Menderes, Adnan Menderes’i Yassıada’da ziyaret ettiği zaman ilk sorduğu soru “Bolu Geçidi’nin durumunun ne olduğu”dur.

1954 yıllarına doğru geldiğimiz zaman Türkiye, sabit fiyatlarla dört yılda yüzde 15 kalkınma hızına ulaştı. Bunu söyleyince sabit fiyatlarla Demokrat Parti’nin durumunu tesbit etmek lâzım. 1950 ile 1960 arasında Demokrat Parti ilk üç dört yılı yüzde 15, 1960 yılına gelindiğinde ortalama kalkınma hızı yüzde 6,9’du. Süleyman Demirel’in zamanında yüzde 5,9, Özal’ın zamanında yüzde 4,9… AKP’nin 2002 ile 2014 yılı arasındaki toplam kalkınma hızı ise yüzde 4,7 ile Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hızı. Ama bunlar “Türkiye’yi şöyle kalkındırdık” hikâyesi okuyorlar.

TÜRKİYE’DE, BUGÜNKÜ SANAYİNİN TEMELİ DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİNDE ATILDI

1954 yılına gelindiği zaman Türkiye böyle bir kalkınma hamlesinin içindeydi ve o arada seçime gidildi ve Demokrat Parti yüzde 57 civarında oy aldı. Ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekili sayısı 31’e düştü. Cumhuriyet Halk Partisi bir takım lüzumsuz propaganda faaliyetlerinin içerisine girdi. O arada Türkiye’deki çalışma faaliyetleri bütün hızıyla devam ederken borçlanma suretiyle de kalkınmaya çalıştığı için Türk Lirası değer kaybetmeye başladı. Ama o arada Demokrat Parti, Türkiye’de görülmemiş bir yol faaliyetinin içerisine girdi. Limanlar, hava alanları yapılmaya başladı. Makine Kimya Endüstrisi kuruldu. Devlet Malzeme Ofisi kuruldu. Şeker Fabrikaları geliştirildi, çimento fabrikaları genişletilmeye başlandı.

Türkiye’de bugünkü sanayinin temeli Demokrat Parti döneminde atıldı. 1957 seçimine geldiğimiz zaman ekonomik bakımdan sıkıntılar başladı. Ve CHP bundan nemalandı ve 177 milletvekili çıkardı. Ve Demokrat Parti yüzde 48 civarında oy aldı. Ama yine ona rağmen memleketin içerisinde Demokrat Parti’ye karşı sevgi, saygı çok büyük bir nispette gücünü koruyordu.

Fakat 1958 yılına geldiğimiz zaman paranın devalüe edilmesi gerekti. Dolar 2 lira 83 kuruştan 9 liraya çıktı. İlk develüasyon 1948 yılında CHP zamanında oldu. Ticaret Bakanı Şefik İnan’dı. Dolar 90 kuruşken, 2 lira 83 kuruş oldu. 2 lira 83 kuruş 1948 yılına kadar devam etti. Dolar, 1958 yılında 2 lira 83 kuruştan 9 liraya yükseldi. Türkiye dış ticaret açığına girdi.

TALEBE HAREKETLERİNDE CHP’NİN TAHRİKİ VARDI

Ekonomideki bu durum siyasete nasıl yansıdı? “Uşak ve Himmet Dede hadisesi” nedir?

Bu arada birtakım hareketler, içerideki tahrikler başladı. Ve Demokrat Parti o zaman Vatan Cephesi’ni ilân etti. Uşak’ta İsmet Paşa taşlandı. “Onu Demokrat Partililer yaptırdı” dediler. “Ama sonradan öğrendik ki o günün durumlarını tetkik eden bir gazeteci arkadaşımız bana getirdi o günkü hadiseyi şimdi ismini söylemeyim, meşhur bir Cumhuriyet Halk Partili milletvekili, o zaman milletvekili değil gazeteciydi. İsmet Paşa’nın yanında, kürsüde İsmet Paşa konuşurken halktan bir kısmı yuhluyor. Bu da vatandaşa el hareketi yapıyor. Vatandaşa el hareketi yapınca taşlamaya başlıyorlar. Uşak hadisesinin temeli budur.

Bunu şu anda Türkiye’de çok kişi bilmez. Tamamen iş budur.

Kayseri’de Himmet Dede hadisesi oldu. Kayseri’nin bir ilçesi Yeşilhisar’da, Cumhuriyet Halk Partisi ilçe başkanıyla Demokrat Parti ilçe başkanı kavga etmişler. Bu büyük hadise oldu. Gerginlikler çıktı. O tarihte Kayseri mitingine gidecek olan İsmet Paşa, Kayseri mitingine gitmeden önce Yeşilhisarı ziyaret etmek istemiş. O zamanki vali, “Paşam, Yeşilhisar’da hava çok gergin. İki partinin başkanı kavga ettiler. Şimdi oraya siz giderseniz sıkıntı olur” demesine rağmen ısrar etmiş. Bunun üzerine Himmet Dede’de treni durdurulmuş ve vali treni bırakmamış. “İsmet Paşa Yeşilhisar’a sokulmadı” diye tahrik edildi ve ortalık tamamen bir provokasyon havasına sokuldu. İşte bu hadiselerle birlikte talebe hareketleri başladı. Bu talebe hareketlerinin başlamasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin çok büyük tahriki var. Bu talebe hareketleri başlayınca sıkıyönetim ilân edildi.

Ağabeyiniz DP milletvekili idi. O dönemde yaşadığınız hadiselerden bahseder misiniz?

Ve ben de o zaman, işte 60’lı yıllarda Viyana’dan Jeoloji Mühendisi olarak mezun oldum ve orada doktora yaptım. Jeoloji mühendisi olarak döndüm. Beni Batman’a tayin ettiler. Ben o zaman Batman’daydım. Ağabeyim de 1954 yılında Demokrat Parti’den milletvekili seçildi. Ağabeyim Nevşehir’de hâkimdi. 1954 yılında Demokrat Parti milletvekili seçildi. 1957’de tekrar seçildi. 1960’da Yassıada’ya gönderildi. Ben yaz aylarında Türkiye’ye geldiğim zaman ağabeyimle beraber köy köy dolaşırdım. Yani benim amatör politika hayatım 1954’te başladı.

DP’NİN İLK KANUNU EZANI ASLINA ÇEVİRMEKTİR

1950 ile 1960 yılları arasında Türkiye’de hürriyetler manasında ne gibi gelişmeler yaşandı?

Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi döneminde ezan Türkçe okundu. Demokrat Parti gelir gelmez ezanı aslına çevirdi. Burada Demokrat Parti’nin yaptığı doğruydu. Demokrat Parti’nin ilk kanunu budur. İnsan hak ve hürriyetleri itibariyle, DP dönemi bugünkü yaşadığımız hürriyetsizliklerden daha iyiydi. DP döneminde ihtilâl havasında dahi bir öğrenci Başbakan’ın yakasına yapışıyor ve o öğrenciyle ilgili en ufak bir işlem yapılmıyor.

RUSYA’DAN YARDIM İSTEĞİ “ECİNLİLERİ” ORTAYA ÇIKARDI

27 Mayıs darbesinin sebebi nedir?

Talebe hareketleri başladı, sıkıyönetim ilân edildi. Sıkıyönetim ilân edilince gazeteler yazamıyor. Bu sefer fısıltı gazetesi başladı. “İstanbul’da şu kadar öğrenci öldürülmüş. Ankara’yla Konya’nın arasındaki kör kuyulara talebeler atılmış. Talebeler Et-Balık Kurumu’nda kıyma yapılmış…” Bu şekilde bir tezvirat başladı.

O arada, rahmetli Menderes 1959 yılında Amerika’ya gitti. 200 milyon dolar yardım almak için. Bu 200 milyon dolar krediyle Türkiye’de sanayi hareketine girecekti. O zamanki ABD Başkanı Eisenhower’di. Amerikalılar dediler ki, “Ne yapacaksınız siz 200 milyon doları?” Menderes, “Endüstrileşeceğiz, Türkiye bir ziraat ülkesi halinden kurtulmalı” dediğinde, ABD’liler “Siz tarım ülkesi olarak devam edin daha da fazla kalkınırsınız” dediler. 200 milyon doları vermediler.

Bunun üzerine rahmetli Menderes Fatin Rüştü Zorlu’yu da yanına alarak Almanya’ya gitti. Almanya Başbakanı Adenauer, Menderes’e fevkalâde güzel bir karşılama töreni tertip etti. Ve Renn Nehri üzerinde dolaştılar. Orada Menderes, Alman Başbakanı’ndan 200 milyon dolar kredi istedi. O da Amerikalılar gibi “tarım ülkesi olarak kalmalısınız” deyince Menderes fevkalâde sinirlenmiş ve ayağa kalkıp elini masaya vurarak “Kalk Fatin” deyip, Başbakan’ın elini de sıkmadan ayrılmış.

(Devam edecek)

Röportaj: Mehmet Kara / [email protected] - Melih Tekin / [email protected]

Okunma Sayısı: 3234
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • abdullah negünekaldım

    14.5.2015 14:34:37

    ömer e , ömer demokratları görünce dizini döver.

  • ömer

    14.5.2015 09:46:30

    hayallerle yaşayın .hala dp olmayan bir pati. olmuyacakda yöneticilerin tamamıda mason

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı