Demir Kurtbeyoğlu: “Bediüzzaman, dini anlayışını Yüce Kur’ân ve Hz. Peygamberin (asm) sünnetine dayandırmaktadır. Bu sebeple fikir ve düşüncelerini sağlam bir temele oturtmakta, verdiği çarpıcı örneklerle de bunu desteklemektedir. Söyledikleri, yaşadıklarıdır. Yani örnek bir hayat sürerek, söyleyeceklerini söylediğini düşünüyorum.”
-Öncelikle kendinizi tanıtmakla başlayalım isterseniz?
Van’da doğdum. İlk, orta ve yükseköğrenimimi Van’da tamamladım. Öğretmen olarak Ağrı, İstanbul ve Van illerinde görev yaptım. Daha sonra İlköğretim Müfettiş Yardımcılığı (Ağrı), İlköğretim Müfettişliği (Van) ve Millî Eğitim Müfettişliği (Bursa) görevinde bulundum. Halen bu görevime devam etmekteyim. “Eğitim Yönetimi ve Denetimi” alanında lisans ve yüksek lisansımı tamamladım. Eğitim ile ilgili, “Öğrenme ve Öğretme Süreçleri”, “Okulda Yönetim İnceleme ve Kuram” ve “Örneklerle Öğretim Denetim” isimli üç adet kitabım mevcut. Spordan ve okumaktan hoşlanırım.
-Son yüzyılımızda yazdığı eserler ve şahsında mevcut hususiyetleriyle öne çıkarak, ülkemiz ve dünya genelinde yoğun alâkaya mazhar şahsiyet Bediüzzaman’ı nasıl bilir ve nasıl anlatırsınız?
Bediüzzaman Hazretleri’ni ülkemizde yetişen ve bütün bir hayatını dine ve dinin tebliğine adamış, önemli bir şahsiyet olarak görmekteyim. Çünkü yazdığı eserlerden (risaleler) ve örnek yaşantısından bu anlaşılmaktadır. Onun yaşantısında İslâm dininin bütün temel prensipleri ve öğretileri canlı ve yaşanır vaziyettedir. Bu onun Yüce Yaratıcıya (cc) olan bağlılığının bir sonucudur. Çünkü, Bediüzzaman kendi hayatına geçirdiği ve çevresindeki insanlara iletmeye çalıştığı mesajları, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) insanlığa sunduğu mesajlardır. Böyle olunca Bediüzzaman yaşadığı çağda İslâm dininin yeniden taptaze ve dipdiri bir anlayışla ortaya konulmasına fikir ve düşünceleri ile önderlik etmiş; insanlığın yeniden İslâm dininin mesajları ile bütünleşmesine çalışmıştır. Bu onun eğitimci yönünü de ortaya koymaktadır. Çünkü Bediüzzaman ortaya koyduğu eserleri ve çevresindeki insanları bu eserleri okuma, anlama ve içtihatlarına geçirmeye dönük tavsiye ve eylemleri, onun eğitimci bir kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir. Bediüzzaman’ın eğiticiliği daha çok eserlerin ortaya çıkması ile başlamış, bütün hayatı boyunca devam etmiştir.
Bediüzzaman, içinde yaşadığı çağın idrakinde ve dinî referanslarını Kur’ân’a ve sünnete dayandıran köklü bir din anlayışına sahiptir. Onun bu özelliği, etrafındaki kişilere ilham kaynağı olmuştur. Tabiî ki yaşadığı dönemde eserleri az sayıda insana ulaşırken; günümüzde teknolojinin ve iletişimin de gelişmesi ile birlikte çok sayıda insana ulaştığını düşünüyorum.
SÖYLEDİKLERİNİ YAŞAMIŞTIR
Bediüzzaman, eserlerinde tüm Müslümanların manevî kurtuluşuna vesile olacak dinî bir anlayış, bakış açısı ve vizyon kazandırmaktır. O, dinî anlayışını Yüce Kur’ân ve Hz. Peygamberin (asm) sünnetine dayandırmaktadır. Bu sebeple fikir ve düşüncelerini sağlam bir temele oturtmakta, verdiği çarpıcı örneklerle de bunu desteklemektedir. Söyledikleri, yaşadıklarıdır. Yani örnek bir hayat sürerek, söyleyeceklerini söylediğini düşünüyorum.
Bediüzzaman’ın eserlerinde İslâm dininin öğretilerini çevresine anlatmak ve çevresindeki insanları iman hakikatleri ile buluşturmaya dönük samimî ve içten bir hitabı vardır. Çünkü Bediüzzaman, eserlerinde insanı ve insanın tabiatına ilişkin esasları çok iyi bilmekte ve mesajlarını insanın yaratılışına uygun bir hissiyatla vermektedir. Bu onun eğitim yönünü ortaya koymakla birlikte, insanı ele alış biçimini de ortaya koymaktadır. Çünkü Allah’ın Kur’ân-ı Kerîm’de bildirdiği mesajları; Hz. Peygamber’in (asm) hayatı ile birlikte kendisine örnek olarak almış ve bu derin mana yüklü mesajları bir hayat tarzına dönüştürmeye çalışmıştır. Ayrıca yüce Kur’ân’ın insana yüklediği sorumluluk ve mesajları çağın özelliğini de dikkate alarak çevresine iletmiştir. Bu yönüyle Bediüzzaman örnek bir insandır. Fikir ve düşünceleri insanı yaşatmaya yöneliktir. Bu onun en tabiî bir kul olmasının sebebidir. Çünkü O yüce bir yaratıcıya gönülden bağlanmış, onun Resulüne (asm) tam bir itaat göstermiştir. Bu yönüyle de özel bir insan olduğunu söyleyebilirim. Onun özelliği dini yaşamaya ve dinin öğretilerini insanların anlayabileceği şekilde mantıklı ve temellendirilmiş bir şekilde anlatmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü eserlerinde verdiği örnekler, çarpıcı olmakla birlikte, akla ve mantığa dayanmaktadır.
BEDİÜZZAMAN YAŞADIĞI DÖNEMİN SORUNLARINI BİLİYORDU
- Bediüzzaman’ın hayatı incelendiğinde, öne çıkan özelliklerinden birisinin de eğitim unsuru olduğu görülmektedir. Neden eğitime bu derece önem vermektedir? Eğitimde ileri sürdüğü projeler mevcut mu? Bediüzzaman ve eğitim konulu bir değerlendirme yapılırsa, neler söylenebilir?
Eğitim, insanı mükemmele ulaştırmaktadır. Bu sebeple bir insanı olgunlaştırmak, istenen ve aranan niteliklere ulaştırmak, eğitim yolu ile gerçekleşmektedir. Bütün Peygamberler bu görevi üstlenmiş ve çevrelerindeki insanlara ve insanlığa, Allah’ın mesajlarını, eğitim yoluyla kazandırmışlardır. Eğitim bu yönüyle bir aracı konumundadır. Yani insanları mükemmele ulaştırmaya çalışan bir araçtır.
Hz. Peygamber’in (asm) çevresinde bulunan ashabını yetiştirmesi bu duruma en güzel bir örnektir. Burada şunu da söylemek gerekir ki; Bediüzzaman Peygamberimizden (asm) aldığı mesajları çevresindeki insanlara eserleri vasıtası ile iletmiştir. Bu durum her çağın özelliğine göre yetişen mücedditlerde görülebilen bir durumdur. Geçmiş dönemde yaşamış İmam-ı Rabbani, Mevlânâ gibi üstadlar da çağın insanına duyurmak için söz söylemiş, eserler vermişlerdir. Bediüzzaman’da hayat tarzı ve eserlerinde verdiği mesajlarla bu yönde olmuştur. Çünkü Bediüzzaman yaşadığı yüzyılın sorunlarını iyi bilmekte ve insanlığa çare olacak mesajları, Risalelerde belirli bir mantık içerisinde ve her söylediğini temellendirecek şekilde anlatmıştır.
Yazdığı eserler, yani Risaleler; insan hayatına etki eden insanı çağın düşünce ve karmaşasından uzaklaştıran, onu; dosdoğru bir yola ileten çarpıcı örneklerle doludur. Bu yönüyle Bediüzzaman diğer tefsircilerden ayrılmaktadır.
Bediüzzaman eserlerinde vermiş olduğu örneklerle, insanı psikolojik yönden ele almakta, kalbine ve ruhuna doğrudan hitap etmektedir. Burada şekil ya da görüntüden çok kendin olmak vardır, diye düşünüyorum. Bediüzzaman’ın eserlerinde eğitimin teknik yapısı görülmez. Yani günümüzde eğitim bilimlerinde tanımlanan program, muhteva, yapı veya strateji gibi oluşumlar Risalelerde yer almaz. Bunun görülmemesi de tabiîdir. Çünkü Risaleler bir tefsir hükmündedir. Yani Yüce Kur’ân’da geçen âyetler, Bediüzzaman’ın yaşadığı çağın özelliklerine ve dönemin insanlarının anlayarak, hayatlarına geçirebilecekleri bir dille anlatılmıştır. Ancak burada eğitimin felsefesinden söz edebiliriz. Bu felsefi görüş ve düşünceler ışığında eğitim günümüzün program, yöntem ve metotları ile öğrencilere kazandırılabilir.
BİLİM VE TEKNOLOJİ İLE BİRLİKTE AHLÂK DA VERMELİDİR
-Ülkemiz ve insanımızın geleceği açısından, eğitimde ortaya konulması gereken akılcı projeler bu bağlamlarda ortaya konulursa nasıl bir yol takip edilmelidir?
Yetiştirilecek olan insanın niteliklerine bakmak gerekir. Bu nitelikler, daha çok günümüzün bilgi ve teknoloji çağı olması dolayısıyla bilimde ve teknolojide ileri düzeyde bir eğitim anlayışı gerektiren niteliklerdir. Bu sebeple eğitim, bilimi ve yüksek teknolojiyi üretecek, ahlâklı, dürüst kişilikte insanları yetiştirmek zorundadır. Bu aynı zamanda çağımızın da gereğidir. Yani gelişmiş dünyanın gerisinde kalarak, İslâm’ın yüce değerlerini yaşatmak mümkün görünmemektedir. Çünkü donanımlı şahısların, her yönüyle gelişmiş ve kalkınmış ülkelerin gerisinde kalan bir eğitim anlayış ve uygulamalarının yaşaması zordur. Gelişmiş bir millet, bilgi üretebilen ve yüksek teknolojiyi ortaya koyabilen, ileri kalkınmış ülke insanlarından meydana gelmektedir. Bunu Risalelerin iletileri ile düşündüğümüzde, nitelikli insanı iki kanatlı bir kuşa benzetebiliriz. Kuşun bir kanadını kâinat dediğimiz dünyayla ilişkin teknoloji, bilim ve uygarlık temsil etmekte, diğer kanadını ise insanın tabiatına ilişkin yolculuk oluşturmaktadır. Yani ikinci kanat, insanın Allah’a teslimiyeti ve sonuçtaki kulluktur. İşte bu iki kanat, insanı uçurabilecek kanatlardır. Çünkü insan maddî ve manevî bir varlıktır. İnsanın her iki yanının olduğunu düşünecek olursak, her iki yanının da eğitilmesi gerekmektedir. Bunun izahı eserlerde yapılmıştır. Her iki kitabın da bilinmesi, yüce Allah’ın bilinmesi demektir. Eğitimde ortaya konulması gereken tavır ve davranış bu iki özelliği yakalayacak türden olmalıdır.
Bir eğitimci gözüyle baktığınızda, Bediüzzaman ve eğitim konusunda, devlet, yönetimler ve insanlarımıza ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Bediüzzaman’ın eserlerini okumalarını, anlamalarını ve içtihatlarını hayata geçirecek bilişsel düzenleme yapmalarını öneririm. Çünkü hayata dair anlamlı görüş ve yeni bir bakış açısı kazanabilirler, diye düşünüyorum.
RÖPORTAJ: MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ