"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müzik tüketimi de ‘fastfood’ gibi oldu

30 Kasım 2015, Pazartesi
Bir dönemin ezilen kitleleri için umudun sesi olan İslamî müzik sanatçısı Taner Yüncüoğlu, şu anda insanların müzik tüketiminin fastfood denilen tüketim tarzına dönüştüğünü söyledi.

Röportaj: Merve Kalaycı

Toplumsal olayların tırmandığı dönemlere, başörtüsü mağdurlarının yaşadıklarına, şahitlik eden sanatçılar, İslâmî müziği Türkiye’de zirveye taşımışlardı. Müslümanların acılar içinde, kimsesiz bırakıldığı bu günlerde kulağımız ezgileri, gözümüz duygulara tercüman olan sanatçıları arar oldu. Seslendirdiği ‘Bayraktır Başörtüsü’ ezgisi bir dönemin acılarına tercüman olan Taner Yüncüoğlu ile İslâmî Müziğin sessizliğini konuştuk. Düşüncelerini samimî, esprili ve bazen de sitemkâr bir dille ifade eden Yüncüoğlu şimdilerde geleceğin yetenekli sanatçılarına keman öğretmenliği yapıyor. Şartların albüm yapmaya elverişli olmadığını dile getiren Yüncüoğlu, sosyal medya hesabından yeni bestelerini sevenleri ile buluşturmayı ise ihmal etmiyor.

Müzikle tanışmanız ve bu dünyaya adım atışınız nasıl oldu? Dinleyicileri etkileyecek bir hikâyeniz var mı?

Müzik yeteneği çok enteresan bir şey siz onu kendinizde keşfediyorsunuz. Bunu hissediyorsun ve bu seni çekiyor. İstek ve şevk geliyor. Motor Bölümü’nde okuyordum Endüstri Meslek Lisesi’nde. Müzik yeteneğimin olduğunu daha çocukken biliyordum, ama üzerinde durmuyordum. Lise son sınıfta bir bağlama dinledim. Bağlama beni çok cezp etti. İçimdeki müzik duygusunu tetikledi. Ben de başladım bağlama öğrenmeye. Sonra müzik okuluna girdim. O heves beni o okullara götürdü. Şimdilerde Bağlama, Ney, Ud, Keman, Piyano ve biraz da Gitar çalıyorum.

İlk besteniz nasıl oluştu? 

İlk bestelerimden biri, Işıklar. Fakat piyasada bilinmem Ant Olsun Albümü ile oldu. İstanbul’a gelip Mehmet Burhan Genç ve Ahmet Mercan ile tanıştım. Çok ilgilendiler. Hala görüşürüz. Onların ilgilenmesi beni motive etti. Müzik okulunu okuduğum yıllarda Türkiye’deki bütün dindar insanlar müziğe karşıydı. Sevmiyor, istemiyordular. Çünkü kötü örnekleri görmüşlerdi. 

İslâmî müzik neden bir zaman dilimine sıkışıp, oraya ait kaldı. Artık neden yapılmıyor?

Çok değişik düşünceler var bu konuda. Eski ihlâsımız kalmadı, dünyevîleştik diyenler var. Çok fazla ürün olduğu için rağbet yok. Popüler müziğin büyük bir hızla yaygınlaşması, maddî sorunlar… Bir müziğin beğenilmesi için onu önce piyasaya sunmanız gerekiyor. Bugün benim yaptığım bir bestemi insanların dinleyeceği hale getirmem, harcadığım zamanı saymıyorum, 2 bin, 3 bin lira gibi bir maliyet demek. Bir dükkân açacaksanız sermaye lâzım. Siz masrafı yaptınız, harcadınız, ama müşteri gelmezse zarar edersiniz. Dükkânı kapatırsınız. Bizim camiadaki sanatçı arkadaşlarımız da bu duruma düştüler. 

Dünyanın dört bir yanından acı akıyor, feryat yükseliyor. Bu yaşananlar bir sanatçı için yeterli kaynak ve dinleyici için geçerli bir gerekçe değil mi?

Bunun sebebi şu, eskiden internet çok yaygın olmadığı için birçok konuda bilgimiz yoktu. Meselâ Afganistan’daki mücahitler için bir beste yaptık. Tek bildiğimiz şey şuydu; Rusya orayı işgal etti ve orada Müslümanları öldürüyor. Bu duygu içinde olduğunuz zaman bu eseri yaparsınız. Dolayısıyla güzel eserler çıkar ve çıktı. Fakat şimdi o kadar bilgi kirlenmesi var ki bir yerde bir olay çıkıyor. Olayın mazlumu da Müslüman, olayı yapan da Müslüman. Şimdi siz orada nasıl bir müzik yapacaksınız? Günümüzde doğrularla yanlışlar birbirine girdi. Muhtemelen bunlar dış güçlerin oyunu. Yani Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmak gibi bir oyunun parçasıyız. O zaman siz Suriye’deki insanlar için nasıl bir beste yapacaksınız. Kesim mi güdeceksiniz? Yoksa sırf mazlumlar için mi yapacaksınız? Hadi yaptınız diyelim o Suriye’deki olaylar bir müddet sonra bitecek. Ve sizin yaptığınız o beste o zaman dilimine ait olarak kalmış olacak. Yani sizin, besteniz bir sanatçı gözüyle bakıyorum, burada çağlar ötesi bir beste değil, spesifik bir olayla ilgili bir beste haline gelecek.

Öyleyse siz çağlar ötesi bir beste yapamadığınız için çağı da geride bırakıyorsunuz?

Şu anda insanların müzik tüketimi fastfood denilen tüketim gibi… Zaten insanlar kaliteye önem vermiyor. Dolayısıyla kaliteli beste yapanlar bir köşeye çekildiler. Gençler bu tür müzikler dinleyince, iyi müzisyenler ne yapacak? Yaptıklarını dinletemiyorlar. Aslında İslâmî Müzik ya da ezgi denilen şey tek yönlü değil birkaç yönüyle ele alınması gereken bir konu. Bir müziğin yaygınlaşması ve sevilmesi için bir defa insanların duygularına gerçekten tercüman olmanız gerekiyor. Bu yetmiyor tabi bunun yaygınlaştırılması lâzım. Reklâm dediğimiz bir şey var. Sanatçı bir eser ortaya koyuyor ve çok paralar verip reklâm yaptırıyor. Neden?  Çünkü insanların haberdar olması gerekiyor.

İslâmî muhtevalı eserlerin azalmasını, büyük ölçüde, dinleyicinin talep etmemesine mi bağlıyorsunuz?

Bu konuda Türkiye’de dini, İslâmî muhtevalı eserler azalıyorsa burada talep edenlerde bir sorun olduğunu düşünüyorum. Çünkü siz talep ederseniz sanatçılar yapar. Özde insanlar beğenilmek ister. Sanatçı da iki kat takdir edilmek ister. Hatta ben bazen derim ki dinleyicilere o sanatçının özel hayatını merak etmeyin, araştırmayın. O neticede bir insan. O da sizin gibi etten, kemikten, onun da yanlışları var. Zaten hepimiz hataları olan kullarız. Tövbe kapısı onun için var. Dinimiz onun için var zaten. İnsanlar sanatçıların özel hayatlarını araştırırsa mutsuz olurlar. Ben bir gün yeni mehter müzikleri yaptım klasik tarzda. Biri dedi ki bu yapılmış, daha iyileri var dedi. (Farkında olmadan hakaret ediyor) Sen farklı bir şey yap. Nasıl yapayım dedim. Senfoni orkestrası ile mi yapayım? Yok, o da yapıldı dedi. Peki, ne yapayım? Ya Bulgaristan’da değişik bir çalgı aleti var. Onunla yap dedi. Allah Allah yahu sanatçı bu, ne yapsın? Bunları söyleyen önemli mevkide bana akıl veren bir adam. Sanatçının engellenme durumu da var böyle.

Siyasilerin konuşmalarından önce sahneye sanatçıların çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanatçı kullanılmamalı. Bir parti başkanı ya da dernek başkanı bir konuşma yapacak yani konuşmacı kebapsa sanatçıyı çorba olarak önden… Sanatçı sayesinde seyirci çekmek için yapılan organizasyonlar, sanatçıları yıpratan üzen şeyler. 

İslâmî müzik sanatçıları neden hep birlikte piyasadan çekildi?

Arkadaşlarla anlaştık ve çekildik. Dinleyenler de çekildi ki sanatçı da çekildi. İletişim halindeyiz, görüşüyoruz fakat sanat biraz da sırdır. Yaptıklarımızdan pek haberdar değiliz. “Eskimeyen Ezgiler” programı yapıyorum. Sanatçı arkadaşlarımı dâvet ediyorum. Her hafta bir sanatçı arkadaşım icabet ediyor. Bu anlamda birbirimizi destekliyoruz. 

Okunma Sayısı: 2354
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı