"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’a müdahale kalkıncaya kadar mücadelemiz devam edecek

27 Ekim 2015, Salı 17:28
“Bandrol bir engellemedir ve Risale-i Nur neşriyatını kontrol altına almayı amaçlayan bir operasyonun ilk adımıdır”

Kâzım Güleçyüz’le “Risale-i Nur Tekelleştirilemez” kitabını konuştuk.

Keyfî bandrol uygulamalarından sonra basım inisiyatifi Diyanet’e verildi. Risale-i Nur adım adım bürokrasiye teslim edilmiş oldu. Şimdiki son durum nedir? 

Son durum: Anayasa Mahkemesi devlet tekeli maddesini iptal etti, böylece bu uygulamanın yasal kılıfı olarak uydurulan formül yargıdan dönmüş oldu. Peşinden bu kanuna istinaden hükümetin çıkardığı kararname de Danıştay tarafından iptal edildi. Henüz resmen tebliğ edilmedi ve açıklanmadı, ama bu kararın alındığı bilgisini aldık. Böylece Diyanet’in yetkilendirilmesi yasal dayanağını tamamen kaybetmiş oldu. Şu durumda tekrar başa dönmüş olduk. 

Risale-i Nur’un seçim meydanlarına indirilip malzeme yapıldığı zamanları gördük. Şimdi ikinci bir seçim arefesindeyiz ve yeni risalelerin basılması gündeme geldi. Bu hususta neler söylemek istersiniz?

Yakın zamanda internet sitelerinde haberler çıktı. Diyanet’in basacağı/bastığı Mektubat’ın cilt kapağı paylaşıldı. Bizim arkadaşlar Ankara’da terör saldırısı sebebiyle yapılamayan mevlid öncesinde Diyanet İşleri Başkanını ziyaret etmişlerdi. Bu görüşmede Görmez Hoca bu konuyu gündeme getirmiş. “Biz yeni risalelerin hazırlığına girişmiştik, bunları basacaktık, ama bazı haberlerin çıkması üzerine durdurduk” demiş. Bunun için zannediyorum geçen seçimlerde olduğu gibi, bu kitapları alıp mitingdeki insanlara gösterme gibi davranışlar bu seçimde olmayacak. 

Kemalizm dogmalarından hâlâ kurtulamadık. Kemalizmin kıskacındaki bu sistemde Risale-i Nur’da yapılmaya çalışılan tahrifatlardan bahseder misiniz? 

Kemalizm ve Risale-i Nur dediğimiz zaman... Risale-i Nur iman temelli bir eser. Kemalizm de inanç boyutu olmayan ve ayrıca sosyologlar tarafından da sığ, içi boş ve tutarsız bir ideoloji olarak nitelenen bir garabet. Ama Türkiye’deki devlet yapılanmasında ve işleyişinde etkili olmaya devam ediyor. Darbelerle süreklilik kazandırılmış durumda. Ve şu anda yürürlükte olan 12 Eylül Anayasası da Kemalist ideolojiye dayanan bir anayasa. Ve ona bağlı olarak bütün temel kanunlar toplumu ve düzenledikleri alanları Kemalist cendere içine hapsetmiş durumda. Eğitim, siyaset, bürokrasi... hepsi bu çerçevenin içinde. 

Şerif Mardin’in bir ifadesi var; “Risale-i Nur Kemalist ideolojinin materyalist pozitivist temellerini çökerten bir eser.” İşte bundan dolayı Kemalizm Risale-i Nur’un varlığından rahatsız. Ve onu engellemek için başından itibaren her yola başvurmuş. Baskılar, hapisler, yargılamalar, Üstadın hayatı boyunca süren ve vefatından sonra da devam eden zulümler buna dahil.

Özellikle ihtilal dönemlerinde talebelerine yapılan baskılar hep artarak devam etmiş. Aleyhte yapılan propagandalarla da Risale-i Nur hareketi kötülenmeye ve engellenmeye çalışılmış. Ama bunların hiçbiri başarılı olamamış ve Risale-i Nur ülke sınırlarını da aşarak birçok dünya diline çevrilmiş.

Bu dönemde ise daha önce hiç görülmemiş bir engelle karşılaştık... Bandrol engeli ve peşinden gelen devlet tekeli ile Risale-i Nur neşrinin yapılamadığı bir dönem yaşattılar Türkiye’ye. 1,5 yıl kadar bir inkıta yaşandı. Getirilen düzenle de eserlerin basımı devletin yetki ve müdahale alanına sokuldu. Her alanda dayattıkları biat anlayışını burada da sürdürmek istediler. Yeni Asya olarak şu ana kadarki itirazlarımızı geri çekip, mevcut biat sistemine tâbi olsaydık biz de muhtemelen şu an eserleri basabiliyor olurduk. Ama biz işin temeline karşı çıktığımız için bu yola tevessül etmedik. Bu sistemin kökten düzelmesi için elimizden gelen mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. 

Eserlerin muhtevasına ne gibi müdahaleler var? 

Mesela külliyattan yayın izni verilen eserler listesinde Emirdağ Lahikası’nın ikinci cildi, Barla lahikası ve İşaratü’l İ’caz yoktu. Yeni Asya olarak buna da itiraz ettik ve bu konuyu sürekli gündemde tuttuk. Ve bu kitaplar da nihayet listeye girdi. Buna mukabil Şualar’daki 14. Şua’da Üstadın Afyon’da yargılanırken Afyon savcısının sorularına vermiş olduğu cevaplar var. O suallerin çoğu cevaplarıyla birlikte bugün de güncelliğini koruyor, ama neşrine izin verilen kitapta o bölüm de yok. Dolayısı ile eksik, sansürlü, tartışmalı bir liste var ortada. Bu, eserin içeriğine müdahaledir. Bizim de korktuğumuz buydu. Yapılan şey endişelerimizi maalesef doğruladı. 

Risale-i Nur devlet tekeline değil, korumasına alındı diyenler var. Bu konuda ne dersiniz?

Bunun detaylarını okuyucularımız kitapta bulabilirler. Bandrol bir engellemedir ve Risale-i Nur neşriyatını kontrol altına almayı amaçlayan bir operasyonun ilk adımıdır. Biz başından beri Üstadın da söylediği tarzda eserleri Diyanet de bassın ve devlet de sahip çıksın dedik. Ama bu tarzda değil. Böyle birşeye Üstad da razı olmaz, biz de razı değiliz, bunun için itirazlarımızı bu yanlış düzeltilinceye kadar devam ettireceğiz.

Risale-i Nur’un devlet tekeline alınmasına kadar uzanan bu süreç iktidar-cemaat kavgasının bir sonucu mudur, bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bu operasyonu başlatırken sadeleştirmeyi bahane ettiler. Sadeleştirmeye biz de karşıyız, Risale-i Nur’un orijinal metnine asla müdahale edilmemeli. Sadeleştirme ile amaçlanan şey eğer daha çok insanın anlaması ise bunun yolu orijinal metni değiştirmek değildir. Risale-i Nur sadeleştirilmesi mümkün olmayan bir eserdir. Eserlerde birçok kelime var ki, onların bugünkü dilde karşılığı yok. Bu tip bir yaklaşım eserlerin yapısını basitleştirir ve bozar. Bu tür bir girişimden vazgeçilmesi gerekir. Ama bunu bahane ederek işi devlet tekeli noktasına götürmek de çok daha vahim başka bir yanlıştır. Biz Risale-i Nur’un sadeleştirilmesini de istemiyoruz, devletleştirilmesini de. Ama maalesef bugünkü iktidar böyle bir operasyonun uygulayıcısı olarak işe dahil edildi. İş artık Fethullah Hoca cemaati ile sınırlı olmaktan da çıktı. 2004 Ağustos MGK’sında karara bağlanan ve imzalanan belge kapsamında Fethullah Hoca cemaati ile başlayan, zamanla değişik şekillerde diğer cemaatleri de hedef alan bir operasyona döndü. 

Üstad ve eserlere vârislik iddia eden ağabeyler var. Bu konuda ne dersiniz?

Hukuken ağabeylerin vâris olma imkanı yok. Bu taleple mahkemelere başvuranlar oldu. Ama açılan tüm davalarda mahkemeler bu vârislik taleplerini reddetti. Dolayısıyla bu mahkeme kararları çerçevesinde böyle bir iddianın artık gündeme gelmemesi lazım. Üstad eserlerini şahs-ı maneviye emanet etti. Belirli bir ismin böyle bir tekel yetkisi yoktur ve Risale-i Nur’un hiçbir yerinde de buna dayanak olacak bir ifade geçmez. 

N.Nur ENER/ İstanbul

Reise Biat Edin Düşüncesine Asla Eyvallah Demeyiz

Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Müdürü Kazım Güleçyüz 30.12.2014′ de SHaber’ in canlı yayın konuğu oldu. Sosyal medyada kendilerine tehdit ifadelerinin kullanılması hususunu değerlendiren Güleçyüz; Reise Biat Edin Düşüncesine Asla Eyvallah Demeyiz dedi

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 5714
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ozcan karasu

    18.11.2015 11:21:04

    dün bir neşriyatın sitesinde gördüm. üç yayınevi ortak risaleler çıkarmişlar. çok hoşuma gitti. yeni asya da böyle bir çalışma düşünüyordü. geçmişte. keşke bu çalışmada yeni asya da olsaydı

  • ozcan karasu

    18.11.2015 11:18:08

    acaba Kuran-ı Kerim bandrol alınarak mı basılıyor. Gerçekten bilmiyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı