"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nurları tanıttık ve ondan istifade ettik

24 Kasım 2015, Salı 08:41
25 yıl boyunca Yeni Asya Balıkesir Temsilciliği yapan Enver Tezer, hatıralarını paylaştı. Emirdağ’da ikamet ettiği yıllarda Bediüzzaman’ı da ziyaret eden Enver Tezer, Üstadın kendilerine “Her daim Risale-i Nurları okumayı” tavsiye ettiğini söyledi.

Röportaj: Faruk Çakır / [email protected]
Fotoğraf: Murat Sayan

Risale-i Nur eserlerini nasıl tanıdınız?

Sene 1955. Askerden yeni gelmiştim. Bu dünyaya gelişimizin gayesi nedir? Nereden geliyor, nereye gidiyoruz, vazifelerimiz nedir diye bir arayış içerisindeyim. O zamanlar Balıkesir’deki İbrahim Simav Kitap ve Kırtasiye dükkânına gittim. Onunla biraz sohbet ettim. Bana “Bizim evde dinî sohbet yapıyoruz, istersen akşam sen de gel” dedi. 

Çocukluk yıllarınızdan bahseder misiniz?

Ben 1933 yılı Balıkesir doğumluyum. O devirde dinî eserler serbest değil. Çünkü öğrendiğimize göre, eski yıllarda bir İngiliz bakan “Biz Türklere hakim olabilmek için Kur’ân’ı ellerinden almamız ya da onları bundan soğutmamız gerekir” demiş. Neticede bu plan devreye sokulmuş ve 1950 öncesi Kur’ân okumak, öğrenmek yasak edilmiş. Mahalle hocalarına gizli gizli gidip Kur’ân okumayı ve namaz sûrelerini ancak öğrenebildik. Hocaları da jandarmalar alıp karakollara götürürdü.

İşte, sonraki yıllarda bu dâvet üzerine İbrahim Simav’ın evine gittim. Öğretmen Hacı Reşat Ağabey vardı, o Risale okuyor ve anlatıyordu. Dersler iktisat ve tesettür ağırlıklı idi. Hacı Reşat Hoca, Üstada gitmiş “Ben öğretmenlikten istifa edeceğim” demiş. Üstad, “İstifa etme, bu hizmelerin sizin gibilerine ihtiyacı var” demiş. Önce istifa etmiş, ama sonra huzur bulamamış, tekrar görev aldı. Bu arada başka bir yere tayin edilmişti.

Risale-i Nur hizmeti onlar sayesinde duyuldu. Balıkesir’de görev yapan astsubaylar vardı. Meselâ Muzaffer Erden, Hilmi Çelik, İsmet Özdikililer, Necdet Fırat gibi. Tayinler oluyor ve gidenler gelenler oluyordu. Risale-i Nur’dan haberdar olunca ben de Üstad’ı ziyaret etmek istedim. Öncesinde rüyamda Üstad bana 99’luk bir tesbih vermişti.

Bir defasında da rüyamda 3 kişi olarak gördüm. Yorum yapanlar çeşitli şeyler söylediler. İçime bir ateş düştü. O zamanlar askerî işyerinde şoför olarak çalışıyordum. Hatta, küçük Risalelerden, cep boy kitaplarda öğle paydosunda sergi açıyordum. Bazısı geliyor “Bu kitaplar yasak” diyor. Bazısı “Bunlar güzel, bana birer tane ayır” diyordu. Çalıştığımız askerî işyerinde, (Balıkesir, Ana Bakım) bir de camimiz vardı. Cuma günü namaz kıldırmak için dışarıdan hoca geliyordu. Bir Cuma günü hoca hastaymış, gelmedi. Cami cemaatle doldu. Cemaatte emekli subaylar da vardı. Kime teklif ettiysek Cuma namazı kıldırmak isteyen çıkmadı. Neticede ben cübbeyi giydim Fatiha ve İhlas Sûrelerini okudum. Risalelerde vecizelerden okuyarak ve farz namazını kıldırarak  görevi yaptım. Bu 2 sefer tekrar etti. Cemaate katılanlardan, “Bu haftaki Cuma namazı değişik oldu, farklı oldu, iyi oldu” diyenler oldu. Memnuniyetlerini ifade ettiler. “İman insanı insan eder belkide sultan eder. Allah için işleyiniz, Allah için çalışınız, O’nun rızası dairesinde hareket ediniz” gibi Risale-i Nur’dan veciler okumuştum.

Öğle paydosunda camide Risale okuyorum. Bazı arkadaşlara Kur’ân öğretiyorum. Bazı öğretmenler müezzinlik yapıyor. Benim yanıma yeni mezun astsubay çavuş verdiler. “Bu senin yanında çalışsın, öğrensin” dediler. Peki dedim. Ona “Sen namaz kılıyor musun?” dedim. O da “Yok, namaz kılmasını bilmiyorum” dedi. Bir gün öğle paydosunda camiye gittik. Ona dedim, “Ben ne yapıyorsam öyle yap, öğrenirsin.” O da öyle yaptı. Namazımızı kılıp camiden çıktık. Ve kısa sürede namaz kılmayı öğrendi, Allah’a şükür. Bu arkadaş bekâr olduğu için akşam onun evinde Risale okuyorduk. Sonra halis bir Nur Talebesi oldu. Ankaralı idi, Fikret Kadıkıran. 

Merhum Av. Bekir Berk’le de hatıralarınız vardır her halde?

Rahmetli Avukat Bekir Berk Balıkesir’e geldiğinde bizde kalırdı. Bir akşam Balıkesir’e geldiğinde, arkadaşlara, Risale-i Nur okuyalım diye haber ettik. O gece (1962’de) bulunduğumuz eve polis ve asker baskın yaptı. 31 kişi askerî araçlar ile karakola götürüldük ve ifadelerimiz alındı. Ben de astsubaylar ile Askerî Garnizona götürüldük.

Askerî Mahkemenin zabit kâtibi rahmetli Mustafa Polat idi. Mustafa Polat, askerliğini orada yapıyordu. İfadelerimiz alınıyordu. İfadede Garnizon Komutanı “Komünistlere alet oluyorsunuz” mealinde sözler söyledi. Ben de “Üstadımız, ‘Bir tek gayem vardır: Bu da mezara yaklaştığım bu zamanda İslâm memleketi olan bu vatanda Bolşevik Baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses İslâm âleminin iman esaslarını zedeliyor. Ben İslâm düşmanlarına karşı Müslümanları ve gençleri imana dâvet ediyorum. Bütün faaliyetim budur.’” dediğini hatırlattım. 

O günlerde gençler sokaklarda yürüyüş yapıyordu. Bu yüzden kurmay başkanı, ‘komünistlere alet oluyorsunuz’ diye itham ediyordu. Ve Yeni Asya’nın Genel Yayın Müdürü iken trafik kazasında vefat eden muhterem Mustafa Polat’ı örnek gösterip, “O da namaz kılıyor. Ama o sizler gibi değil” diyordu. Halbuki Mustafa Polat da bir Nur Talebesi idi. Komutan, Mustafa Polat’ı tanıdığı için ona güveniyor, bizi tanımadığı için de bize kızıyordu. 

Neticede, ifadeler alındı, mahkeme olundu. Mahkeme bizi serbest bırakarak duruşmayı başka güne atadı. Komutan benim için “Seni bu garnizonda bırakmam, başka yere tayinini iste” dedi. Fakat Allah’ın hikmeti kendisinin 10 gün sonra tayini çıktı. O başka yere gitti biz yerimizde kaldık ve iki duruşmadan sonra beraat ettik. O günden beri derslerimiz devam etti.

Üstad Bediüzzaman’ı ziyaretinizi anlatır mısınız?

Risale-i Nur’u tanıyınca Üstad’ı da merak ediyorduk. Bu vesile ile Üstad’ı ziyaret niyetiyle Eskişehir’e gittim. Orada saatçi Şükrü Ağabey vardı. “Kardeşim, Üstad geldi. Yıldız Otelinde görüştük. Ama Emirdağı’na gitti” dedi. Ben, Eskişehir’den Mehmet Ali Ağabey ve Diyarbakır’dan Yılmaz astsubay ile birlikte Emirdağı’na gitmeye karar verdik. Şükrü Ağabey, “Üstad 10 adet Ankara Üniversitesinde verilen Zübeyir Ağabeyin ‘Konferans’ından istedi. Bunu da götürür müsünüz” dedi. 10 adet konferans kitapçığını bana verdi, Üstada götürün dedi. Emirdağ otobüsüne bindik. Eskişehirli Mehmet Ali Ağabey şoföre, “Kaptan yolda çikolata rengi taksiye rastlarsan orada dur, biz ineceğiz” dedi. Üstad bazen yollarda tefekkür için mola verirmiş. Sonra şoförler yarı yolda mola verdi ve öğle namazını kılıp devam ettik. Emirdağ’da Çalışkanlar’ın dükkânına geldik. Üstad’ı ziyaret için geldiğimizi söyledik. “Haber gönderelim kabul ederse gidersiniz” dediler. Biraz sonra Bayram Ağabey geldi. Gelsinler deyince çok sevinmiştim. Evin kapısından girdik, bahçe ve ev. İç kapıda bizi karşılayan Zübeyir Ağabey, “Kardeşlerim hoş geldiniz. Siz Risale-i Nur okuyor musunuz?” diye sordu.

Biz de “Evet, okuyoruz” deyince sevindi ve devamla, “Üstad ne diyor: Ben bir kuru çubuk hükmündeyim üzümün hasiyesi kuru çubuğunda aranılmaz. Beni ziyaretten ziyade Risale-i Nurları okursanız daha çok istifade edersiniz diyor” dedi.

Sonra, “Buyurun” dedi ve bizi Üstad’ın odasına götürdü. Üstadın odasına girdiğimizde dünyada emsalini görmediğimiz nuranî bir sima ile karşılaştık. Başında sarığı, cübbesi. Elini öpüp diz çöktük ve oturduk. Nereli olduğumuzu sordu. Kendimizi tanıttık. Risale-i Nurları okuduğumuzu söylediğimizde çok memnun oldu. Başka ziyaretçilere de söylediğini bildiğimiz şekilde bize de “Bu nurlar her yerde okunacak. Bütün dünyada okunacak. Bu Nurlar parlayacak. Evleriniz birer dersane olsun. Bu hizmeti imaniye ve Kur’ânîyede muvaffak eylesin. Risale-i Nurları okuyun” dedi.

Fazla rahatsız etmemek için müsaade aldık. Ayrıldığımız zaman, normalde ertesi gün gidecek olan otobüsün bizi beklediğini gördük ve hemen otobüse binerek Eskişehir’e geldik.

Üstadın talebeleriyle ilgili hatıralarınız da var mı?

Ben ekseri Üstad’ın talebelerini gördüm. Zübeyir Ağabeyi İstanbul Süleymaniye dershanesinde, Mustafa Sungur Ağabeyi Balıkesir’e geldiğinde gördüm. Bayram Ağabeyi gördüm, tanıdım. Av. Bekir Berk’i Edirne’den Van’a kadar Risale-i Nur dâvâlarının müdafaasını yaptığı senelerde tanıdım. Bekir Berk Ağabey ilk evliliği Balıkesir’den yapmıştı. Bir oğlu halen avukat olarak çalışıyor. Bir okul tatilinde, şimdi avukat olan oğlunu da beraber dâvâ için gittiği yerlere götürmüştü. Bekir Berk Ağabey, bütün Türkiye’yi dolaşıyordu. Oğlunu da bir defasında beraber götürmüştü. Bir gün Bekir Ağabey Balıkesir’e geldi. “Gel kardeş! Hasan Basri Çantay Hocayı ziyaret edelim” dedi. Çünkü hoca yaz ayında Balıkesirli olduğu için oraya gelirdi. Yazlık gibi bir evi vardı, orada kalırdı. Kapıyı çaldık. Hocaefendi, “O oğlum Bekir, hoşgeldin, buyur” dedi. Eve girdik. Bekir Ağabey, “Hocam İstanbul’dan Ankara’ya geldim. Bir dâvâm vardı. Ertelendi, oradan Diyarbakır’a gittim. Bir dâvâm vardı beraat aldım. Oradan Adana’ya, Afyon’a, Manisa’ya gittim; beraat aldım” dedi. 

Hasan Basri Çantay Hocaefendi, bu haberleri duyunca, “Oh, oh, ne iyi. Maşallah” diyordu. Çantay Hoca devamla, “Oğlum Bekir, Evliya Çelebi Peygamberimizi (asm) rüyasında görmüş. Şefaat ya Resulallah diyeceği yerde seyahat ya Resulallah demiş. Hayatı seyahatle geçmiş. Sen de bir Evliya Çelebi’sin. Allah senden razı olsun” dedi ve duâ etti. 

Hasan Basri Çantay Hoca bir de hatırasını anlatmıştı: “Benim Ankara’da hâkim bir talebem vardı. Üstadın mahkemesinde ezan okunmaya başlayınca Üstad ezan okunuyor diye gitmeye kalkıyor. Hâkim ‘Hoca efendi mahkemeyi bitirince gidin’ deyince Üstad ısrar ediyor. Neticede hâkim, alelacele mahkemeyi bitiriyor. Beraat veriyor. Bunu Üstaddan başka kim yapabilir. Biz çok taviz verdik, fakat o taviz vermedi. Biz onun gibi olmadık.”

Hasan Basri Çantay, Birinci Meclis’te Balıkesir Milletvekilliği yapmıştı. 

Tahiri Mutlu Ağabeyi dershanede ziyaret ettim ve arkasında bir ikindi namazı kıldık. Bir tekbir alışı var gür sesiyle gök gürlüyor sanırsın. İri vücutlu idi. Üstad onun için ‘Kendini bilmeyen büyük bir veli’ dermiş.

Enver Tezer Hatıralarını Anlattı

EuroNur Video Ekibi olarak; Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’ni gören 'Son Şahitler'den Enver Tezer ile kısa bir söyleşimiz oldu. Bizlere Üstad Hazretleri’ni görüşünden bahsetti.

Yeni Asya EuroNur

Okunma Sayısı: 6070
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Coşkun Ebinç

    7.3.2024 11:35:58

    Allah Enver abimizden razı olsun ne güzel hizmetini bitirdi mükafat almaya gitti üstadla peygamberimizle(asv) buluşmaya gitti.

  • Abdurrahman KOÇAK

    24.11.2015 08:45:51

    Allah Razı Olsun...Enver Tezer Abiye hayırlı sağlıklı ömürler versin...Ahirete intikal eden Abilere Cenabu Hak Rahmet eylesin....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı