"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yassıada hukuk rezaletidir

15 Mayıs 2015, Cuma
7 Mayıs ihtilâlinin ana sebebi rahmetli Menderes’in Amerika’dan ve Avrupa’dan kredi alamaması ve Rusya’ya yönelmesiyle, Amerika’nın bir NATO ülkesinin Rusya’yla ticarete girmesini engellemek içindir.

(Dünden devam)

TÜRKİYE’NİN DOĞU BLOKUNA YAKINLAŞMA İSTEĞİ DARBE SEBEBİ OLDU

Türkiye’ye döndükten sonra 8 Haziran 1960 yılında kredi almak için Rusya’dan gitmeye karar verdi. İşte o arada “ecinniler” ortaya çıktı. Bu şartlar altında Türkiye bir NATO ülkesi. Şimdi NATO üyesi olarak, zaten Türkiye’nin NATO’ya alınmasında Ortadoğu petrollerinin bekçiliğini yapması rol oynar. Ortadoğu petrolünün bekçiliğini yaptırdılar bize hep.

O arada ABD, NATO’ya mensup bir devletin Rusya’dan kredi almak suretiyle Doğu Bloku’na yaklaşması, ihtilâl sebebi oldu. 1960 İhtilâli’nin sebebi budur. O askerlere ihtilâl talimatını veren Amerika Birleşik Devletleri’dir. Ve buna da içinde bulunduğu durum itibariyle muhalefet alet oldu. Ve her gidilen yerde bir provokasyon içerisinde oldular.

Şimdi öyle bir propaganda ki, ben Batman’dayım, o zaman televizyon yok. Bir gün radyoda öğle haberi dinliyorum, rahmetli Menderes konuşuyor hiç unutmam: “Aziz vatandaşlarım, çok büyük bir iftirayla karşı karşıyayız. Şimdiye kadar ölen iki kişi. Birisi tanka tırmanırken tanktan düşerek öldü. Diğeri olaylarda polisin yere açtığı ateş sonucu taştan seken merminin talebeye isabet etmesi neticesi vuku buldu. Başka öğrenci ölümü yok. İnanmayın” diyordu.

Rahmetli Menderes İstanbul’dan geliyor Ankara’ya geliyordu. Esenboğa Havaalanı’ndan konutuna geçerken bazı olaylar cereyan etti. Mayıs ayının 5. gününde saat 5’te, 5K adı altında bir nümayiş tertip ediliyor Ankara Kızılay’da. Menderes bu nümayişleri görünce arabadan iniyor ve öğrencilere yöneliyor. İşte orada Deniz Baykal mı başkası mı, onu Deniz Baykal inkâr ediyor “ben değilim” diyor. Yakasına yapışıyor ve ‘hürriyet istiyorum’ diyor. Menderes de, “Bir Başbakan’ın yakasına yapışmaktan daha büyük hürriyet mi olur?” cevabını işte orada veriyor. İşte Amerika Birleşik Devletleri, Adnan Menderes’in 8 Haziran’da Moskova’ya gitmesini engellemek ve Rusya’ya ticarî münasebetini engellemek için bu ihtilâli yaptırmıştır.

27 MAYIS İHTİLÂLİNİN ANA SEBEBİ

27 Mayıs Darbesi’ne gelirsek, darbelerin anası olarak kabul edebilir miyiz? Çünkü 27 Mayıs darbe dönemini başlatmıştır. Bu çerçevede Başbakan Adnan Menderes’i idama götüren asıl sebep neydi?

27 Mayıs ihtilâlinin ana sebebi rahmetli Menderes’in Amerika’dan ve Avrupa’dan kredi alamaması ve Rusya’ya yönelmesiyle, Amerika’nın bir NATO ülkesinin Rusya’yla ticarete girmesini engellemek içindir.

Türkiye’deki muhalefetin o günkü provokasyonu da daha fazla tahrik ettirerek vatandaşa “ihtilâlin şart olduğunu, ihtilâlle ancak bu işin durdurulabileceği” kabul ettirmesiyle o zamanki ihtilâlcilerin devreye sokulmasıyla yaptırmasıdır.

İHTİLÂLCİLER, DARBEYİ HUKUKÎLEŞTİRMEK AMACIYLA MAHKEME KURDULAR

Yassıada Mahkemeleri ile ilgili neler söylersiniz?

27 Mayıs İhtilâli’nin olduğu gün TPAO adına Kızılcahamam’da petrol araması yapıyorduk. Kampta on-onbeş kişiyiz. Kampta işçilerin yemekleriyle ilgilenen bir idare amiri var. Ben de yatıyordum geldi dedi ki, “Efendim rahatsız ediyorum. Radyo dinliyordum anlamadığım şeyler var. Bir de siz bakar mısınız?” dedi. Gittim ki radyoda Türkeş’in sesi. “NATO’ya CENTO’ya bağlıyız. Ordu yönetime el koymuştur…” diyordu. Dedim ki “ihtilâl olmuş...” O arkadaş, “Efendim ihtilâl ne ki?” dedi. Bende ordunun yönetime el koyduğunu anlattım.

Ben ertesi gün Ankara’ya geldim. Annem yengem bir aradalar. “Ağabeyini sabah Harbiye’ye götürdüler” dedi. Bende iş elbiseliyim, atladım arabaya doğru Harbiye’ye. Harbiye’de bir yüzbaşı karşıladı beni. “Ağabeyimi buraya getirmişler, hakkında bilgi almaya geldim” dedim. Yüzbaşı, “Onlar burada, ama bilgi alamazsınız, Genelkurmay’a gideceksiniz” dedi. Genelkurmay’a gittim. Orada verilen bilgi, Yassıada’ya gönderildikleri ve suçlularsa ceza alacakları suçsuzlarsa bırakılacakları yönündeydi.

Yassıada Mahkemeleri’nin neden kurulduğu Mahkeme Başkanı Salim Başol ve Başsavcı Ömer Altay Egesel’in ifadelerinden belli. Ne diyor Salim Başol Yozgat şivesiyle, “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor…”

İhtilâl başarıya ulaşamazsa ihtilâlcilerin başı gider. İhtilâlciler darbeyi hukukîleştirmek amacıyla mahkeme kurdular. Demokrat Parti erken seçime gidecekti. Nahit Menteşe o zaman Aydın’da DP ilçe başkanıydı. Menderes Aydın’a geldiğinde “Efendim vaziyetimiz nedir” diye sormuş. Menderes, “Erken seçime hazırlıklı olun” demiş. Erken seçime gidilecekti, fakat Celal Bayar engelledi. Enken seçim gündeme geldiğinde Bayar, “Seçim çare değildir” diyerek kükremiş. Ve o zaman anladık ki erken seçime gitmeyi Celal Bayar engellemiş.

MAHKEME “ANAYASAYI ÇİĞNEDİN” DEDİ, AMA ANAYASAYI ÇİĞNEYEN ONLARDI

Yassıada Mahkemelerindeki suçlama neydi?

Yassıada Mahkemelerindeki suçlama, “Anayasa’yı çiğnedin” suçlamasıydı. Anayasa’nın nesini çiğnediler? Tahkikat Komisyonu’nu gösterdiler. Bakıyorsun Anayasa’da o var. Zaten Tahkikat Komisyonu hiçbir işlem yapmadan dağıldı. Ve bu talebe hareketleri içerisinde iki kişinin ölümü dışında bir şey yok. Ama milleti o şekilde ayağa kaldırdılar. Hukuk fakültesinde bir akrabamız öğrenciydi. Bir akrabamız var. İhtilâlden birkaç ay sonra konuştuğumuzda, “Ağabey arkadaşım kucağımda öldü kucağımda” demişti. Aradan üç-beş gün geçtikten sonra, “Kimdi o senin kucağında ölen?” diye sordum. “Ağabey öyle zannettim” dedi. İşte bu ve benzeri provokasyon içine girildi. “Adnan Menderes’in kasasından cımbız, kadın iç çamaşırı çıkmış. Ve bunu da tahsisat-ı mestureden almış” dediler.

Adnan Menderes gibi bir insanı vatandaşın gözünden düşürebilmek için yapıldı bunlar. Menderes’in Aydın’da 20 bin dönüm arazisi var. 5 bin dönüm arazisini köylüye bağışlamıştı. Bu insana sen kalk tahsisat-ı mestureden cımbız alınmış yok bilmem ne.

Afganlar Celal Bayar’a bir tazı hediye etmişlerdi. Bayar da onu Orman Çiftliği’ne bağışladı. Sonra da “Bu senin malındır” diye çiftlikte yediği yiyeceklerin parasını tahsil ettiler.

Yassıada Mahkemesi bir kepazeliktir. Oradaki insanlara yapılan bir demokrasi düşmanlığı, insanlık düşmanlığıdır. Ve oradaki mahkemede hâkimlik yapmak, savcılık yapmak bir hukuk rezaletidir. Yassıada Mahkemesi hakkında söyleyeceğim budur.

27 MAYIS’I BAYRAM İLÂN ETMEK VATANDAŞA KÜFRETMEK GİBİYDİ”

Türkiye’de uzun yıllar 27 Mayıs darbesi bayram olarak kutlandı. Aslında 14 Mayıs, resmî olarak da “Demokrasi Bayramı” olarak kutlanması gerekmez miydi?

Şimdi burada size bir hatıramı anlatayım. 1963 yılında Nevşehir’de Belediye Başkanı oldum. 1964 yılında Nevşehir’de de “27 Mayıs Bayramı törenleri” yapılıyordu. 27 Mayıs Bayramı’nın kutlanması için valinin başkanlığında bir heyet teşekkül etti. Biz de gittik. Askerlik Şubesi Başkanı, Jandarma Komutanı, Garnizon Komutanı oradalar. Askerlik Şubesi Başkanı olan albay, “Reis Bey senden bir ricam var” dedi. “Buyur Albayım” dedim. “27 Mayıs konuşması yapsan” dedi. “Yapayım” dedim. “Beni çok sevindirirsiniz” dedi. Tüm millet merak içerisinde. 27 Mayıs günü Nevşehir stadı tıklım tıklım dolu. Belediye Reisi olarak orada bir konuşma yaptım. Osmanlı tarihinden başladım. Cumhuriyete kadar geldim. Cumhuriyet’in bundan sonraki gelişmesini ise zaten siz biliyorsunuz dedim ve aşağıya indim.

Trajikomik durum tabiî. 27 Mayıs’tan sonra vatandaşın çektiğini hiç kimse çekmedi. Öyle bir rezalet ki, bu bayram kutlanırken Demokrat Partililere karşı affedersiniz galiz küfretme gibi bir şey. Niye? Çünkü ihtilâl oldu. Birisi gelse “Esat Kıratlıoğlu Cemal Gürsel’e küfretti” dese sorgusuz sualsiz içeri giriyordunuz. En az bir hafta yatıyorsun içeride. Yani bunun aslının olup olmadığı araştırılmıyor. Millet birbirinin yanında oturmuyor. Çünkü ben sana kızıyorum, aramızda bir muhalefet var. Hemen gidip jandarmaya diyorum ki, “devrim aleyhinde konuştu.” Anında içeri girersin. Bir hafta hiç çıkmadan, sonunda ne olur ne olmaz belli değil.

Ve millet birbirinin camisine gitmez oldu. Herkes ayrı camiye gidiyor. Birbirinin kahvesine gitmiyor, ayrı kahvelere gidiyorlar. Nevşehir’de ‘Kel Hâkim’ denilen İzzet Bey isminde bir hâkim vardı. Bu adam koyu bir CHP’liydi. Çok hoş sohbet bir adam olduğu için millet severdi. Bu adam ihtilâlden sonra, bir aslan kesildi. Demokrat Partililerin aleyhinde ağır ceza mahkemesine gelen ne kadar şikâyet, dâvâ varsa hepsini beraat ettirdi. Böyle bir yiğit adamdı. Böyle bir hava oluşturulmuş Türkiye’de. Sen de bunu bayram diye kutluyorsun. Bu bayram diye kutladığın gün, senin alaşağı ettiğin ve olmadık kepazelikleri çektirdiğin Demokrat Parti kitlesine bir eziyettir. Eziyetin bayramı olur mu yahu?

Önümüzde seçim var. Seçimler istikrar getirir mi? Sohbetimizin başında ekonomiyi değerlendirmiştiniz. Türkiye ekonomisinin şu anki durumunu özetler misiniz?

Şimdi hükümet “GSMH’yi 225 milyar dolardır 800 milyar dolara çıkardım” deniliyor. Alâkası yok. Ondan sonra IMF borcunu kaldırdık. IMF borcu dediğin 25 milyar dolar. Zaten 15 milyar doları ödenmiş 10 milyar dolarını sen ödemişsin. Ama öbür taraftan ne olmuş? 129,5 milyar dolar dış borcu 410 milyar dolara çıkarmışsın. 2002 yılında GSMH 11 bin dolar şimdi düşmüş 10 bin dolara. Nerede bunun kalkınması? Demiryolları böyle asfalt yolları böyle. Diyor ki “17 bin kilometre duble yol yaptı.” Çıkardım ben bütün rakamları, evet 17 bin km duble yol yapılmış 2014 yılına kadar. Bunun 7 bin 200 km’si 2002 yılına kadar yapılmış, çift yol olarak. Çıkıyor, duble yol yaptım. Cumhuriyet tarihinde yapılan yolları yok sayıyor. 50 bin km’lik normal asfalt yolları yok sayıyor. 200 bin km’lik stabilize köy yollarını yok sayıyor.

- SON - 

Röportaj: Mehmet Kara / [email protected] - Melih Tekin / [email protected]

Okunma Sayısı: 3613
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı