"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya her gün daha iyiye gidiyor

21 Şubat 2015, Cumartesi
Yeni Asya’nın 23 yıl Yazıişleri Müdürlüğünü yapan Sabahaddin Aksakal: Risale-i Nur’un “imanlı nesiller yetiştirme” hedefini kendisine gaye edinmiş olan neşriyat müsbet neşriyattır. Yeni Asya da bunun için çıkmış ve tarihî hizmetler yapmıştır. Yeni Asya’nın geldiği noktadan memnunum ve her geçen gün daha iyiye gittiğini görüyorum.

TAKDİM

Bir Pazartesi günü sessiz bir sitedeki evinde ağırladı bizleri Sabahattin Ağabey... Yılların hizmet eri tebessümü, heyecanlı ses tonu, hatıra yüklü belleğiyle bizleri karşıladı. İlk sözü “Daha önce neden gelmediniz, hatıralar uçup gidiyor zamanla…” idi. Bu sözü karşısında utandık, “Keşke daha önce gelebilseydik” dedik.

Röportajımız sohbet havasında geçti. Risale-i Nur hizmetinin tarihçesi ve neşriyatımız üzerine son derece faydalı bir sohbet gerçekleştirdik.

Bunların yanında Sabahattin Ağabey bizlere şahsî arşivini açtı ve tarihî belge niteliği taşıyan mahkeme dosyalarını, duruşma kayıtlarını ve siyah beyaz fotoğrafları gösterdi.

Kıymetli vaktinden bizlere zaman ayırıp evini bize açtığı için Sabahattin Ağabey’e; misafirperverliği için de Arife Ablamıza teşekkür ediyoruz.

Allah onlardan ve bu serencamda emeği geçen herkesten razı olsun.

Ne zamana kadar yazıişleri müdürüydünüz?

1993’e kadar. İlk çıktığı zamandan, birinci sayısından, 1993 Nisan’ına kadar. Emekliliğimi istedim, bana çık diyen olmadı da, gençler de yetişsinler dedim. Hatta kimsenin haberi de yoktu, ben dilekçemi vermiştim, onu takip ediyordum zaman zaman. Benim bazen böyle sürpriz hallerim vardır, meselâ ehliyet aldım, hiç kimsenin haberi yok. Ondan sonra, ağır vasıta ehliyetim var da hiç arabamız olmadı şu ana kadar. Dershanede kalıp da ilk ehliyet alan Nurcular arasındayım hemen hemen. Orada da öyle dilekçemi verdim, emekliliğim sürpriz oldu. Bana “illa ayrıl artık” diye kimse bir şey demedi… 1993’e kadar 23 sene bilfiil görevimizi yaptık.

(Sabahaddin Aksakal, merhum Av. Bekir Berk ile bir dâvâ dosyasını incelerken...)

Neşriyatın Risale-i Nur hizmeti için anlamı ve önemi nedir?

Nur hizmetinin kendisi neşriyat, neşir… Tabiî, iman hizmeti üzerine yapılmış bir neşriyat. Her zaman dediğim şu: Gazete olsun diğer mecmualar olsun, neşriyatı ben âdeta büyük bir insan olarak görüyorum. Hep öyle tarif etmişimdir. Nasıl ki bizlerin merkezi hizmetimiz, Risale-i Nur hizmetidir; yani birinci meselemiz, esas davamız, esas gayemiz iman hizmetidir; büyük bir insan gibi olan neşriyatımızın gayesi de aynı olmalıdır.

Tabiî insanlar ne kadar Risale-i Nur’a sarılırlarsa, ondan sonra hem kendi imanlarını kurtarıp hem başkalarına anlatmak için gayret gösteriyorlar. Çünkü Risale-i Nur insanı yerinde durdurmaz, insan devamlı birilerine bir şeyler anlatmaya, bir başkasının imanını kurtarmaya çalışır. Bu neşriyatın sahibi olan Üstadımızın bütün hedefi de o. Üstadımız niye hiç durmamış? 

Ne diyor: “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor…” Çok dehşetli bir manzarayı bize anlatıyor. Anlayabilmemiz için de “evlâdım yanıyor” diyor. Millet ancak öyle anlıyor. İnsan evlâdı yanarsa onu nasıl heyecanla kurtarmaya çalışır değil mi? Bir anne babayı düşünün. Sonra “İmanım tutuşmuş yanıyor” diyor. Evlâdından bahsederken iman… Ve hakikaten, o halde, manevî evlatları olan “insanlık” da imansızlık cereyanıyla yanıyor. Onlar ne yapıyor? Onun için koşuyor. O heyecan var onda.

(Gazetemizin Yazıişleri eski Müdürü Sabahaddin Aksakal ve İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular mahkemede...)

İşte, bütün o iman hakikatleri, o Risale-i Nur neşriyatı bunun üzerine teksif edilmiş. Bütünü bunun etrafında dönüp duruyor. Esas gaye bu. Şimdi bunu okuyan bir kimsede de bu hal husûle geliyor. Eğer ciddî ve samimî okursa -ben hep öyle diyorum- herkes küçük bir Bediüzzaman, küçük bir Said haline gelir. Onu duyar; o hedefi, o gayeyi görür. Hem kendi imanını kurtarmaya çalışır, hem de bir başkasına anlatmak için elinden gelen gayreti gösterir. Bu eserleri okuyanlar fıtrî olarak bu hâle bürünürler. Fıtrî bir haldir o. Dolayısıyla insan ne kadar güçlüyse, hitabeti ne kadar kuvvetliyse, gayreti ne kadar fazla ise insanlarla o kadar temas kurar; insanlara o kadar faydalı olmaya çalışır.

İşte neşriyatı da böyle görüyorum. Neşriyat da büyük bir insan. İnsan sesini toplulukta ancak hoparlörle daha fazla ve daha rahat duyurur. Neşriyat da böyledir. Gazete ile ve diğer neşriyat vasıtalarıyla sesini, hemen bir günde, bir anda, her tarafa, milyonlara duyurabilirsiniz, değil mi? İşte neşriyatın öyle güçlü bir sesi var. Öyle düşünün, tasavvur edin... Risale-i Nur çerçevesi içinde yapılacak neşriyatın gayesi budur ve bu olmalıdır. Ne yapacak bu devasa insan? Aldığı o iman hizmetini, dersini aynı o az önceki insandaki gibi yine bir an önce millete duyuracak, insanların imanlarını kurtarmak için neşredecek, yayacak. Neşriyatın önemi bu… Ben neşriyatı böyle görüyorum. Ama dediğim gibi müsbet neşriyat... Yani Risale-i Nur etrafında, onun Kur’ânî düsturlarını gaye edinmiş neşriyatı söylüyorum. Çünkü Risale-i Nur’dan maksadımız da Kur’ân ve iman hizmetidir. Yani Risale-i Nur’un gayesi Kur’ân’a ve imana hizmetten başka birşey değildir.

Röportaj: Nuriye Sultan Kostak ([email protected]), Müberra Yüksel ([email protected])

Okunma Sayısı: 2495
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman KOÇAK

    21.2.2015 08:53:48

    Sabahattin Abi bu davanın çileli yolcularından yakinen biliyorum...İstikamet erlerinden biri...Allah yar ve yardımcısı olsun..Saygılarımı Selamlarımı iletiyorum.....

  • HÜSEYİN İLHAN

    21.2.2015 08:13:48

    Allah sizlerden razı olsun.BABIALİ bahçesine diktiğiniz HAKİKATIN GÜR SESİ olan YENİ ASYA başta merhum Zübeyir ağabey,M.Nezihi POLAT,Dr.Sadullah NUTKU olmak üzere ebedi hayata irtihal etmiş olan tüm emeği geçenlere rabbimden rahmet diliyor,hayatta olanlara ise sağlık,sıhhat ve afiyetler diliyorum.YENİ ASYA bir mekteptir.Burada yetişip istikametini muhafaza edenlere ne mutlu.Muhterem SABAHATDİN ağabeyimiz 46 yıldır İMAN DAVASININ neşriyatta sesi olan YENİ ASYA nın şaşmaz istikametteki şahitleridirler.Değişti deyip değişenlerin kayıpları kendi iz'an,insaf ve vicdan kayıplarıdır.Darbelere karşı Meşrutiyeti meşruyaı yani demokrasiyi,iman düşmanlarına karşı iamn ve kur'an davasını,hak gasplarıa karşı ise ADALET,HAK ve HUKUKU savunan YENİ ASYA mıza nice yıllar diyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı