Zekatın önemini vurgulayan Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz, “Zekât İslâm’ın beş şartından biri. Kur’ân-ı Kerîm’de bir çok ayette ‘namaz kılarlar, zekât verirler’  buyuruluyor. Zekât namazla birlikte çok yerde zikrediliyor, bu çok önemli bir nokta. Hadis-i şerifte de zekât için ‘İslamın köprüsüdür’ ifadesi kullanılıyor. Çünkü zekât farklı gelir seviyelerinde olan insanlar arasındaki uçurumun küçülmesini sağlıyor. Eğer zekât hakkıyla verilmiş olsa dünyada fakir kalmaz” değerlendirmesinde bulundu.

Zekât malı eksiltmez, arttırır 

Zekâtın ihmal edilmesi durumunda yaşananları tarihten örnekleriyle anlatan Güleçyüz, şu açıklamalarda bulundu: “Bizi yaratan ve bize imkân veren Rabbimizdir. Rabbimiz bize zekâtı emrediyor, bu servet bizim değil, Rabbimizin bizdeki emanetidir. Zekâtı vermediğimiz zaman neler olduğunun örneklerini çok kez gördük.  Üstad Bediüzzaman bu hususu 1. Dünya Savaşının tahlilini yaparken çok güzel anlatıyor ve şöyle diyor; ‘Zekâtı vermede cimrilik ettik; Allah, birikmiş zekâtı savaş giderleri, fakirlik ve mahrumiyetle elimizden aldı.’ Böylesi ehemmiyetli olan zekâtlarımızı geciktirmeden vermeliyiz. Zekâtın malı eksiltmediği, aksine arttırdığı tarih boyunca yaşanmış  ve güncel örneklerle sabit.”

ZEKAT ÇEŞMESİ ÇÖLE AKMASIN

Zekât konusunu Risale-i Nur perspektifinden değerlendirdi.  Güleçyüz, Bediüzzaman’ın Eski Said dönemi eserlerinden olan Münâzarât’tan; “Büyük bir çeşme var, şimdiye kadar sû-i istimal ile şûristana (çöle) dağılıp bazı seele ve acezeye (dilencilere) neşvünemâ verdi. Bu çeşmeye güzel bir mecrâ yapınız, mesâi-yi şer’iye ile şu havuza dökünüz. Sonra da bostan-ı kemâlâtınıza su veriniz. Bu, hiç bitmez ve tükenmez bir menbadır” ifadelerini okudu. Bediüzzaman’ın bu ifadesi üzerine ‘Nedir bu çeşme?’ sualinin geldiğini belirten Güleçyüz, Üstadın cevabının ise “Zekât” olduğunu söyledi. (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 272)

Medresetü’z-Zehra’nın gelir kaynağı nedir?

Bediüzzaman’ın Medresetü’z-Zehra projesini anlatırken de ‘söz konusu projenin gelir kaynakları nelerdir?’ sorusuna verdiği cevapları anlatan Güleçyüz, eserden şu kısımları okudu: “Birincisi: Evkaf (vakıflar) hakkıyla intizama girse, şu havuza tevhid-i medâris tarikiyle (medreseleri birleştirmek yoluyla) bir mühim çeşmeyi akıtacaktır. İkincisi: Zekâttır. Zira biz hem Hanefî, hem Şâfiîyiz. Bir zamandan sonra o Medresetü’z-Zehra İslâmiyete ve insaniyete göstereceği hizmetle, şüphesiz bir kısım zekâtı bil-istihkak kendine münhasır edecektir. Bâhusus, zekâtın zekâtı da olsa kâfidir.”

Tabiî ki zekâtı oraya vereceğiz

“Üstad Bediüzzaman çok net bir şekilde Medresetü’z-Zehra’nın en önemli destek kaynaklarından biri olarak zekâtın değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor” diyen Güleçyüz, “Tabiî ki zekâtı oraya vereceğiz” dedi ve Üstadın soruya cevabının üçüncü kısmını da eserde yer alan şu satırlarla aktardı: “Üçüncüsü: Şu medrese neşredeceği semeratla, tamim edeceği ziya ile, İslâmiyete edeceği hizmetle ukûl (akılların) yanında en âlâ bir mektep olduğu gibi, kulûb (kalplerin) yanında en ekmel bir medrese, vicdanlar nazarında en mukaddes bir zaviyeyi (tekke) temsil edecektir. İslâmiyetin iânât-ı milliyesi (yardım vasıtaları) olan nüzur (adaklar) ve sadakat (sadakalar) kısmen ona teveccüh edecektir.”

Medresetü’z-Zehra’nın merkez şubesi Yeni Asya’dır

Medresetü’z-Zehra projesinin mektebi, medreseyi ve tekkeyi birleştiren bir proje olduğunu vurgulayan Güleçyüz, “Bir vakıf gelirleri, ikincisi zekât, üçüncüsü de adak ve sadakalar. Bunlar Medresetü’z-Zehra’nın gelir kaynaklarıdır. Bugün Medresetü’z-Zehra’nın en önemli merkez şubesi Yeni Asya’dır. Dolayısıyla zekâtların birinci verileceği yer burasıdır. Burada yapılan neşriyat hizmetleridir. Yeni Asya’nın kuvvetlenmesi lazım. Söz konusu olan İslamiyete ve insaniyete yapılan hizmettir” diyerek çağrıda bulundu.

NURDAN TOPRAK - İSTANBUL

***

İzlemek için tıklayınız:

Zekâtlar nereye verilmeli?

http://www.yeniasya.com.tr/video/zekatlar-nereye-verilmeli_401392

***

Medresetü’z Zehra’nın gelir kaynakları