"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevdiklerinden infak etmek

Rukiye Anar
20 Ocak 2019, Pazar
Ali İmran Sûresi’nin 92. Âyetinde buyrulmuştur ki: “Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe, gerçek iyiliğe (birru takva) asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.”

Bu âyetten açıkça anlıyoruz ki, Allah katında en yüksek derece en ulvî makam olan “BİRR”dir. En iyi olmak ve takva hali, yani Allah’ın en sevdiği hâl olmak. Bu ise, ancak en sevdiğimiz şeyleri veya en değerli gördüğümüz varlıkları, Allah yolunda harcamakla elde edilebilir. Zira en kıymetli varlığımız ne ise, Cenab-ı Hak bizden, onu kendi rızası için, vermemizi istiyor.

Herkesçe malûmdur ki insan, kendine îhsanla verilmiş olan ne varsa herşeyi sahiplenir, adeta kendini o emanetlerin maliki zanneder, her ne kadar gerçek sahibin Malik-ül mülk olduğunu biliyor olsa bile. Şu durumda insan bildiği ancak vazgeçemediği bu sahiplik duygusundan, daha net ifadeyle mal mülk tutkusundan nasıl kurtulacaktır? Şu bir gerçektir ki, bize verilen her şey birgün elimizden çıkacaktır.

6. Sözde, hasaretler olarak ifade edilen yerde, “O kadar sevdiğin mal ve evlât ve perestiş ettiğin nefis, heva ve meftun olduğun gençlik ve hayat zayi olup, kaybolacak, elinden çıkacak.” denilmektedir. O halde elimizde yanıp sönen, katiyen yok olacak olan mal ve canımızı nasıl ebedî bir şekilde muhafaza edebiliriz? Üstad bu kayıpların derecelerini yazarken, elbette kârlarını ve muhafaza yollarını da ortaya koymuştur.

Âyet mealine dönecek olursak, bize emaneten verilen her türlü varlık, imkân, güç, mevki, fayda ve buna benzer bütün ikram edilen şeylerin, Allah için infak edilmesi istenmektedir. Çünkü insan, fıtraten, mal, evlât ve maddî menfaate düşkündür. Cenab-ı Hak bizi en zayıf noktamız olan, en çok sevdiğimiz şeylerle ve tutkun olduğumuz nimetlerle imtihan ediyor. Kısaca en çok sevdiğimiz şeyleri, en çok sevmemiz gereken, en çok bağlanmamız gereken O Râhim-i Kerime vermek, O’nun yolunda sarfetmek gerekmektedir.

Öyle ki hayatı O’nun yoluna sarfettiğimiz gibi, gerektiğinde sahabe efendilerimiz gibi canımızı dahi ortaya koymalıyız. Ancak bu dönemde, bizden candan evvel mal mülk ve imkânlarımızı O’nun yolunda seferber ederek hizmet etmemiz istenmektedir. Çünkü bu zamanda İslâm’ın istikbali, yükselişi maddeten ve manen terakkiye bağlıdır, bu da muttaki mü’minlerin, Kur’ân hizmetkârlarının her türlü fedakârlıkla yapacakları infakla olacaktır.

Âyetin konusuna medar olan Aşere-i Mübeşşere’den bir sima; Abdurrahman İbn Avf (ra) bu âyette geçen haslete ve rıza-yı İlâhiye erişmek için en sevdiği, pek kıymetli hurma bahçesini Allah yolunda vakfetmiş ve Allah Resulünün (asm) iltifatına mazhar olmuştur. Bunun gibi binler örnekler önümüzde bulunmaktadır.

Şimdi sıra bizde, âyet bize de hitap etmektedir ki, istenen ne ise, nefsi tutkularından kurtararak, onu ortaya koyalım . Allah’ın inayeti O’nun yolunda seferber olanların üzerine olsun.

Okunma Sayısı: 3044
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı