"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hatice Teyze

Rukiye Şahin
06 Mart 2016, Pazar
Üstadın talebesi. Tam bir Nurcu kendisi, hemde en sâfi olanından.

Riyadan, enaniyetten uzak olan bir talebe. Ayaklı tefekkür tablosu kendisi. O bir alzheimer hastası. Her Cuma buluşuruz Risale-i Nur derslerimizde. Yanında yardımcısı getirir kendisini. Ve eşi itina ile bakar yıllardır, ebedî arkadaşına.

 İlk başlarda anlamamıştım rahatsızlığını, çünkü dışardan bakınca, cezbeye gelip sesli duâlar, sûreler okuyan gayet normal birine benziyor. Anormal biri dediğimi sanmayın. Aslında tanımaya başladıkça hangimizin anormal olduğunu sorgular oldum. Hatice Teyze; kendisi farkında olmasa da çok insanların tefekkür ibadetini yaşamasına vesile oluyor en başta…

Evet bizleri tanımıyor, yabancı sandığı onlarca insanın yanına her hafta gidiyor, ama bulunduğu ortamdan pek memnun. Kapıda görününce hemen sarılmaya yöneliyor her gördüğü ile. Kim kime hoş geldin dese Hatice Teyze hepsine “hoşbuldum” diyor selâmı ortada bırakmazsın. Onu izlerken; kendisi ümmi olmasına rağmen yabancı insanlara, dinlemek için Risale-i Nur okutturup onları da Nur ziyafetine dahil eden Adilcevazlı Bekir Ağabeyi geldi aklıma. Hatice Teyzem de bakıcısının Nurlarla buluşmasına vesile olmuştu. Bunu ilk duyduğumda “bizim şer bildiklerimizde hayır vardır” hakikatini bir kez daha tasdik etti kalbim. Hasılı, artık iki Nur çiçeği gelir oldu derslere. Sonra gençliğini düşündüm, kim bilir ne kadar güzeldi Hatice Teyzem gençliğinde. Acaba hiç aklına gelmiş miydi nasıl bir yaşlı olurum diye? Sonra kendi akıbetim geldi film şeridi gibi gözlerimin önüne. Acaba ben nasıl bir yaşlı olacağım? Veya, yaşlı olacak kadar yaşayacak mıyım? Kendimi hep idealimdeki profillerin yerine koyduğumu fark ettim bir anda.  Geri döndüm Hatice Teyzeme. Eşi onunla itina ile ilgileniyordu. Bu da hakikî muhabbetin resme dökülmüş hali gibiydi âdeta. Hatice Teyze eşi ile bâki bir yola baş koymuşlardı. Sadece imtihan saatleri ile sınırlı bir musîbete takılıp, iki dünyalarını da sıkıntıya sokmamışlardı. Eşi cennette yine Hatice Teyze ile saadet-i dareyne vasıl olmuş olarak hayat sürecekler, en azından ben bu kanaatte ve bu duâda bulunmaktayım. Ve bu sayede eşinin imtihanı olan Hatice, belki de ona cennetin kapılarını açacak anahtar olmuştu. 

 Hatice Teyze derslerde “Fatiha” dendiği anda ellerini kaldırarak seslice Fatiha okurdu bizlere. Yine bir gün Cuma dersindeyiz. Hatice Teyze Fatiha denince kaldırdı o güzel ellerini çekti besmelesini, tam okumaya başlayacaktı ki, heyecanlandı ve şaşırdı. Kevser Sûresini, Rabbena duâlarını okumaya başladı ve yarıda kesti “olmadı” diyerek. Bizler tekrar oku dedik ve bir hevesle bir kez daha kaldırdı ellerini semaya ve bu denemesinde de başarısız olduğunu düşünerek indirdi ellerini. Açıklama yapma ihtiyacı hissetmiş olacak ki; ”Evde oluyor burada olmadı, ama böyle böyle bir daha olunca koyarız yerine” gibi yarım yarım yorumları ile heyecanını bastırmaya çalıştı. 

O başarısız olduğunu düşünüyordu, ancak karşısında yirmi yaşındaki bir gence bir çok hakikati en veciz haliyle anlatıp, vicdanına dokunup, nefis muhasebesi yaptıracak kadar başarılı olmuştu. O, Fatihayı okuyamadım diye telâşa kapılırken, ben hangi dünyevî arzum olmadı diye ateş saçıyordum etrafa. O yine de ümidi elden bırakmadan “böyle böyle olacak” derken, ben sırf tembelliğim yüzünden, elde edemediklerim için kaç kere pes edip dibe çökmüştüm oysa... O rahatsızlığı ile şükrünü eda etmekten vazgeçmezken, ben hangi sıkıntımdan kafamı kaldırıp da göremedim kulluk vazifemi. Ve hani biz sağlıklı ve mutlu olduğumuzu sanıyoruz ya kendimizi, o an Hatice Teyzemiz daha umut dolu gözlerle bakıyordu hayata, mutluluk saçıyordu etrafına. 

Kendime geldiğimde yine tebessüm eden Nur yüzü ile karşımda Hatice Teyze, bana bakıyor, onu tefekkür ettiğimi anlamışcasına. Evden ayrılık vakti gelmişti. Koştum Hatice Teyzemin yanına, muhabbetimi hissettirmek istercesine, sarıldım sıkı sıkı ona. 

Okunma Sayısı: 2472
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı