"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Malatya’dan bir portre: Rauf Hakan

Rüstem GARZANLI
28 Ocak 2018, Pazar
Celal Yalçın Ağabey’in cenazesine iştirak etmek üzere sabah erkenden Peygamberler ve sahabeler diyârı Diyarbekir’den, evliyalar diyârı Malatya’ya vardık.

Mihmandarlığı ile maruf Hatem Levent kardeşimiz bizi Malatya girişinde karşıladı, önce kahvaltı ikrâmı ve müteakiben şehir mezarlığı camiine giderek cami avlusunda birçok gönül dostları ile bir araya geldik.

Sohbet esnasında bir kardeşimiz Dr. Nihat Kavukçuoğlu Beyle röportaj yapmamı teklif etti. Ben de, röportaj yapacağım kişide iki şart arıyorum. Biri altmış yaş ve üstü, diğeri de kırk yıl hizmet-i Kur’ânîyede bulunmuş olması lâzım, dedim.

Dr. Nihat Bey, “Ben yaştan kaybettim, Rauf Hoca’yla röportaj yapınız” dedi.

Rauf Hakan Hoca, tatlı bir tebessümle “Başka bir ağabeyimizle röportaj yapsanız daha iyi olur,” dedi.

Ben de, hocam hizmetin birçok dalları var, yaptığımız röportajlar dahi hizmetin bir dalıdır. Sizinle yapacağım röportajla elbette hizmet-i Kur’ânîyeyi taallûk edecek mesajlar vereceksin, dedim.

Rauf Hoca, hizmetin aşığı, bu sevdâ uğruna bir ömür tüketmiş, hizmet adına neyi kabul etmemiş ki, röportajımızı da kabul etmesin?

Biz de Rauf Hoca’nın mahdumu Harun Hakan kardeşimizin de katkılarıyla, hocamıza soruları tevcih ettik.

Hocam, Risâle-i Nurlar’ı nerede, nasıl tanıdınız anlatır mısınız?

Ortaokul son sınıftan itibaren bir arayışın içindeydim. 21 Mayıs Talat Aydemir’in başarısız ihtilâlinde, ordudan atılan Harp okulu öğrencilerine daha sonra eğitim hakkı verildi. Bu haktan yararlanıp öğretmen olan ve dersimize gelen iki öğretmenin etkisiyle Türkçülüğe meylimiz başladı. Aileden aldığımız dinî terbiye ile Türkçülüğü dinî bir motif gibi kabul edip benimsemiştik.

Nurculuk kelimesini işitiyordum, ama ne olduğunu bilmiyordum. Bir komşumuzun ‘’Her Nurcu Müslüman’dır; fakat her Müslüman Nurcu değildir’’ diye bir tarif yapmıştı. Ben de, gizli bir teşkilât zannedip merak ediyordum. Bir gün, bir arkadaşımız kendisinde çok gizli kitap olduğunu söyledi, görmek istedim. İsteğim üzerine Haşir ve Meyve Risalesi’ni getirdi. Haşir Risalesi’ni okudum, amma anlayamadım, Meyve Risalesi’nin ‘’Üçüncü Meselesi” beni çok etkiledi, birkaç kez okudum….

Daha sonra 1968 yılında sınıfımızda çok olgun bir öğrenci vardı, adı Davut Bilici idi, teneffüslerde dışarı çıkmaz, sırasında çıkardığı bir defterden bir şeyler okurdu. Ben de yanaşıp ayakta dinledim. Paragrafı bitirince, ‘’Bunu Meyve Risalesi’nden mi aldın?’’ dedim. Gülerek yüzüme baktı ‘’Sen de mi, Risale okuyorsun?’’ dedi.

Evet, Meyve Risalesi’ni okumuşum, dedim. İşte o tarihten bu yana Risale-i Nurlar’ı tanıdım, Cenâb-ı Allah lâyık etsin ailece bugüne kadar bu hizmet-i Kur’ânîyede hizmete berdevâmız.

Efendim, yarım asırdan beri bu hizmet-i Kur’âniyede bulunuyorsunuz, elbette anlatacağınız birçok hatıraların var, bir kaçını bizlerle paylaşır mısınız?

Risaleleri Elazığ’da tanıdığımız için uzun yıllar Hulusi Ağabeyin derslerine hem öğrencilik, hem de öğretmenlik yıllarında devam ettik. Onun şahsında, ihlâsı, mücessem (cisimleşmiş) bir şekilde müşahede ettik. Üniversite yıllarında Mehmet Kırkıncı Hoca’nın da ders ve izahlarından yararlandık. Her ağabeyin birbirinden çok farklı ve üstün özellikleri olduğunu, birini diğeriyle kıyaslama yanlışlığına düşmemeyi öğrendim.

Erzurum’da üniversite öğrenci hizmetleri daha çok yurtlarda yapılıyordu. Biz de iki katlı, sobalı bir evin birinci katını dershane olarak tuttuk, birkaç arkadaşla birlikte sıcak suyu, kaloriferi olan yurttan oraya geçtik. Bu Erzurum’da üniversite öğrencileri için açılan ilk dershaneydi.

1973 yılında Faruk Gürler’in Reis-i Cumhurluğu meselesinde, ülkede bir korku havası estirilmek isteniyordu. Erzurum’da Kırkıncı Hoca’nın kardeşinin evinde ders yapılırken polis baskın düzenledi. 69 kişi gözaltına alındık, bir gece boyu ve ertesi günü öğlene kadar karakolda ifadelerimiz alındı, hepimizi öğleden sonra, polis araçlarıyla karakolun yakınında bulunan adliyeye götürdüler. Halk karakolun etrafında o kadar çok birikmişti ki, polis, bizleri taşıyan araçlara zorlukla yol açıyordu. Gece nöbetçi hâkim tarafından ifadelerimiz alındıktan sonra  69 kişiden 12 kişinin tutuklanması kararı çıktı, ben de iki ay cezaevinde yattım.

Malatya’da hizmetin temel taşlarından olan Celal Yalçın Ağabey, 12 Eylülden sonra bir ara evine çekilmiş. Eski Adalet Partisi’nde ki, arkadaşları Doğru Yol Partisi’ni kurunca onu da dâvet etmişler, Celal Ağabey de onlarla birlikteydi.

Bir gün partiye, ziyaretine gittik. Cebimizde ki, “Yeni Nesil Gazetesi”ne bakabilir miyim, dedi. Gazeteyi inceleyince hemen il Başkanına gidip bu gazete bizi destekliyor, hemen partiye aldıralım, diyor. Aynı gün İstanbul’u arayarak Malatya’ya gönderilen gazeteleri iki misline çıkarın, ben onları partililere aldırırım, demiş. Ertesi gün bayiye gidince üç tane fazla gazete geldiğini görmüş. Bayiye ‘’Ben iki misline çıkarın” demiştim. Bayi de ‘’üç geliyordu, şimdi altı tane geldi.’’ demiş.

Celal Ağabeyin de gayretleriyle bir hayli engellemelere rağmen ilk dershanemizi açtık. Cadde üzerinde olmasa da, merkezi bir iş hanının ikinci katında büro tutuldu. Hizmet ettikçe Cenâb-ı Hak, imkânları gönderdi. Hizmet her alanda inkişaf etti.

Keza,12 Eylül sonrası, görev yaptığım Elazığ’dan Malatya’ya tayin edildim. Malatya’da Yeni Asya okuyan birini bulmak istiyordum. Gazeteye reklâm veren Hacı Ahmet Kurnaz’ın adresine gittiğimde, küçük bir konfeksiyon dükkânı olan, pek de “kurnaz” olmayan, genç biriyle karşılaştım. Malatya’da Yeni Asya gazetesini ikimiz alıyorduk, bir de 2. Ordu askeriye bir gazete alıyordu. Malatya’da dershane yoktu, evlerde ders yapıyorduk.

Efendim, hatıralar çok, hizmet-i Nuriye’yi taallûk edecek son bir hatıramı anlatayım:

Elazığ’da tuttuğumuz dershaneye sergi için kilim almakta zorlanıldığı, taksitle alınan kilim ve minderden başka bir sergi yoktu. O sırada dershanemizi ziyarete gelen, Diyarbekir’den Fikret Özdemir Ağabey, Allah rahmet etsin bize hitaben: “Maddî sıkıntıları kafanıza takmayın. Çok geniş düşünün; halısı, koltuğu olan kaloriferli dershanelerde bu hizmetler devam edecek,” dedi. Bu sözler bize çok uçuk bir temenni gibi gelmişti. Üstad diyor ki: “Zaman büyük bir müfessirdir” İşte, zaman Fikret Ağabeyi haklı çıkardı...

Risale-i Nur dershanelerinde kalan öğrencilere yönelik tavsiyeniz ne olabilir?

Dershanede kalmanın kıymetini bilsinler. Nefis ve şeytanın, en başarılı oldukları alan, öteleme (sonraya bırakma) düşüncesini çözüm olarak insanlara benimsetmeleridir. Öğrencilik yılları, özellikle dershane hayatı kişinin kendisini yetiştirmesi ve geliştirmesi için en büyük fırsattır. Bu fırsat hayatta bir daha ele geçmez.

Okul bitsin, göreve başlayayım, şartlarım daha çok müsait olur, daha çok okur ve hizmet ederim, ham hayaldir. Bu gününü, hele dershane hayatındaki avantajları değerlendirmeyen, gelecekle ilgili kendi kendisini aldatmasın, hayatlarını belirli disiplin altına alsınlar, ders programlarını aksatmasınlar, bol bol okusunlar, okusunlar, gene de okusunlar diyorum.

Efendim görüldüğü üzere nasihat etmek kolay, hem de çok kolaydır. Zorluk uygulamalarda. Yoksa her insan, ne yapması gerektiğini çok iyi bilir, ama kendisine sözünü dinletip uygulayamaz. Zaten dünyada en zor şey, bir insanın sözünü düşünüp yapmak istediklerini kendisine dinletebilmesi ve gerekeni yapmasıdır. Kendisine sözünü dinletebilen başarılı olur, diyorum.

Değerli Hocam, son bir tavsiyeniz varsa alayım?

Malûmunuz, anlatacağımı arz ettim, bu imkânı şahsıma, aileme veren Yeni Asya Gazetesi ve kıymetli yazarlarına teşekkür eder, Allah’a emanet olunuz, derim.

Okunma Sayısı: 3286
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı