"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya hak namına haksızlığa itiraz ediyor

Rüstem GARZANLI
01 Nisan 2018, Pazar
Uzm. Dr. Orhan Kaşlıoğlu ile Risale-i Nur hizmetini, hatıralarını, güncel meseleleri, Yeni Asya ve İttihad’ı konuştuk.

* Orhan Kaşlıoğlu kimdir, kendinizi tanıtır mısınız?

1952 yılında Diyarbakır’ın Çermik İlçesinde doğdum. İlk ve Ortaokulu Çermik’te, liseyi Diyarbakır’da bitirdim. 1976 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. 1984’de dâhiliye uzmanı olarak Şereflikoçhisar’a tayin edildim. Dört sene çalıştıktan sonra 1989’da Bursa İnegöl’e tayin edildim. Bir sene sonra Bursa Devlet Hastanesi’nde çalışmaya başladım. 1991’de devlet hizmetinden ayrılarak Bursa’da ortağı olduğum “Özel Hayat Hastanesi”nde eşimle birlikte çalışmaya başladık. Halen aynı hastanede çalışmaya devam ediyoruz. Eşim çocuk doktorudur. İki çocuk, dört torunumuz var.

* Orhan Bey; Risale-i Nurlar’la nasıl ve nerede tanıştınız, anlatır mısınız?

1972 yılında tıp fakültesi öğrencisi iken yaz tatilinde memleketim olan Çermik’e gittim. Cami imamı Ali Akgündüz Hoca ile tanıştık, çok samimî bir hava içerisinde, “Kimsin, kimlerdensin?” diye sordu.

Birlikte dershaneye gittik, kitaplardan bazı bahisleri okudular, okunan mevzuları pek anlayamıyordum, ama ruhumu okşuyordu. Bu sohbetten çok feyiz almıştım.

Ertesi gün piknik düzenleyip, beni de dâvet ettiler. Tıbbiyeyi okuduğum için Risale-i Nurlar’dan dikkatimi çekecek bahisleri okuyorlardı. Bana Uhuvvet ve İhlâs Risalesini verdiler. O zaman Urfa’nın Suruç kazasında pederim memur olarak çalışıyordu.

Rahmetli babamın bir grup arkadaşları vardı, mesai dışında kahvede birlikte oturur, birlikte çay içip sohbet ederlerdi. Ezan okununca da birlikte namaza giderlerdi.

Bir gün Ashab-ı Kehf tiyatrosunu seyretmek üzere ilçe müftüsü, babam ve arkadaşlarıyla birlikte bir minibüse binip Urfa’ya gittik. Akşam namazından sonra İsmail Şentürk adında birisi bizimle tanıştıktan sonra adımızı ve adresimizi aldı ve birbirimizden ayrıldık. O akşamdan itibaren “Risale-i Nur cemaatine manen kaydedildiğimizi” daha sonraları anladım.

Ertesi gün pederimin çalıştığı işyerine Abdulkadir isminde biri gelir, babamla tanışmak ister. Kendisi Urfa’da adliye tahrirat kâtibi olduğunu söyler. Konuşması babamı cezb eder.

Babam: “Abdulkadir Bey kardeşim, kusura bakma bu yüksek bilgileri nereden öğrendiğini bize söyler misiniz?”

Abdulkadir: “Ben Risale-i Nur eserlerini okuyorum. Bu anlattıklarımın tamamı oradadır.”

Babam: “Peki, biz de bu kitapları okursak senin gibi anlayıp, anlatabilir miyiz? Meselâ bizim Orhan bunları okusa anlayabilir mi?”

Abdulkadir: “Ömer Abi, o üniversite talebesidir, tabii bunları daha iyi anlar, yeter ki okusun.”

Babam ve arkadaşları Risale-i Nurlar’ı temin edip aramızda sohbetlere başladık. Bir hafta içerisinde Suruç’ta bir dershane açtık. Abdulkadir Bey de, haftada iki üç defa bize gelip gidiyordu.

Urfa’da Abdulkadir Badıllı Ağabeyin medresesinde de on beş gün kaldım. Okullar açılınca Suruç’taki, dershaneye iki tane lise öğrencisi alındı. Ben de artık Ankara’ya okula gidecektim, o zaman yurtta kalıyordum.

Abdulkadir Badıllı Ağabey benimle Ankara’ya geldi. Bayram Ağabeyin kaldığı dershaneye gittik. Badıllı Ağabey bizimle ilgili bazı meziyetleri anlattı, Bayram Ağabey çok sevindi.

Bayram Ağabey, Fevzi Allahverdi Ağabeyin dershanesinde kalmamı söyledi. Oraya Abdulkadir Ağabeyle birlikte gittik. Üstadımız kabul buyurursa o günden bugüne kadar Nur cemaati içinde ailece hizmet etmeye devâm ediyoruz. Allah’a şükürler olsun...

* Rahmetli pederiniz Ömer Kaşlıoğlu Ağabeyin, Batman’ın saff-ı evvel Nur Talebelerinden biri olduğunu biliyoruz. Ondan bir nebze söz eder misiniz?

Rahmetli babam Batman’da bulunduğu yıllarda hayatı tamamen hizmete endeksli hale gelmişti. Batman cemaatiyle iyice kaynaşmış, muhabbet ikliminde yaşamaya başlamışlardı. Hacı Mirza Demir, H. Mehmet Uçar, rahmete kavuşanlardan Cemâl Gündoğdu Hoca, Hilmi Doğan, İrfan Özer ve daha isimlerini sayamadığım ağabeylerle birlikte çok güzel hizmetlere vesile oldular. Birlikte çok mutlu günler yaşadılar...

Batman’da 1980 darbesinden sonra bile Nur hizmetleri duraklamamış, aynı heyecan ve aynı hız ile sohbetler devâm ediyordu. Bir akşam ev sohbetinde eve baskın yapılıyor. Babamla birlikte 15 kişiyi alarak Diyarbakır Askerî Cezaevi’ne götürürler. Teröristlerle aynı koğuşa koymuşlar. Herkesin korku içerisinde olduğu bu koğuşlarda bizimkiler neşe içerisinde sohbetlerine ve ibadetlerine devam ediyorlar. Arada bir görevlilerin bed muamelelerine maruz kaldıkları zamanlarda izzeti nefislerinden taviz vermeden sabırla mukabele ediyorlardı. Hatta bir defasında pederi sigara içerken yakalayan görevlinin attığı tekmeye karşılık, peder yakasına yapışmış. ‘Bu elbise senin üzerinde olmasaydı seni parça parça ederdim’ diye mukabele etmiş. Arkadaşları da bu hadiseye şahit olmuşlar.

Rahmetli babam, konuşurken tane tane ve ciddî konuşurdu. İsmine uygun bir yapıya sahipti, istişarelerde, sosyal ve içtimaî meselelerde mahir ve deneyimliydi. İsabetli fikirleri ile dâvâya katkı sunardı, çok güzel meziyetleri vardı, Allah rahmet eylesin...

* “...Mevcudat içinde en kıymettar, hayattır. Ve vazifeler içinde en kıymettar, hayata hizmettir” Bir tabip olarak bu konuda görüşünüzü alabilir miyim?

Kısaca şunu ifade etmek isterim. Şahsım itibariyle mesleğimi seviyorum. Hayata hizmet etmek, hizmetlerin en önemlilerindendir. Hayata hizmetin esas maksadı ise ebedî hayatına hizmet etmektir. Bunun için de inançlı sağlık elemanlarına ihtiyaç vardır, diyorum.

* İttihat ve onun devamı olan Yeni Asya için görüşünüzü alabilir miyim?

1967 yıllında İttihad gazetesini gördüm, fakat mahiyetini anlayamadan kaybettim. Ankara hizmetleri iman ağırlıklıydı. Yani neşriyatla fazla ilgilenmezdik, dershaneye gazete getirmezdik. Yeni Asya yayınları arasında “Bediüzzaman’ın Devlet Felsefesi” kitabı çıktıktan sonra Ankara’nın gazeteye bakışı değişti. Lâhikaları okumaya başladık.

Batman’a geldiğimde ders yapmamı istediler. Ben de ders esnasında esas hizmetin Risale-i Nur okuyarak yapılacağını, gazete okuyarak zaman kaybetmememiz gerektiğini söylemiştim. Dersten sonra Hacı Mirza Demir Ağabey, “Orhan kardeşim. Sizler üniversitelisiniz. Risale-i Nurlar’ı biz sizin kadar anlayamayız. Fakat bak biz burada Anadolu’nun bir köşesindeyiz. Diğer taraflarda yapılan Nur hizmetlerinden pek haberimiz olmuyor. Fakat bu gazete her gün Türkiye’de ve dünyada nerede bir hizmet varsa bize haber veriyor ve bize her gün yeni haberler getiren bir mektuptur. Bizim diğer kardeşlerimizle irtibatımızı sağlıyor” dedi. Gazetenin ne kadar önemli bir vazife üstlendiğini ve ne kadar önemli hizmetlere vesile olduğunu o zaman anladım.

Yeni Asya okuyucuları 1977’de, 12 Eylül’de Anayasa oylamasına ‘hayır’ dedi. 28 Şubat’ta birçok bedel ödenmesine rağmen doğruyu savunan bir gazetedir. Adaletsiz uygulamalara, hak namına haksızlığa karşı çıkan doğru bildiklerinden şaşmayan, tek bir gazete: Yeni Asya’dır. Hizmetleri fevkalâde önemli olmuştur.

* Dünyanın dört bir tarafında bulunan Müslümanlar zulüm ve savaşlar içinde eziliyorlar. Çare ve çözüm için görüşünüzü alabilir miyim?

Her şeyden önce Müslümanların, yani İslâma hizmet edenlerin en azından maksatta ittifak etmeleri, başkasının kusurları ile uğraşmaması gerekir. Bütün İslâm grupları birbirlerine karşı hürmet ve merhamet içerisinde olmalıdırlar. Kurtuluşumuz da, hürmet ve merhameti canlandırıp serseriliği bırakıp itaat edecek, aralarında istişareye riayet edecekler, şûrâyı güçlendirecekler. Kelâma serbestliği verecekler. Hürriyet-i şer’iyeye sahip çıkacaklar. Zalime karşı durup mazlûmu koruyacaklar. Adalet-i şer’iyeyi ihya edecekler. Akıllarını müsbet ve doğru fenlerle aydınlatırken kalplerini de Kur’ân’ın nuru ile ziyalandırsalar, o zaman bu bahsettiğin zulüm ve esaretten kurtulurlar, diye düşünüyorum. Vesselâm...

Okunma Sayısı: 6975
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı