Fakat günümüzde o kadar garip şeyler var ki! Ne yapalım anlamaya çalışıyoruz. Çünkü Nurculuk adına öyle planlar yapılıyor, öyle gayretkeşlikler sergileniyor ki; insanı dikkatli olmaya zorluyor. Kaş ile göz arasında malı götürenler var. Zararı önlemek, faydayı kazanmaktan önce geldiği için biz de böyle bir başlık attık. 1972 senesinden beri Nurcu olmaya çalışıyorum. Risale-i Nur’dan okuduklarımı sahada gözlemliyorum ve neyin uymadığını kendimce tesbit etmeye çalışıyorum. Nurculuk nedir?’den çok ne değildir üzerinde durmak istedim. 

Şunu baştan ayırmak gerekir. Nurcu olmak ile Nurculuk yapmak aynı şey değil. Nurcu olmak kolay, dost var, kardeş var ve talebe var. Bu tanımlara giren herkese Nurcu denebilir, ama yaptığı İslâmî hizmete Nurculuk denemez. Bazı meslek grupları kendi mesleği ile ilgili bir iş ile uğraşmıyor gibi. Çok Nurcular var, Nurculuk yapmıyorlar. Yani Bediüzzaman Said Nursî’nin, Allah’ın inayetiyle yazdığı, Risale-i Nur eserlerine uygun davranamıyorlar. Bazıları ayine olmak yerine, maalesef perde olabiliyorlar. Biz böyle gördük diye devam ediyorlar. Gördükleri usûl kimden miras kaldı? Kim neden öyle yaptı ve şimdi hâlâ öyle yapılması gerekiyor mu? Belli değil. Amacımız tenkit etmekten ziyade tesbit etmektir.

Sen kimsin diyen olabilir, hak veriyorum. Üstadımız da zaten herkese kendi âdeti hoş gelir diyor. Kimsenin âdetine sözümüz yok, fakat Nurculuk söz konusu olduğunda hakkımızı arıyorum ve hiç kimse ya da kimseler kendi âdetlerini Nurculuk diye dayatamazlar. Kamuoyunda yanlış algı oluşturamazlar, buna hakları yoktur. Herkes, yaptığı işin kitaba uygun olup olmadığını iki kere düşünmek zorundadır. Yaptıkları hizmetleri, kendilerine, vatana ve millete hayırlı olsun, ama Risale-i Nur’u tamamlayıcı unsur gibi âlet edip, Nurculuk algısı oluşturmasınlar.

Üstadımız, Sikke-i Tasdik-i Gaybi’de “Bu zaman, şahs-ı manevî zamanı olduğu için, böyle büyük ve bâki hakikatler, fâni ve âciz ve sukut edebilir şahsiyetlere bina edilmez!” diyor. O halde şahsı öne çıkararak yapılan hizmetler bu gerçeğe uymadığından Nurculuk değildir. Bu cümleden olarak tarikâtvari yapılanmaların hiçbiri bu gerçekle örtüşmez. Çünkü merkezde şahıs vardır. Hâlbuki Nurculuğun merkezinde şahs-ı manevî vardır. Meşrûiyyet esastır ve bu da meşveretle sağlanmalıdır. Dost, kardeş, talebe herkes kendine bir yer bulabilmeli ve hiç kimse dışlanmamalıdır. Bunu yaparken de, ölçü Risale-i Nurdan alınmalıdır. Keyfi uygulamalardan uzak durulmalıdır. Bir grubun tagallübü gibi algılar birlik ve beraberliğe zarar veriyor. Galip gelmek için çabalamak ve kardeşlerine üstünlük taslamak Nurculuk değildir. Hakkın hatırını âli tutmak bunun haricinde tutulmalıdır.

“Ve ehemmiyetsiz rekabetkârane hissiyatını terk etmekle ihlâsı kazanır, vazifesini hakkıyla îfa eder.” İkazı bize düstur olacağına göre, birbirine rakip olanlar bunu muhafaza edemiyorlar. O halde rakîbane davranışlar Nurculuk değildir. Bütün bunları su-i istimal etmek de aynıdır. Sendikal tarz ve metotlar birlik ve beraberliği bozuyor, zarar veriyor. Kasıtlı şekilde suret-i haktan görünmek Nurculuk değildir. Hedefe giderken ya da köprüyü geçerken buna mecburuz gibi mülâhazalar tuzaktır. Nefis hatasına kılıf arıyorsa, bu Nurculuk değildir.

“Risale-i Nur, imanî mes’eleleri lüzumu derecesinde izah etmiş. Risale-i Nurun hocası, Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur, başkalarından ders almağa ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidadı nispetinde kendi kendine istifade eder. İla ahir..” ifadeleri ders okuma tekniğini bize ders veriyor, yönlendiriyor. Yani umumî derslerde, nazarlar Risale-i Nur’a çevrilmelidir. Ders okuyan kardeşimiz, abimiz için; ne kadar güzel okudu denmeli, yoksa ne güzel ders yapıyor denmemeli. Ders yapan kardeşimiz Risale-i Nur’a ayine olup perde olmamalıdır. Derste nazarları kendilerine çevirenlerin, bir satır okuyup on satır konuşanların yaptığı şey Nurculuk değildir. Hem de dersi devamlı surette belirli kişiler veya tanınmış kişiler yapmamalıdır. Okuduğu anlaşılan, Risale-i Nur’u güzel okuyan ve vurgulara dikkat eden herkes ders listesine alınmalıdır.

Nurculuk nedir? Derseniz bunun cevabı Risale-i Nur Külliyatı’ndadır. Allah cümlemizi ihlâslı olmaya muvaffak eylesin. Hakkınızı helâl edin, hadsizlik edip hata ettim. Bunları dile getirmek bana düşmez.

Konuyla ilgili diğer makaleler:

Asr-ı Saadetin nurlu atmosferinin asrımıza yansıması: Nûr Talebeleri

Sâhil-i selâmet olan Dârüsselâma Ümmet-i Muhammedi'yeyi (a.s.m.) çıkaran bir Sefine-i Rabbâniyede çalışan hademeler olan Risale-i Nur Talebeleri'nin nurlu vasıflarından bazıları...

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/asr-i-saadetin-nurlu-atmosferinin-asrimiza-yansimasi-nur-talebeleri_357631