"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir noktada boğulmak

Sadettin Önal
25 Mart 2016, Cuma
Nokta, harflerin çekirdeğidir. Harfler; kelimelerin çekirdeği, kelimeler cümlelerin, cümleler paragrafların, paragraflar bölümlerin, bölümler de bir kitabın çekirdeğidir.

Rivayetlerde, “İlâhî kitapların sırrı; Kur’ân’da, Kur’ân’ın sırrı ve özeti Fatiha’da, Fatiha’nın sırrı ve özeti Besmelede, Besmelenin sırrı ve özeti “Ba” harfinde, onunda sırrı, özeti altındaki noktadadır.” denir. Hz. Ali’nin (kv) de “Ba” harfinin altındaki nokta da benim” diye eklediği söylenir. 

Nokta, küll ve küllide büyük önem taşır. Noktaların birleşmesi bütünü oluşturur. Diğer bir söyleyişle; noktaların birleşmesinden bütün meydana gelir. Hücrelerin birleştirilmesinden, gözün, yüzün, baş ve gövdenin tamamlanmasıyla bir insanın yaratılması gibi. İnsan minyatür küçük bir kitap gibi karşımıza çıkar. Bu yönüyle okunup tanınması gerekir. Biyoloji ve  tıp, insanı okuyan bilim dallarından bazılarıdır.

İnsan gibi kâinat da büyük bir kitaptır. Zerrelerden, atomlardan oluşur. Kâinat dediğimiz bu koca kitap da okunmayı beklemektedir. Fizikten coğrafyaya, kimyadan metalürjiye, jeolojiden astronomiye kadar birçok bilim dalı da bu kitabı okuma gayreti içindedir.  Bir kısım bilim, unsurları okuyor. Bir kısmı madenleri okuyor, bitkileri okuyor, hayvanları okuyor, insan hayatını okuyor. İnsanlık okumada o derece ileri gidiyor ki; beynin ve kalbin en nazik ve en  latif yerlerini okumaya çalışıyor. Diğer taraftan da büyük harflerle yazılmış yedi semavatı, gökleri okuyup öğrenmek için merakla, pür dikkat çalışıyor.

Çekirdeğin çatlamasıyla başlayan süreçte o çekirdek nasıl büyük bir ağaç oluyorsa, bilim; tarihin derinliklerine dalıp, kâinat ağacının da büyük patlama ile nasıl meydana geldiğinin sırlarını çözmeye çalışıyor.

Okurken, okumaya çalışırken, öğrenmeye gayret ederken asla ufuk noktasını gözden kaybetmemelidir. Kâinattaki noktaların yani zerrelerin ve atomların hareketlerine dikkat etmelidir. Bir patlamada, bir atomda, bir çekirdekte, bir hücrede, bir harfte, bir noktada boğulmamalıdır. 

Başlangıç itibariyle, sakinliği yönüyle her bir nokta, ya “Bir ilm-i muhit sahibinin izin ve emriyle ve  ilim ve iradesiyle işliyor”1 olmalıdır. Ya da her bir noktanın “Kendilerinde öyle bir muhit ilim ve kudret bulunmak lâzım geliyor”2 İşte bu iki tercihten biri, aklın, fikrin, kalbin, ruhun boğulduğu yeri işaret ediyor.

Nokta bir şeydir. Eşya ise noktaların birleşmesinden meydana gelen mevcudattır. 

Mevcudattaki zerrelerin sükûneti ve hareketine bakıldığında Bediüzzaman Hazretleri bu noktada şu tesbitte bulunur:  

“Evet, madem mevcudat var ve inkâr edilmez. Hem, her mevcut san’atlı ve hikmetli vücuda geliyor. Hem madem kadîm değil, yeniden oluyor. Her halde, ey mülhid, bu mevcudu, meselâ bu hayvanı, ya diyeceksin ki, esbab-ı âlem onu icad ediyor, yani esbabın içtimaında o mevcut vücut buluyor; veyahut o kendi kendine teşekkül ediyor; veyahut, tabiat muktezası olarak, tabiatın tesiriyle vücuda geliyor; veyahut bir Kadîr-i Zülcelâlin kudretiyle icad edilir. 

Madem aklen bu dört yoldan başka yol yoktur. Evvelki üç yol muhal, battal, mümteni, gayr-ı kabil oldukları katî ispat edilse, bizzarure ve bilbedâhe, dördüncü yol olan tarik-i vahdâniyet şeksiz, şüphesiz sabit olur.”3

Mevcudata mana-i ismiyle bakmak, boğulmaktır. Atomu, hücreyi ve noktayı sağır tabiata havale etmek bir noktada boğulmaktır. Kör kuvvete havale etmek boğulmaktır. Sersem tesadüfe vermek boğulmaktır. Aciz, camid, cansız sebeplere dayandırmak bir noktada boğulmaktır. Bir noktayı görüp, o noktayı koyanı görmemek, görememek boğulmaktır. Kendisini okuyan insanın, kendisini tanıyan insanın Yaratıcısını tanımaması, bir noktanın sevdasında cehalet karanlığında boğulmasıdır.

Mevcudata, mana-i harfiyle bakmalıdır. İnsan; kendisini tanıdığında, o aydınlık noktayı koyan Rabbini tanıması kurtulmaktır, kurtarmaktır, başkalarının kurtulmasına can simidi olmaktır, cankurtaran olmaktır. 

Okunma Sayısı: 1645
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı