"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vakıflar ülkesi

Said Balpetek
29 Mayıs 2023, Pazartesi
Vakıf, bir malın insanların menfaatine tahsis edilmesi demektir.

Vakıf malının mülkiyeti Allah’a ve menfaati de Allah’ın kullarına aittir. Vakıf kurma ve vakfetme, İslâm toplumunda bir gelenek halini almış ve bu gelenek şehirlerden köylere kadar uzanmıştır.

Vakıf sistemine ehemmiyet ve parlaklık kazandıran, İslâm dini olmuştur. Peygamber Efendimiz (asm) ile beraber vakıf sistemi güzel bir hal almış olup kendisi de vakıf kurarak ashabının ve sonra gelen Müslümanların da böyle davranmalarını teşvik etmiştir.

Müslümanlar Peygamber Efendimizin (asm) “İnsanlar ölünce amel defterleri kapanır. Ancak faydalı ilim, hayırlı evlat ve sadaka-i câriye (hayır eseri) bırakanlar müstesnâdır. Onun amel defterine, o hayır eserinden istifade edildiği müddetçe sevap yazılır” müjdesine kavuşmak ve isimlerini ebedîleştirmek için vakıflar kurarak “halka hizmet, hakka hizmet” anlayışı içerisinde olmuşlardır. Osmanlı'nın hüküm sürdüğü dönem hem İslamiyet’in hem de vakıf geleneğinin zirve dönemi olarak bilinmektedir. Halk devlete yük değil destek olmuştur. Bir çok amme hizmeti, vakıflar yoluyla yerine getirilmiştir. Osmanlı’daki vakıflara bakıldığında insandan hayvana, hayvandan eşyaya her şey için bir vakıf kurulduğunu görmek mümkündür. Aralarında öyle ilginç vakıflar var ki insanı hayrete düşürüyor. 

DUVAR YAZILARINI SİLEN VAKIF

İstanbul fethedildikten sonra Fatih Sultan Mehmet şehirde yenilik, temizlik ve çevre düzeni üzerine yoğunlaşmış durumdaydı. Vezir ile birlikte tebdil-i kıyafet halkın arasına karışarak şehrin içerisinde keşifler yapıp, eksikleri belirliyordu. Yol boyunca gördüğü cami, medrese ve çeşmelere kısık ses ile başını sallayarak “vah vah” diye mırıldanıyordu. Vezir, “Padişahım acaba neye kızdı da vah vah çekiyor?” diye düşünürken bir anda Fatih Sultan Mehmet, vezire döndü ve şunları söyledi: “Gördüm ki cami, medrese, çeşme ve hamamların çevresi bakımsız, duvarları karalanmış, yazılar yazılmış ve kirletilmiş.” Vezir, “Padişahım, hemen temizleteyim” deyince Fatih Sultan Mehmet, “Bu bir kerelik iş değildir, devamlılık ister. Bu bir ahlâk ve gelenek haline gelene kadar yapılması gereken bir hizmettir. Bu günden tez bu işler için bir vakıf kurulmasını isterim. Bu iş için aklı başında işini iyi yapan adamlar bulacaksın. Bu adamlar her daim göreve hazır olacak. Medrese, kışla, cami, han, çeşme, hamam ve bahçelerin duvarlarındaki yazı ve kirleri temizleyerek ve çevresinin de bakımlı olmasını sağlayacaklar.” der. Bunun üzerine 1470’te “Mehmet Han-ı Sani bin Murat Han-ı Sani Vakfı” kurulmuş ve güzel hizmetlere vesile olmuştur.

KIZLARA ÇEYİZ HAZIRLAYAN VAKIF

1845 yılında İstanbul’da “Mehmet Esat Efendi bin Ahmet Efendi Vakfı” adı ile Sadr-ı Rumeli, Nakibu’l-Eşraf ve es-Seyyid taraflarından kurulmuştur. Bu vakfın ilk gayesi çeyize ihtiyacı olan kızları tespit edip onların çeyizlerini üstlenmekti. Sonra vakfın büyümesi ile güçten düşmüş kayıkçı ve hamallara bir tür emekli maaşı bağlayarak zor zamanlarında yanlarında olunmuştur. İlerleyen süreçlerde kaldırım yaparak, yol açarak ve iskeleleri onararak güzel bir hizmet modeli izlemişlerdir.

YAZ GÜNLERİNDE SU DAĞITAN VAKIF

1566 yılında İstanbul'da “Ataullah Efendi bin Şemseddin Vakfı” adı ile Ataullah Efendi tarafından kurulmuştur. Ataullah Efendi, döneminin Şeyhülislamı Ebussuud Efendinin talebesiydi. 2. Sultan Selim’e şehzadeliği döneminde hocalık yaptığından “Hace-i Sultanî” yani “Sultanın Hocası” lakabını almıştır. Ömrü İslam’a ve insanlığa hizmetle geçmiştir.

Ataullah Efendi, hocasından duyduğu üzere bir şeyin gelmesinden çok korkardı. Hocası Ebussuud Efendi “Bir zaman gelecek, bir bardak suyu bile insanlara parayla satacaklar” demişti. “Allah’ın suyu parayla satılır mı?” diye kızan Ataullah Efendi o günden sonra “O günleri görmeyeyim” diye dua ederdi.

Ataullah Efendi dünya hayatının son günlerini hasta yatağında geçiriyordu. Aile üyelerini yanına çağırdı ve bir vasiyetinin olduğunu söyledi. “Vakfının su dağıtma işinin kesinlikle ihmal etmemesini; bir sebil yapılmasını, her daim o sebilde soğuk suyun bulunmasını, vakfın aldığı bardaklarla Allah rızası için su ikram edilmesini; su dağıtmanın çok sevap olduğunu, dua almaya vesile olduğunu, bu konuda hassas olunması gerektiğini” vasiyet etti. Ölüm döşeğinde bile hizmeti düşünen bu zat 1571 yılında ebedî âleme göç etti.

(Genç Yorum, Mayıs 2023 sayısından alınmıştır.)

Okunma Sayısı: 1177
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı