Maçtan önceki röportajında G.Saray Teknik Direktörü Igor Tudor, eski takımına karşı maçın zor olacağını söylemişti.
Gerçekten haklı çıktı. Maç 90. dakikada atılan golle kazanıldı. İşin bu hale gelmesinde TudorIun oyuna müdahale edememesi önemli nedendi. Kötü oynayan Gomis, Ndiaye, Belhanda üçlüsünden birini değiştirecekken ilk hamleyi sol bek Linnes’i oyundan çıkarıp Latevlevici’yi sokmak oldu. Halbuki Linnes iyi oynuyordu. Gerçi galibiyet golü Gomis’n bireysel zorlamasıdan gelmişti. Ama öncesinde etkili olamamıştı. Hatta diğer oyuncuların ona gol attırma sevdası pozisyonların harcanmasına neden oldu.
Belli ki Tudor, yedek santroforu Eren Derdiyok’a fazla güvenemiyordu. As oyuncu kötü oynarken hâlâ oyunda tutuluyorsa yedek oyuncunun ister istemez, “Antrenörüm beni şimdide düşünmüyorsa ne zaman düşünecek” fikri onun özgüven kaybetmesine sebep olur. Dolayısıyla oynamayan oyuncuların hoca üzerinde güvensizliği söz konusu olur. Bu da bir teknik adam için hiç hoş değildir.
G.Saray ilk 23 dakikada iki farklı öne geçince “nasıl olsa bu maçı kazanırım” havasına girdi. Neyse ki olabilecek kötü durum ucuz atlatıldı. Geçen haftaki Bursa maçı da son anlarda kazanılınca, “çekirgenin sıçraması” misalini akla getirdi. Tudor bunlardan ders çıkarmalı. İşi daha sıkı tutmalı. Oyuncularını maça daha fazla motive etmeli. Oyundan kopmamaları için uyarmalı.
Çünkü G.Saray verdiği pozisyonlarda rakibin hazırlayarak pozisyon yapmasından ziyade, kendi hatasından rakibine verdiği gol pozisyonlar çok daha fazla. Bu hataları asgariye indirmeli. G.Saray’ın oynayan kadrosunun kalitesi gerçekten geçmiş üç dört yılın en iyisi. Ancak eksikleri var. Kanımca en önemli eksiği, 10 numara oynayan oyuncusu Belhanda’nın seviyesinin düşük olması. En azından geçtiğimiz unu biliyoruz ki; Belhanda’ya çok güvenip aldıran Igor Tudor’dur. Yine onu daha verimli hale getirmek de onun görevi.