Yine bir aile ziyareti için düşmüştüm yollara. Gecenin karanlığında usûlca ilerleyen otobüsün içerisi karanlık ve sessizdi.
Yolcular kendi koltuğunda oturmuş, ölümün kardeşi olan uyku âlemini ziyaret etmekteydiler. Bu yüzden otobüs Berzah âlemini andırıyordu bana. Yolculuk ettiğim yedi numaralı koltuk kabrimi, diğer yolcular da kabrime komşu olan ruhanileri andırıyordu iç âlemimde. Çünkü gece karanlık, otobüs karanlık, yollar karanlık, âkıbetim de bulanıktı. Takdir-i Hüda neyi nasip eder bilemiyordum. Acizdim.. O an, Üstadımın şu sözü geldi hatırıma “Îman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder.” Ben de Cenâb-ı Hakk’a teslim olup tevekkül ettim.
Bu tevekkül vesîlesiyle içimde bir saadet, bir sürur hâsıl oldu. Bu saadet ve sürurla kaldırmaya tâkât getiremediğim yüküm hafifledi ve ferah buldum. Yoksa aklım ve kalbim bu hazin hâlet karşısında dayanamayacak, şeytan ve nefsime mudhike olacaktım. Bir kez daha îman ve tevekkül ni’meti için Rabbime hamd ettim. Ne büyük bir ni’mettir îman. Îmansızlık ise şu gecenin karanlığından daha karanlık bir nikmet. Ne de büyük bir illet ve zillet. Ya Rabbim, medet et...
Tevekkülden sonra yolculuk bir başka devam ediyordu artık. Çünkü Rabbime teslim olup, tevekkül etmiştim. Madem O var, huzur var, saadet var kısaca her şey var. Âkıbetim ne olacak düşünmüyor, dert etmiyor, tefekkür ederek yolculuğun derin düşüncelerine dalıyordum.
Ama düşündüm de ben zaten yolcu değil miydim? Âlem-i ervahtan, rahm-ı mâderden, sabavetten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, Berzahtan, haşirden, Sırat’tan geçer uzun bir imtihan seferinin yolcusuydum. Yapmış olduğum bu büyük seferin yanında esamesi dahi okunmayacak bir yolculuktu bu otobüs yolculuğu. Ne de çabuk unutuyorum zaten yolcu olduğumu. İlla küçük yolculuklar mı yapmam gerekiyor bu fânî dünyada yolcu olduğumu hatırlamam için. Hâlbuki unutmamam gerekir, ama gel gör ki insanız, nisyandan geliyoruz ve de çok çabuk unutuyoruz.
Bu küçük otobüs yolculuğu için gün boyu hazırlıklar yaptım. Her şeyimi bu yolculuğa göre planladım. Otobüs saatini kaçırmamak için de a’zamî dikkat ettim. Ve zamanında otobüse bindim. Peki, asıl yolculuğum ve varacağım yer olan kabir için, Berzah âlemi için ne derece hazırlık yapıyorum diye sordum kendime. Meğer ne de hazırlıksızmışım. Bu yolculuk bana ibretlik bir ders oldu. “Bu kısa yolculuğa hazırlandığın gibi asıl yolculuğuna da dikkat et ve gideceğin yer olan kabre, Berzaha iyice hazırlan” diye ikaz etti beni. Çünkü dünya fâni, ölüm âniydi. Her an ecel cellâdı, başımı kesmek için gelebilir. Bu yüzden hayatımı bu büyük yolculuğa göre planlayacağım. Bu günden itibaren her daim yolcu olduğumu unutmayacağım ve ölüme karşı her an hazırlıklı olmaya çalışacağım inşaallah..
Siz de mi benim gibi yolcu olduğunu unutanlardansınız yoksa?