Bizler her türlü mehâsine, iyiliğe ve güzelliğe hem meftunuz hem de muhtacız.
Her şeyimizin en iyi ve en güzel olmasını istediğimiz gibi toplumu oluşturan her bir ferdin de güzel bir ahlâk üzere olmasını isteriz. Böylece toplumun tamamında güzel ahlâk, huzur, saadet ve mutluluk hâkim olabilsin. İşte Peygamber Efendimiz (asm) en güzel âhlak ile ahlâklanmış, ahvali, ef’âli ve akvali ile yani her bir hâli, fiili ve sözleriyle sadece Ona (asm) tâbi olanlara değil bütün insanlığa mükemmel bir rol model olmuştur. Buna binaen bütün nev-i beşer Peygamber Efendimizi (asm) örmek almaya çalışmalıdır.
Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Hakîmde “Hiç şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin.”1 buyurmaktadır. Başta Aişe-i Sıddıka annemiz başta olmak üzere sahabe-i güzin de Peygamber Efendimizi (asm) “Hulukuhu’l-Kur’ân” yani “Onun (asm) ahlâkı Kur’ân ahlâkıdır” diye tarif etmişlerdir. İşte böyle bir zâtın ef’âl, ahval, akval ve harekâtının her birisi bütün insanlığa birer model hükmüne geçmeye lâyıktır. Zira her bir hareketinde “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol”2 âyetinin emrine imtisal ettiği için itidal ve istikamet üzerine gitmiş, ifrat ve tefritten kaçınmıştır. Sevgi, korku, akıl, şehvet gibi bütün duygularını ve yeme, içme, uyuma gibi fıtrî ihtiyaçlarında dahi ifrat ve tefritten uzak durarak istikamet üzere hareket etmiştir.
İşte insanlığın, önemini yeni yeni idrak ettiği ve bunun üzerine nice yasaların, kanunların ve beyannamelerin hazırlandığı, güzel ahlâklı ve medeni bir toplumun nasıl olması gerektiğini Peygamber Efendimiz (asm) 1400 sene öncesinden bilfiil göstermiş ve herkesin arzuladığı bir medeniyet inşâ etmiştir. Adeta deniyyâttan medeniyete direkt geçiş yapmıştır. Yani ırkçılığın olduğu, insanların köle olarak satıldığı, kızların diri diri gömüldüğü ve her türlü ahlâksızlığın yapıldığı o cahiliye devrinde gayet ahlâklı ve medeni bir toplum meydana getirmiştir. Öyle ki Peygamber Efendimiz (asm) zamanında “Yesrib” olan beldenin ismi sonradan “medenilerin yaşadığı yer” demek olan “Medine” olmuş ve saadetli bir asır yaşanmıştır.
Anarşinin, terörün, dinsizlik akımlarının kısaca her türlü menfîliğin kol gezdiği dünyamızda en büyük çözüm her toplumu bu medeniyet seviyesine ulaştırmaktır. Güzel ahlâklı ve duygularını istikamet üzerine kullanan her birey hangi milletten ve dinden olursa olsun vatanına ve milletine faydalı biri olacaktır. Ne kendine ne de başkasına zarar vermeyecek çünkü haddinden tecavüz etmeyecektir. Mesela duygularına hâkim olup haksız yere bir cana kıymayacak, ana-babaya âsi olmayacak, teröre ve anarşiye destek olmayacak ve hakeza.
Peygamber Efendimizin (asm) insanlığa getirmiş olduğu bu medeniyet seviyesine her toplumun ulaşması dua ve temennisiyle…
Dipnotlar:
1. Kalem Sûresi, 4. Âyet.
2. Hûd Sûresi, 112. Âyet