"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gençliğinden, şikâyetçi olan bir ihtiyarın hikâyesi

Said YÜKSEKDAĞ
24 Kasım 2018, Cumartesi
Yetmiş yaşlarında, kulakları az duyan, beli bükülmüş ve saçları ağarmış biriydi İlhâmi Amca.

Tatlı ve hoş bir sohbeti vardı. Konuştuğu zaman kâh tebessüm ediyor kâh derin düşüncelere dalıp sessizliğe bürünüyordu. Özellikle de gençlik yıllarından bahsedecek olduğu zaman, bir ufka bakar gibi gözlerini hiç kıpırdatmıyordu. Derin bir ah çekerek başlamıştı konuşmaya. Ardından “Ah, gençliğim ah!” diye sitemkâr bir serzenişle gençliğini anlatmaya başlamıştı. “Ben de bir zamanlar senin gibi gençtim evlâdım. Ama bak şu an ne hâldeyim. Birkaç basamağı dahi zor zor çıkıyor, nefes nefese kalıyorum. Hemen yoruluyor, çabucak hasta oluyorum. Gençken böyle miydim? Yerimde duramazdım.” diye dert yanıyordu bana. 

Anlatmaya devam ederken bir yandan da gençlik yıllarının en derinlerine inerek düşüncelere dalıyordu. Ben de orada İlhâmi Amcayı seyrediyor “Ölüm, başıma erkenden gelmezse eğer ben de birgün böyle yaşlanacağım” diye nefsime bu hakîkati hatırlatmaya çalışıyordum. Dikkat ettim de nefsimin hiç hoşuna gitmemişti bu hakîkat. Hep genç kalacağını zanneden nefsimin hoşuna gitmeyen şey, İlhâmi Amcanın yakînen yaşadığıydı. Yaşlılığın nasıl bir şey olduğunu o çok daha iyi biliyordu. Yaşlılık ona ne kazandırmış ya da kaybettirmişti, bilemiyordum. Benim asıl merak ettiğim ve öğrenmek istediğim şey gençliğine olan nazarıydı. Yani gençliğinden memnun muydu yoksa şikâyetçi miydi? Düşüncelere daldığı bir esnada göz göze gelmiş ve fırsattan hemen istifade ederek şu soruyu yöneltmiştim ona: “İlhâmi Amca, gençliğin şu an karşına çıksa ondan şikâyetçi mi olurdun, yoksa râzı mı? Oh, elhamdülillâh mı derdin yoksa of, of diye dert mi yanardın?” O an durdu, gözlerimin içine bakarak ve ellerini havaya kaldırarak “Eyvah, gençliğim. Neler getirdi başıma! Nasıl şikâyetçi olmayayım!” diye cevap verdi. “Peki, neden?” diye sorunca hüzünlenerek başladı anlatmaya: “Evlâdım, ben çocukluk yıllarımda medreseye giden biriydim. Her şey güzeldi. Hayatımdan da memnundum. Tâ ki askere gidinceye kadar. Askerlik ortamı beni çok kötü ve olumsuz yönde etkilemişti. Eski İlhâmi’den eser yoktu. Askerden döndükten sonra da bu hâl devam etti, evlenmeme çocuk sahibi olmama rağmen. Ne zaman ki yaşlandım, elden ayakta düşmeye başladım işte o zaman eyvah dedim. Namaz kılmaya yeni yeni başladım. Gençlik yıllarımı heba ettiğim çok, ama çok pişmanım. Şu an yaptığım ibadetlerden zevk alamıyorum kendimi lâyık göremiyorum. Sen benim gibi olma sakın!” 

Sözlerine devam ederken ben de iç âlemimde kendimi düşünüyordum. Ben de yaşlandığım zaman İlhâmi Amca gibi şikâyetçi mi olacağım yoksa şükür mü edeceğim, bilemiyordum. Bu yüzden “Peki, ben yaşlandığım zaman gençliğimden şikâyetçi olmamam için ne yapayım?” diye sordum İlhâmi Amcaya. “Evlâdım, asla namazlarını ihmal etme. Kimsenin kalbini kırma. Çünkü kırık kalbi tamir etmek zordur. Vaktini boşa harcama. Bak, ben zaman nasıl geçti anlamadım. Sen, sen ol vaktinin kıymetini bil. Günahlardan ve haramlardan uzak dur. Bunlar elemden başka bir şey vermez” diye soruma cevap vererek hüzünlü bir şekilde yanımdan ayrıldı. 

Evet, bu sohbetin ardından gençliğin Cenâb-ı Hakk’ın bize vermiş olduğu bir ni’met olduğunun farkına vardım. Gençliğimizi iffet ve istikamet dairesinde geçirmediğimiz takdirde bu dünyada başımıza belâ olacağı ve ma’nevî bir Cehennem yaşatabileceği gibi, âhirette de ebedî hayatımızı kaybetmemize sebeb olabileceğini çok daha iyi anladım. 

Sefahate sarf edilen gençliğin durumu böyle elîm elemler içinde iken gençliğimizi boş yere heba etmemeli, iffetle istikamet dairesinde sarf etmeliyiz inşâallah.

Okunma Sayısı: 3505
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı