"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Günahlarımız bizi ümitsizliğe sevk etmesin

Said YÜKSEKDAĞ
18 Eylül 2016, Pazar
Bu kadar günahımız var. En basitinden gıybet ediyor, gözlerimizi haramdan sakındıramıyor, îman ettiğimiz hâlde Allah’a (cc) itaatte ihmalkârlıklar yaşıyoruz.

Bu hâlde iken bir yandan da Cehennem ile ilgili âyetleri işitiyor, bu âyetlerden etkilenip korkuyoruz. Peki, ne olacak bu hâlimiz? Bu durumda ne yapacağız ki ümitsizliğe kapılmayacağız?

Evet, biz insanlar nefis ve şeytanın telkînâtıyla günah işliyoruz. Günah işlediğimizi bildiğimiz için bir pişmanlık ve suçluluk psikolojisi yaşıyoruz. Bu psikolojik durumumuzun farkında olan şeytan fırsattan istifade etmek istiyor. Şeytanın birinci hedefi bizlere “Hakikaten çok kötü adamsın. Bak yine harama baktın. Bak yine ezanı duyduğun halde namazını kılmadın…” gibi sözlerle vesvese verip bizi bunaltmaktır. İkinci hedefi ise verdiği vesveselerin ardından ümitsizliğimizi arttırıp Allah ile olan irtibatımızı kestirmek ve bizi Allah’tan uzaklaştırmaktır. Son hedefi ise, bize Allah’ı inkâr ettirmeye çalışması, etrafta duyduğumuz Allah’ı inkâr sözlerini kabul ettirmeye; melekleri, kıyameti, haşri ve Cehennemi inkâr ettirip sözde bizi bu hâletten kurtarmaya çalışıp vicdanen rahatlatmak istemesidir (!)

Peki, biz neden bu hâldeyiz? Neden şeytanın bu telkînâtlarına maskara olup kendimizi perişan bir vaziyete sokuyoruz? Çünkü Allah’ı (cc) tam ma’nasıyla bilmiyoruz ve tanımıyoruz. Allah’ın isimlerini, sıfatlarını, kâinatı ihata eden Rububiyyetini bilmiyoruz ve göremiyoruz. Gönderdiği elçileri de tanımıyor, ilk emri “Oku!” olan Kur’ân-ı Kerîm’deki şiddetli emir ve yasakları okumuyor ve bilmiyoruz. Bilmediğimiz için de yaşayamıyoruz. Hâlbuki okusak, yaşamaya çalışsak belki de hiçbir zaman bu hâlete düşmeyeceğiz. Aynı zamanda ümitsizliğimiz de son bulacak, korkularımız izale olacaktır.  Bu yüzden böyle kötü bir hâlette iken sığınacak tek yer, gideceğimiz tek kapı Allah’ın dergâhıdır. Allah’ın dergâhına iltica etmeli ve O’nun kitabı olan Kur’ân-ı Kerîm’e müracaat etmeliyiz. Fahr-i Kâinat, Hz. Muhammed’i (asm) dinlemeli O’na (asm) ittiba etmeliyiz. 

Bakın perişan bir hâlde olan biz âciz kullarına sesleniyor rahmeti bol olan Allah: “Ey nefisleri aleyhine (günah işlemekle ömürlerini) isrâf eden kullarım! (Günahlara bulaştık diye) Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin! Şüphesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar! Doğrusu, Gafûr (çok bağışlayan), Rahîm (kullarına çok merhamet eden) ancak O’dur.”

Elhamdülillâh… İşte bu âyet, adeta bir ümit şelâlesi gibi çağlayan bir âyet. Bizlere huzur veren, şevk veren, dertlerimize derman olan muazzam bir âyet. Bu âyet-i kerimede Allah, rahmet ve muhabbetinin sonsuzluğunu ifade ediyor. Rahmetinin her şeyi kuşattığını belirtiyor. Bu durumda biz insanlar asla ümitsizliğe kapılmamalıyız. 

Ancak şu hususa da dikkat etmemiz gerekir ki, Allah’ın “Benim rahmetimden ümidinizi kesmeyin” demesi “Günah işlemeye devam edin, günahlarınızda ısrarcı olun” demek değildir. Bundan maksat, Allah’ın en günahkâr insanların bile tövbelerini kabul edeceğini bildirmek, dolayısıyla bir an evvel günahlardan vazgeçip Allah’a dönmemizi teşvik etmek ve bize şevk vermektir. Çünkü Allah Gafur ve Rahîm’dir. İşte şeytan Allah’ın Gafur ve Rahim olduğunu, Allah’ın bizi affedeceğini bildiğinden dolayı bizim de suçluluk psikolojimizden istifade edip bize ümitsizlik aşılıyor, karamsarlığa sevk ediyor daha da çok günah işlememize seebep oluyor.

Evet, biz günah işleriz, hatta en büyük günahları dahi nefsimize uyup işleriz. Fakat şunu bileceğiz ki, biz Allah’a samimî bir şekilde, pişman olmuş bir hâlde dönüp içten bir tövbe edersek, Allah tövbemizi kabul edip bizi affeder. İnşâallah her daim bunun bilincinde olup ümitsizliğe düşmeyeceğiz. Günah işlediğimiz zaman ellerimizi ilâhî dergâha kaldırıp “Allah’ım Sen gönderdiğin kitabında dedin ya ‘Ben bütün günahları bağışlarım’ diye. İşte ben de Senin sonsuz rahmetine sığınıyor bütün günahlarımla huzuruna gelip diyorum ki beni affet, beni bağışla, bana mağfiret et ve bu günahlarımı öyle bir sil ki ben bile asla hatırlamayayım.” (Âmîn)

Elhasıl: Rabbimiz bizi asla ümitsizliğe sevk etmez. Biz de bunu bilerek, asla şeytanın oyununa gelmemeli, ümitsizliğe düşmemeliyiz. En kötü hâlette iken bile Rabbimize sığınmalı O’na iltica etmeli ve her daim tövbe etmeliyiz.

Kaynak: 1. Zümer Sûresi 53. Âyet; Hayrat Neşriyat meâli.

Okunma Sayısı: 7430
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said YÜKSEKDAĞ

    23.9.2016 14:22:23

    Teşekkür ederim Halil Bey

  • halil

    19.9.2016 10:13:37

    Genç yazarımızı tebrik ediyoruz...!!!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı