"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mânevî bir maraz: Kıskançlık

Said YÜKSEKDAĞ
23 Ekim 2018, Salı
Kıskançlık, nuranî ve Kur’ânî hizmetin esası olan ihlâsa zıttır. Uhuvveti zedeler ve tesanüdü bozar. Hâlbuki “Tesanüdü muhafaza; enâniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve i’tidâl-i dem ve ihtiyat”8 Bediüzzaman Hazretlerinin (ra) evvel-ahir tavsiyesi olmakla birlikte “Umûr-u diniye ve uhrevîyede rekabet, gıbta, hased ve kıskançlık olmamalı” ikazı da önemlidir.

Kıskançlık, “Bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutum veya acı duyma” gibi mânâlarda kullanılır. Hâlbuki kıskançlık, esasında mânevî bir mikrop ve hastalıktır. Ayrıca müzmin ve müz’ic bir emrâz-ı ruhiyedir.

Evet, nefsin ve hissiyatın hoşuna giden ve menfi bir duygu olan kıskançlık mikrobu, nefsin ve hissiyatın ücret aldığı zaman veyahut bunlara mükâfat verildiği vakit haberi olur ve harekete geçer. Hâlbuki “İş zamanında, hizmet vaktinde o mikrobun haberi olmuyor.”1

Bediüzzaman Hazretleri (ra) “Umûr-u diniye ve uhrevîyede rekabet, gıbta, hased ve kıskançlık olmamalı ve hakîkat nokta-i nazarında olamaz. Çünkü kıskançlık ve hasedin sebebi; bir tek şeye çok eller uzanmasından ve bir tek makama çok gözler dikilmesinden ve bir tek ekmeği çok mideler istemesinden müzâhame, münâkaşa, müsâbaka sebebiyle gıbtaya, sonra kıskançlığa düşerler. Dünyada bir şey’-i vâhide çoklar talip olduğundan ve dünya dar ve muvakkat olması sebebiyle insanın hadsiz arzularını tatmin edemediği için, rekabete düşüyorlar.”2 buyurarak, kıskançlık mikrobunun din ve ahiret noktasından değil, dünyevî makam ve menfaat cihetinden ileri geldiğini bizlere ifade etmiştir. Demek, gerçek mânâda kıskançlık hastalığının altında dünyevî bir gâye, makam veyahut menfaat söz konusudur. Bu gâye, makam ve menfaate çok insanların göz dikmesi ve o menfaat ve makamların da sınırlı olması müzâhame (zahmet verme), münâkaşa ve müsâbaka sebebiyle gıbtaya, sonra da kıskançlığa yol açmaktadır. Zaten nefsin ve hissiyatın isteği de dünyevî ücrette, menfaatte ve mükâfatta en ileride olmaktır. Bu yüzden insanlar, dünyevî arzularını tatmin edemediği ve menfaat göremediği için birbirleriyle rekabete düşmektedirler.

Peki, değer mi dünyevî arzu ve menfaatler için kıskançlık duymaya? Değer mi duygularımızı menfi yönde kullanmaya? Bunun mânevî sorumluluğu yok mu? Bilhassa müzâhame, münakaşa ya da müsâbaka sebebiyle gıbtaya sonra kıskançlığa düştüğümüz insanlar ehl-i îmân ise bunun sorumluğu daha ağır olmaz mı? İç âlemimizde bu mes’elenin muhasebesini yapabilmeliyiz.

Evet, hakîkat nazarında din, îman ve ahiret noktasından kıskançlık ve diğer olumsuz duygular olamaz. Çünkü “Ahirette tek bir adama beş yüz sene mesafelik bir Cennet ihsan edilmesi ve yetmiş bin kasır ve huriler verilmesi ve ehl-i Cennetten herkes kendi hissesinden kemâl-i rıza ile memnun olması işaretiyle gösteriliyor ki, ahirette medar-ı rekabet bir şey yoktur ve rekabet de olamaz.”3 “Öyleyse, ahirete ait olan a’mâl-i salihada dahi rekabet olamaz; kıskançlık yeri değildir.”4

Peki, bu kıskançlık mikrobunun kaynağı nedir? Dünyevî ve uhrevî hayatımızı nasıl zehirliyor? Bu hastalığın tedavi ve çözümünü Asrın Müceddidi Bediüzzaman Hazretleri (ra) bizlere sunmuştur. Buyurun, hep birlikte kendisini dinleyelim: “Kıskançlık eden ya riyakârdır; a’mâl-i saliha sûretiyle dünyevî neticeleri arıyor. Veyahut sâdık cahildir ki, a’mâl-i saliha nereye baktığını bilmiyor ve a’mâl-i salihanın ruhu, esası, ihlâs olduğunu derk etmiyor. Rekabet sûretiyle evliyaullâha karşı bir nev’î adavet taşımakla, vüs’at-i rahmet-i İlâhîyeyi itham ediyor.5 Bizler de bu mezkûr hakîkati hayatımızda gerçek mânâda tatbik edebilmeliyiz.

Ayrıca Bediüzzaman Hazretleri (ra) “Enâniyetin işimizde en tehlikeli ciheti kıskançlıktır. Eğer sırf lillâh için olmazsa, kıskançlık müdahale eder, bozar.”6 buyurarak enâniyetin, işimizde yani Risâle-i Nur hizmetinde en tehlikeli cihetinin kıskançlık olduğu tespitini yapmış ve Allah için olmazsa eğer kıskançlığın bu hizmetimize müdahale edip, bozacağını belirtmiştir. Bununla birlikte ehl-i ilmin bir kısmında enâniyet-i ilmiye bulunduğunu ve enâniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlığın Risâle-i Nur hizmetine müdahale edeceğini de ifade etmiştir. Zira, enâniyet-i ilmiye cihetinden gelen bir kıskançlıkla Risâle-i Nur’a müdahale edip, zımnî bir adâvet besleyebilirler. Bu enâniyetli hocaların, kıskançlık damarıyla Risâle-i Nur’un neşrine ve tervicine mâni oldukları vakıadır. Çünkü “Korkaklık ve kıskançlık damarıyla hocaları nurlardan ürkütmek belâsı”7 her zaman tatbik edilmiş bir metoddur. Ama nasıl ki güneşe perde çekilmez, Risâle-i Nur’a karşı da rekabet ve kıskançlık gibi menfi hâller perde olamayacaktır inşâallah.

Elhâsıl: Kıskançlık, nuranî ve Kur’ânî hizmetin esası olan ihlâsa zıttır. Uhuvveti zedeler ve tesanüdü bozar. Hâlbuki “Tesanüdü muhafaza; enâniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve i’tidâl-i dem ve ihtiyat”8 Bediüzzaman Hazretlerinin (ra) evvel-ahir tavsiyesi olmakla birlikte “Umûr-u diniye ve uhrevîyede rekabet, gıbta, hased ve kıskançlık olmamalı ve hakîkat nokta-i nazarında olamaz. Çünkü kıskançlık ve hasedin sebebi; bir tek şeye çok eller uzanmasından ve bir tek makama çok gözler dikilmesinden ve bir tek ekmeği çok mideler istemesinden müzâhame, münâkaşa, müsâbaka sebebiyle gıbtaya, sonra kıskançlığa düşerler.”9 buyurarak bizleri uyarmıştır.

Dipnotlar: 

1- Mesnevî-i Nuriye, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s. 358.

2- Lem’alar, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s. 384.

3- A.g.e. s. 385.

4- A.g.e. s. 385.

5- A.g.e. s. 386.

6- Mektûbat, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s.724.

7- Emirdağ Lâhikası, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s.510.

8- Hizmet Rehberi, Said Nursî, Yeni Asya, s. 360.

9- Lem’alar, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s. 384.

 

Okunma Sayısı: 1563
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı