"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaman geçiyor

Said YÜKSEKDAĞ
07 Şubat 2019, Perşembe 01:35
Biz istesek de, istemesek de zaman akıp gidiyor.

Bu yüzden zamanı ne bir an geri getirebiliyor ne de ileri götürebiliyoruz. Bu yüzden zaman, bizim için yalnızca yaşadığımız andan ibarettir. Bana göre, her âna gelen an zammının neticesidir zaman. Ân+ân+ân+…….eşittir zam-ân. Kim bilir, belki de zamana zaman denmesi bundandır. 

Hepimiz bulunduğumuz ânı yaşar ve anılar biriktirmeye çalışırız. Geçmişten ise ya elem alır ah-vah çekeriz veyahut sürûrla mâziye bakarak hamd ederiz. Gelecek zamanı ise görecek miyiz, bilemeyiz. İşte bunların toplamı ömrümüzdür. Ömür ise Cenâb-ı Hakk’ın bize verdiği en büyük bir ni’met ve en önemli sermayedir. Peki bizler, bu ömür sermayesinin tükendiğinin farkında mıyız? Çünkü, ömür de zamanla birlikte elimizde durmuyor, akıp gidiyor. Meselâ bu yazıyı yazarken de ömrüm tükeniyor, okurken de. Ben ne yaparsam yapayım durduramıyorum ömrümün tükenmesini. Hâkim olamıyorum geçen zamanlara. “Ey zaman dur, gitme! Ey ömrüm tükenme, bitme!” dememe rağmen beni dinlemiyorlar, “Allah’a ısmarladık” demeden çekip gidiyorlar!

Hâlbuki zaman hiç bitmesin, ömrüm hiç tükenmesin istiyorum. Yani ebediyen yaşamak istiyorum. Kalbimdeki bu şiddetli beká arzusuna hâkim olamıyor, ruhum dahi ebed ebed diye feryad ediyor, ama ne çare, bir şey yapamıyorum. Evet, ömrüm tükeniyor, ama bir yandan da her an ömrümün son bulma ihtimali var. Çünkü ecel gizli olduğundan ölüm beni ne zaman ve nerede bulacak bilemiyorum. Aman Yâ Rabbi, ne hazîn bir durumdur bu.

Ey zamanın sahibi olan Allah’ım. Bu hazîn hâletten kurtulmak istiyorum. Bana verdiğin bu ömür dakikalarını fenadan bekáya çevirmek istiyorum. Fânî olan bu ömür, bâkî olsun istiyorum. Yok mudur bunun bir çaresi? Bu zamanda bu derdime çare olacak, bana yol gösterecek bir mürşide ihtiyacım var. Bu zât-ı âlîyi tanımak ona tâbi olmak bu derdime merhem bulmak istiyorum. 

Evet, hamdolsun mürşidimi Rabbimin inâyetiyle buldum. Bu zât hayat tarihçesi ortada, eserleri meydanda olan, nicelerin îmânlarının kurtulmasına vesile olan, arkasında binlerce talebe bırakan,  Risâle-i Nur, asrımızdaki manevî hastalıklara ilâç, akıllara nûr, kalblere sürûr olduğu gibi benim de bu derdime çare olacaktır inşâallah. Şimdi yaralı bir hasta olarak kendimi bu tabibe emanet ediyor, Rabb-i Rahîmime sonsuz hamd ediyorum. Şimdi söz Risâle-i Nur’undur, dinleyelim…

“Ey insanlar! Fânî, kısa, faidesiz ömrünüzü; bâkî, uzun, faideli, meyvedar yapmak ister misiniz? Madem istemek insaniyetin iktizasıdır, Bâkî-i Hakikî’nin yoluna sarfediniz. Çünkü Bâkî’ye müteveccih olan şey, bekánın cilvesine mazhar olur. Madem her insan gayet şiddetli bir sûrette uzun bir ömür ister, bekáya âşıktır ve madem bu fânî ömrü, bâki ömre tebdil eden bir çare var ve ma’nen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür. Elbette insaniyeti sukut etmemiş bir insan, o çareyi arayacak ve o imkânı bilfiile çevirmeye çalışacak ve tevfik-i hareket edecek. 

İşte o çare budur: Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. ‘Lillah, livechillah, lieclillah’ rızası dairesinde hareket ediniz. 

O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.”

Okunma Sayısı: 3445
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı