Gölün etrafında yer yer çay bahçeleri ve oteller yapılmış. Ayrıca bahçeli evlerle göl çevrelenmiş. Bahçelerde kiraz ağaçları, elma ağaçları yol boyunca dikkatimizi çekiyor.
Çarşısı oldukça kalabalık. Hem dükkânlar hareketli hem de seyyar pazar tezgâhlarında her çeşit ürünü bulabilmek mümkün.
Sabahleyin Salihli tarafından kıvrım kıvrım dağ yollarından Bozdağ’a tırmanırken yükseklere çıktıkça tertemiz bol oksijenli bir hava ciğerlerimize doluyor.  
Kırkoluk denilen mesire yerine ulaştığımızda köylülerin çeşit çeşit meyveleri sergilediklerini, ayrıca gözleme gibi kahvaltılıkların yapıldığı çardakları görüyoruz. Bal çeşitleri, kekik ve şifalı otlar da burada satışa sunulmuş.
Dağdan gelen buz gibi sular Kırkoluk’tan akıyor. Şifalı diye her geçen hem içiyor hem de kaplarını dolduruyor.
Biz de köylü kızlarının yaptıkları gözlemeleri yedikten sonra geç kalmamak için tekrar yola koyuluyoruz. Gölcük Yaylasına daha yolumuz var zira.
İzmir eski milletvekillerinden Mehmet Özkan’ın evsahipliğinde ceviz ağaçlarının altında hazırlanan sohbet yerine vardığımızda Tire’den Hüseyin Kiracı kardeşimiz Risale-i Nurlardan tefekkürî bir ders yapıyordu.
Daha sonra Yeni Asya Gazetesi yazarlarından Latif Salihoğlu mikrofona gelerek “Bu güzel yerde toplanan sizlerin Berat Kandilini kutluyorum ve çok güzel bir gün geçirmenizi diliyorum” diyerek söze başladı. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ile ilgili hatıralar anlattı.
İzmir, Balıkesir, Afyon, Aydın, Denizli, Manisa illeri ile Turgutlu, Saruhanlı, Salihli, Akhisar, Ödemiş, Tire, Menemen, Gümüldür, Bornova, Karşıyaka ilçelerinden Yeni Asya okuyucularının otobüslerle ve özel arabaları ile katıldığı toplantıya ayrıca İzmir’in Çamdibi ve Pınarbaşı beldeleri de iştirak etti.
Yazarımız Latif Salihoğlu, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin iman ve Kur’ân dâvâsında çektiği çile ve sıkıntılardan bahsederek Denizli Hapishanesi’nde kendisinin aşı yapılmak bahanesi ile zehirlendiğini, ancak talebelerinden İslâm Köylü Hafız Ali’nin üstadının bedeline şehit olduğunu, sonraki yıllarda da bunun gibi öğretmen Hasan Feyzi ve Hicret Kızımızın da duâ ederek Bediüzzaman’ın iman kurtarma hizmetine devam etmesi için kendilerini feda ettiklerini söyledi.
Denizli Mahkemesinde karar safhasına gelindiğinde Senirkent’li Hakim Hesna Hanım’ın “beraat vermemiz gerekli” diyerek diğer mahkeme azalarına fikrini beyan ettiğini, daha sonraki mahkemelere emsal teşkil edecek tarihî Denizli Mahkemesi kararını oy birliği ile açıkladıklarını anlattı.
Bediüzzaman Hazretleri’nin tahliyeden sonra Hesna Hanım’a talebesi Tahsin Tola’yı göndererek kendisine duâ ettiğini söylemesini istemiştir.
Salihoğlu konuşmasına devamında; Denizli Hapishanesindeki mahkûmların Said Nursî ve talebeleri geldikten sonra gündemlerinin tamamen değiştiğini, iman dersleri ile hepsinin namaza başladığını anlattı. Süleyman Hünkâr’ın da Risale-i Nurları hapishanede tanıması ile Risale-i Nurların yazılması için dışarıdan kâğıt temin ettiğini ve meyve Risalelerinin burada telif edilerek çoğaltıldığını söyledi.
Ödemiş köftesi ve lokma ikramının ardından kılınan öğle namazından sonrasında toplantıya son verildi. İştirak edenler Gölcük toplantılarının her geçen yıl daha fazla ilgi gördüğünü belirtirken bilhassa gençler ve yeni gelen misafirler buradaki bu samimî havadan çok istifade ettiklerini söylediler.