"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müsavatsız adalet, adalet değildir

Sami CEBECİ
07 Ekim 2015, Çarşamba
Semavî kitaplar içinde en son gönderilen mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerîm; tevhid, nübüvvet, yeniden diriliş denilen haşir ile birlikte adalet ve ibadet esaslarını bildirmek ve onlara itaat edilmesini emretmek için indirilmiştir.

Kâinattaki canlı ve cansız bütün yaratılmış varlıkların lisan-ı hâl veya lisan-ı kâl ile Allah’a ibadetle meşgul olduğu bir durumda, insanın da özellikle Allah’a kulluk ve ibadet içinde olması adalet-i İlâhinin gereğidir. Emir ve yasakların tamamına itaat etmek, Allah’a kulluk yapma kavramına dâhildir. Ubudiyet ve kul olmaktan kaçınıp, ibadetsiz bir hayatı tercih etmek, adaletten ayrılıp dalâlete sapmaktır ve büyük günahtır.

Kur’ân-ı Kerîm’de adaleti emreden nice âyetler vardır. Misal olarak onlardan bazıları: “Allah’ın âyetlerini inkâr edenler ve haksız yere peygamberleri öldürenler, insanlar arasında insaf ve adaletle emredeni ezip yok edenler var ya! İşte onları çok acıklı bir azapla müjdele.” (Âl-i İmran Sûresi âyet: 21) “Yine bizim yarattıklarımızdan bir ümmet de vardır ki, hidayete rehberlik ederler ve adaletle hüküm verirler.” (A’raf Sûresi: 181) “Ey mü’minler! Hak üzere durup adaleti yerine getirmeye çalışan hâkimler ve Allah için doğru söyleyen şahitler olun. Velev ki şahitliğiniz, nefsinizin yahut ana babanızla yakın akrabanızın aleyhinde olsun, ister şahitlik yapan kimseler zengin veya fakir bulunsun… Çünkü Allah, ikisine de sizden daha yakındır. Onun için siz, haktan yüz çevirip nefsin arzusuna uymayın. Eğer adalet üzere hüküm vermekten, şahitliğinize doğru söylemekten dilinizi bükerseniz veya yüz çevirirseniz, şüphe yok ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa Sûresi:135) “Ey mü’minler! Allah için hakkı ayakta tutan hâkimler ve adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe götürmesin. Adalet yapın ki, o takvaya en çok yakın olandır. Allah’tan korkun. Çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Maide Sûresi: 8) “Celâlim hakkı için, biz peygamberlerimizi açık mu’cizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitap ve adalet indirdik ki, insanlar adaletle ayakta dursunlar.” (Hadid Sûresi: 25) Her Cuma günü hutbeden okunan “Allah adaleti, iyilik yapmayı ve iyi kullukta bulunmayı emreder. Fuhşiyatı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Allah düşünüp tutasınız diye size böyle öğütler veriyor.” (Nahl Sûresi: 90) ve daha bunlar gibi adaleti emreden nice Kur’ân âyetleri vardır ki, aile hayatından, cemaat ve millet hayatına kadar, toplulukları ayakta tutan ve dağılmaktan kurtaran hakikatin adalet olduğu haber verilmektedir.

Allah’ın “Muhakkak sen pek yüksek bir ahlâk üzerindesin” övgüsüne mazhar ve yaşayan Kur’ân olan sevgili Peygamberimiz (asm), hayatı boyunca hep adaleti esas aldı ve “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” emr-i İlâhisinden hiç ayrılmadı. “Hırsızlık yapan kadın ve erkeklerin ellerini kesin” âyeti geldikten sonra, Fatıma adında zengin bir kadının elinin kesilmemesi için araya çok ricacılar geldi. “Vallahi bu işi kızım Fatıma dahi yapsa, onun dahi elini keserdim. Zira eski ümmetlerin helâkine bir sebep de, fakir birisi suç işlediği zaman hemen cezası verilir, zengin birisi suç işlediğinde ise cezası verilmezdi” buyurmuştu.

Sevgili Peygamberimiz (asm) adalet kavramı üzerinde çok durmuş ve ümmetini adaletle hükmetmeye ve adaletten ayrılmamaya teşvik etmiştir. 

Hazret-i Ebu Hüreyre’den rivayetle: “Üç şey vardır ki, onlar kime verilmişse, o kişiye Hazret-i Davud (as) nesline verilen nimetler kadar nimet verilmiş sayılır. Bu üç şey: Kızarken de severken de adaletten ayrılmamak, fakirken de zenginken de iktisatlı davranmak, gizlide de açıkta da Allah’tan korkmaktır.” (Camiü’s-Sağir, s. 855) 

Ümmü Seleme’den rivayetle: “Kim ki, Müslümanlar arasında hüküm vermekle imtihan edilirse, taraflardan birine, diğerine hitap ettiğinden daha yüksek sesle hitap etmesin.” (Camiü’s-Sağir, s. 1518) 

Hazret-i Ali’den (ra) rivayetle: “Adalet güzeldir. Fakat idarecilerde olursa daha güzeldir.” (Camiü’s-Sağir, s. 1216)    Ebu Said (ra) rivayet ediyor: “Kıyamet günü insanlar içerisinde Allah’a en sevimli olan ve O’na en yakın bulunan kişi âdil idarecidir. İnsanlar içerisinde Allah’ın en çok kızdığı ve O’ndan en uzak olan kişi de zalim idarecilerdir.” (Camiü’s-Sağir s. 580)

Kur’ân-ı Kerîm ve Hadis-i Şeriflerin bu çağa hitap eden en tesirli ve en güzel tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatında, Bediüzzaman Hazretleri de adalet kavramı üzerinde çok durmuş, tahliller yapmış ve “Muvazenesiz adalet, adalet değildir.” (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 503) diyerek son noktayı koymuştur.

Gerçekten aklı başında ve şuuru yerinde olan bir mü’min, hem aile hayatında hem toplum hayatında hem de idareci ve hüküm vermek mevkiinde ise, Kur’ân ve Hadislerin ışığında hareket eder ve adaletle iş görmekten asla ayrılmamaya çalışır.

Cenâb-ı Hak bizleri de adaletle hareket etmeye ve adaletten ayrılmamaya muvaffak kılsın, âmin.

Okunma Sayısı: 1963
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı