İnsanlar, ilgili deyimin ‘az zamanda çok para kazanan ve işinde çok çabuk ilerleyen’ mecaz anlamına yoğunlaşıyorlar. Peki, biz bu deyimi gerçek anlamıyla ele alsak ve uygulasak, yani buradaki ‘yürü’ ifadesine, ‘yürüyüş yap’ anlamı yüklesek ve gerçekten yürüsek ne olur?
Doğrusu biz, ‘Yürü, ya kulum!’u, maddî manevî anlamak istiyoruz.
‘Yürü!’ kelimesinde adım at, kıpırda, ilerle anlamı da var.
Böyle anlamak, maddî ve manevî zenginliği de beraberinde getiriyor.
Bir sağlıklı nefes dünyanın bütün zenginliklerine bedel değil mi?
Yürüyüş, pek çok alan uzmanının tavsiye ettiği bir faaliyet.
Doğrusu bu, yaşayınca anlaşılan bir şey. Tavsiye eden çok, ama uygulayan az. Bedenin kiloyu taşıyamaz hale geldiği çok örnek var. Gereğini bilenler gereğini yerine getirse yeterli olacak.
Sabah yürüyüşlerine biraz ara vermiştik. Bugünlerde bir değişiklik yapıp akşam yürüyüşlerine başladık. Yürüyüşü özlemişiz.
Bedenimizin bir bütün halinde yürüyüş tercihimize teşekkür ettiğini hissediyoruz. Bu his yürüyünce anlaşılıyor. Atılmamış adımın duygusu yaşanmıyor.
Yürüyünce maddî ve manevî rahatlama hasıl oluyor. Evden çıkarken zor oluyor, ama dönüş muhteşem!
Yürüyebildiğimiz için, binler şükür! Fizyolojik atalet, psikolojik ataleti de beraberinde getiriyor.
Bedenen kıpırdayınca, duygu olarak da kıpırdıyorsunuz.
Onun için bugünlerde daha çok okuyor ve daha çok yazıyoruz.
Bediüzzaman’ın, ‘Hayat faaliyet ve harekettir.’ sözündeki ‘hareket’in içinde yürüyüş de vardır diye düşünüyoruz.
‘Allah, ‘Yürü ya kulum!’ demiş’ deyimini gerçek anlamıyla yerine getiriyoruz. Böylece, yürüyüşümüz de ibadet anlamı kazanmış oluyor.
Değil mi ki, güzel bir niyetle adî davranışlar bile ibadete dönüşür.