"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupa’da Risale-i Nur tohumları

Sebahattin YAŞAR
16 Mayıs 2016, Pazartesi
Risale-i Nur Enstitüsü’nün 11’inci kongresi Türkiye’nin onlarca farklı üniversitesinden akademisyenlerin katılımı ile Köln’de yapıldı.

“Doğu’da ve Batı’da Doğru İslâmiyet” masaların ortak konusu idi. Ama tabiî her masanın özelde ele aldığı, ‘terör’, ‘nübüvvet’, ‘Avrupa’, ‘insaniyet-i kübra’ gibi farklı gündemleri vardı.

Biz de masamızda ‘İnsaniyet-i kübra olan İslâmiyet’ konusunu tartıştık.

İlk olarak teslim etmem gereken bir kanaat var ki, bu masa çalışmalarında adeta özel bir kapsam alanına girer gibi bir halet yaşanıyor. Yani o ortamlarda bir ortak ruh oluşuyor. Bunu da şundan anlıyorum ki, tebliğlerini sunan hocalarımız, sundukları metnin dışındaki cümleleriyle adeta yeni bir tebliği doğuyor. Yani cümleler bu ortamın özel meyvelerini veriyor. Burada kesinlikle gözle görünür bir ikramdan, ihsandan bahsetmek mümkün.

Buna da her halde, çalışmanın ilhamı denebilir.

Hemen aklımıza gelen mesajlar şu ki, Avrupa’ya doğru İslâm’ı taşıyamamışız. İlk olarak İslâm’a temsil noktasında bir borcumuzun olduğunu ifade edelim. Yani ef’alimizle izhar olmamış.

Bu bir vebal.

Diğer bir durum, Avrupa’nın negatif bakış açısı bilim dünyamızda hakim olmuş. Avrupa’nın materyalist anlayışı ile ortaya koyduğu mana-i ismiyle bakış açısı bilim dünyamıza hakim olmuş. Yani ders kitaplarımız, hürriyetçi düşünme anlayışından yoksun. Yönlendiren, belirleyen, şekillendiren, ideoloji enjekte eden bir anlayış eğitimde hakim. Yani inançlı çocuklarımıza inançsızlığı aşılayan bir eğitim anlayışı dayatıyoruz.

Tıp okuyan çocuğumuza, ‘Bu muhteşem, mükemmel, olağanüstü insan makinesi Allah’ın san’atıdır’dan ziyade, bu bir canlıdır, güzel bir san’attır gibi sığ, temelsiz, san’atkârı belli olmayan bir düşünceyi yansıtıyoruz.

Çünkü bütün bilimsel disiplinler, Avrupa’nın inançsız anlayışı içerisinde kaleme alınmış ve bize aktarılmış.

Bu da çocuklarımıza ayrı bir vebal.

Bu Risale-i Nur Kongresi, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne vize serbestisi ile ilgili son viraja girilmişken birden bir Şark refleksiyle karşılaşması ve bir restleşmeye dönüşmesi sonrasında gerçekleşti.

Şark, hislerin ön planda olduğu bir hayat alanı. Akıl ve mantık her alanda hislerin gerisinde kalıyor.

Almanya’dan, Köln’den, Hıristiyan toplumun içinden Türkiye’deki, İslâm dünyasındaki haberleri izliyoruz.

Türkiye’nin bir normalleşmeye ihtiyacının olduğu apaçık.

Risale-i Nurların bu sürece ciddî katkı sağlayacağı ümidi var. 

Nurların ortaya koyduğu Avrupa vizyonunda bir sıkıntı yok.

Sıkıntı, Türkiye’yi halka rağmen bir zoraki anlayışın içine çekmek. Avrupa düşmanlığı. Buna ihtiyaç yok.

Avrupa’dan destek almazsak, daha onlarca yıl Kemalist zihniyetin etkisiyle zaman kaybetmeye mahkûm oluruz.

Şark’ta halen hisler hakim, Avrupa’da ise akıl. 

Avrupa, vahiyden yoksun; Asya akıldan.

İşte bütün mesele akıl ile vahyin buluşmasıdır.

Risale-i Nurlar da bu yoldan gidiyor.

Hiç endişe etmeyin, yarınlar bugünden daha güzel olacak.

Çünkü uyanmış beşer artık geldiği noktadan geri gitmeyecektir.

Bu anlayışa hizmet eden Risale-i Nur Enstitüsü’ne ve ilgilenen ekibe binler teşekkürler.

Küçüksünüz, ama emin olun hiçbir küçük küçük değildir.

Bir tohum çok şeylere gebedir, başarılar.

Okunma Sayısı: 2093
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı