"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Başka sorusu olan var mı?

Sebahattin YAŞAR
18 Ocak 2016, Pazartesi
Her soruya cevap verilir? Evet, hakikaten de öyle oldu. Her soru sorulabildi ve her soruya da soranı ikna eden cevaplar verilebildi.

Ve defalarca, ‘başka sorusu olan var mı?’ denildi.

Bu ifade güzel bir şey!

Geçtiğimiz hafta sonu Şanlıurfa Yeni Asya Okuyucularının sohbet misafiri, Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz idi.

Türkiye’nin epey bir yoğun gündemler yaşadığı günümüzde ister istemez bir camia olarak siz de o yoğun gündemin içinde buluyorsunuz kendinizi.

Özellikle de dini guruplar bir ciddî oy potansiyeli taşıdıkları için, bir de seçkin insanların bulunduğu ortamlar oldukları için ister istemez siyasetin, dünyevî belli teşekküllerin hedefi haline geliyor.

Türkiye’de dinî topluluklar hakikaten güzel ve kaliteli insanlar yetiştirdi. Ama işte burada önemli olan bu yetişen kaliteli insanları da kolay harcamamak ve gelip geçici, günü birlik politik hesapların kurbanı yapmamaktır.

Taşıdığı maddî ve manevî insan gücünü, siyasette, belli makamları, mevkileri elde etmede, belli amaçlarına ulaşmada kullanmayan çok az bir topluluk var.

Asli işleri iman ve Kur’ân hizmetleri olması gereken topluluklar, iktidara yakın olunca, siyasî partilerden değişik teklifler gelince ve siyasiler tarafından camiası, etkin kişileri ziyaret edilip, ilgi gösterilince ister istemez o düşüncenin taraftarı haline geliyorlar.

Ama tarih bunu bize gösteriyor ki, günü birlik politik hesaplar dolayısıyla siyasî organizasyonların yanında yer almış bütün dini topluluklar dinî faaliyetinde, hizmetlerinde ve duruşlarında zaafa uğramışlar ve toplum nezdindeki faaliyetini kaybetmişlerdir. Yaşanmaya devam eden örnekler ortada.

İşte Bediüzzaman’ın siyasetçilerden gelen teklifleri nazar-ı itibara almaması ve iman ve Kur’ân mesleğine devam etmesi bu çıkacak mahsurları hissetmesinin, bilmesinin bir sonucudur.

Neyse ki aslî işinde, duruşunda, savunduğu fikirlerinde taviz vermeyen topluluklar da var. İşte bunlardan biri de Yeni Asya topluluğudur.

Tabiî onlar da elbette bu kadar değişik etkenlerin altında kalmış toplulukların yanında haliyle istenen bir potaya girmedikleri için hedef haline geliyorlar ve pek çok dedikodu, gıybet, iftiralar, yalanlar, yanıltmalar ile karşı karşıya kalıyorlar.

Böyle bir süreçte elbette başka zamanlardan daha güçlü bir iç dinamiğe, birlik ve beraberlik ruhuna, daha çok görüşmelere, müfritane irtibatlara ve en önemlisi de daha çok okumalara ihtiyaç bulunmaktadır.

Güleçyüz, ‘Risalelerin, neşriyatımızın, günlük gazetemizin düzenli takip edilmediği, okunmadığı yerlerde daha çok sıkıntılar baş göstermiştir’ diyor.

Yani hareket tarzını kitaplardan alan bir topluluk için en önemli şey, sıkıntı dönemlerinde savrulmamak için yine kitaplara başvurmak gerekliliğidir. Çünkü kitaplardan etkilenmezseniz, ister istemez akraba çevresinden, iş çevresinden, bir yalan makinesi haline gelmiş, bir propaganda aracı haline gelmiş kitle iletişim vasıtalarından etkilenir hale geliyorsunuz.

Şanlıurfa Yeni Asya okuyucuları buluşmasında, Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, kafalarda oluşan onlarca, yüzlerce soruya cevap verdi.

Ve Güleçyüz, akla gelebilecek ve camiayı, müesseseyi etkileyen iç ve dış her türlü etkenlerin ilişkilerini içine alan geniş ölçekteki sorulara, kısa bir zaman dilimi içerisinde cevap verdi. Sohbete gelen insanlar sorularına cevap bulmuş olarak, rahatlamış olarak mekânlarına döndüler.

Diyeceğim o ki, biz seçkin, seviyeli ve medenî bir topluluğuz. Her türlü meselemizi en dar daireden en geniş daireye kadar konuşarak, sorarak, soruşturarak hallediyoruz. Bu da yetiyor. Ama bu imtihan da kolay olmuyor.

Allah, doğrunun yardımcısıdır.

Okunma Sayısı: 1287
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    18.1.2016 16:34:51

    İşin en ilginç,en tuhaf,en garip,en anlaşılmaz tarafı, hiçbir ayrılıkta ihtilafi meseleler meşru zeminlerde,medeni ölçüler içinde enine boyuna konuşulmuyor,müzakere edilmiyor.Risale-i Nurun temel prensipleri müvacehesinde, akli ve ilmi deliller ile konuşulmuyor.Yani meseleler karşılıklı müzakere edilmeden ayrılıklar vuku buluyor ve kopmalar oluyor. Halbuki medeni insanlara yakışan mertçe sorunları görüşüp karara bağlamaktır.Çok enteresan ve cayı dikkat bir haldir ki,her gidende, ekseriyet itibarıyla Risale-i Nur'un meslek ve meşrebine muhalif bir takım fikir ve düşünceler zuhur ediyor...

  • Hasan Sinan Koşmaz

    18.1.2016 02:51:36

    Nefse ağır gelir: "Ben bu meşveretin bir azasıyım" demek. Ne olursa olsun kardeşlerden ayrılmamak da hakeza daha büyük bir zorluk. Allah bu zorluklar içerisinde bize kolaylık ihsan eylesin. Allah razı olsun Sebahattin abi..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı