"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın teşhisini seslendirenler neden uygulamıyorlar?

Sebahattin YAŞAR
18 Nisan 2016, Pazartesi 21:39
Bir şey dikkatinizi çekiyor mu?

İslâm dünyasına dönük yapılan toplantılarda, ki en son yapılan İslâm ülkelerinin liderlerinin katıldığı programda Bediüzzaman Said Nursî’nin yapmış olduğu teşhişler ve Kur’ânî tedavi önerileri damga vurdu. Bu güzel.

Cehalet ve fakirlikle savaşın ve ihtilâfı yok etmenin teşhisini bir asır önce yapan ve bunun tedavisi olarak da Medresetüzzehra üniversite modelini sunan ve gerek Şark’ta ve gerekse Garp’ta bu hastalıklarla ilgili maddî ve manevî tedavi anlamında ne varsa uygulamaya dikkatlerin çekildiği tedavi metodu, ne acı ki halen adım atılmayı bekliyor.

Risale-i Nur Enstitüsü’nün desteği ile her yıl yapılan ve onlarca değişik alanlarda çalışmış bilim adamının Risale-i Nur üzerindeki uygulamaya dönük çalışmaları aydın, objektif, hürriyetçi ve hamiyetli devlet ricali bekliyor.

On yıllardır başımızda dindar idareciler var, ama manevî anlamda aldığımız mesafe çok iç açıcı değil. Avrupa’da gelişme deyince, okuma oranları, gazete trajları, farklı görüş ve düşüncelere tanınmış özgürlük alanları, yapılan bilimsel çalışmalar, makaleler, tebliğler akla geliyor. Biz de zaten olması gereken yol, su, elektirik, avm açılışları gelişme göstergesi olarak sunuluyor.

Tabiî ki gelişmeleri görmüyor değiliz. Ama çağ o kadar hızlı ilerliyor ki, atılan adımlar göstermelik memnuniyetin ötesine geçemiyor.

Bugün Avrupa’yı pek çok alanda ileri yapan sır, doğru teşhis edilmiş sosyal reçetelerin hiç vakit kaybedilmeksizin tedaviye geçirilmesidir.

Daha düne kadar Avrupa’nın teknolojisinden, bilgisinden bahsediyorduk, ama gelinen noktada bugün Avrupa Hıristiyanlık din-i hakikisinden ders alarak ve dünyadaki kendi sosyal alanlarına mutabık olan sosyal dinamikleri harekete geçirerek, kendini yeniliyor ve hatta ahlâken de yeni yeni projeler geliştiriyor.

Pek çok noktada dünyaya ışık tutan bizim kültürel dokumuz, Avrupa’da alıcı buluyor, onların terk ettikleri ise, bizde alıcı buluyor.

Bugün, Müslüman üzerinde Gladiston’un ‘Müslümanlara galip gelebilmek için ya Kur’ân’ı onlardan almalıyız ya da Müslümanları Kur’an’dan soğutmalıyız’ sinsi planı işlemiyor mu?

Düşünün ki, milyonlarca çocuğumuzun okuduğu millî eğitimimizde, uyuşturucu yaşının iyice düştüğünden, okul civarlarında satışlarının yapıldığından; ahlâksızlığın artık insanı cinayetler işler boyutlara taşıdığından; cemaat, hizmet gibi müspet kavramların korkulur hale gelmesinden ve en önemlisi de bu korkunç portrenin müsebbiplerinin dindar idareciler olması, yani cumhurbaşkanından tutun, başbakanına, bakanlarına, genel müdürlerine kadar dindar olmaları, ama içinde olunan acı tablonun da böyle olması düşündürücü, bir o kadar da üzücü değil midir?

Ne demek istiyorum? Sağlıklı idarecilerin olması, sağlıklı adımlar atmayı kolaylaştırmalıdır. İdareciler müspet, dindar, söylemleri dini içerikli ama onların idarelerinin olduğu kurumlarda bu olumlu ve manevi sonuçlar çıkmıyorsa, o zaman iş daha kötü değil mi?

Bediüzzaman’ın gündeme getirdiği projeler yüz yıldır uygulayıcı bekliyor. Bakın pek çok uluslararası toplantılarda, Diyanet İşleri Başkanı da Said Nursî’den alıntılar yapıyor, dikkat de çekiyor, ama o fikirlerin uygulanması noktasında Diyanet’in kendi çatısı altında çıkan dergilerde bile onlarca Bediüzzaman körü profesörlerin makaleleri yayınlanıyor. Halen pek çok kurumlarda maalesef 30’lu yılların resmi ideolojisinin havası esiyor. Köhnemiş Kemalizmden halen ciddî korkanlar var. Koruma kanunları halen duruyor. Kimsenin de gündeminde bunlar yok.

Bugün millî eğitim ne kadar hürriyetçi? Bugün Diyanet ne kadar kendini yenilemiş? Bugün Kültür Bakanlığı ne kadar Türkiye’deki bütün kültür yapısını kucaklar vaziyette? Yani bir bakanlık nasıl kalkar, Can Kardeş gibi, Genç Yorum gibi müsbet dergilerle, onların yayınevlerinin çıkardığı müsbet kitaplarla mücadele eder. Onlarla olan aboneliğini keser. Böyle bir şey olabilir mi? O zaman sen hangi kültürün savunuculuğunu yapıyorsun?

Amacımız, ulusal, uluslar arası toplantılarda referans yapılan Said Nursî’nin ortaya koyduğu Kur’ânî sosyal reçetelerinin daha fazla kan kaybedilmeden uygulamaya konulmasıdır. Başkaca bir kastımız yoktur.

Kemalist anlayıştan sıyrılmış, özgürlükçü, ilerici, bireyi maddî ve manevî aydınlatan, yani din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte okutulduğu müfredat ihtiva eden Medresetüzzehra halen bekleniyor.

Okunma Sayısı: 2204
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı