Yeni bir eğitim öğretim dönemine daha giriyoruz.
Herkes için ömür hızla geçiyor. Özellikle eğitimci arkadaşlarımız açısından bir şeyler yapmak gerektiği açık. Yoksa sosyal şikâyetler, ailevî huzursuzluklar, şahsî stresler gün geçtikçe çekilmez hale geliyor.
Ortalama 10-15 liseli/üniversiteli gencimizle, bir iki gönüllü eğitimci arkadaşımızın ve bir şahs-ı manevî olan cemaatimizin desteğiyle tamamen gönüllülük esasına dayalı, bir eğitim faaliyeti yapıyoruz.
23 yıldır, Pazar Grubu adını koyduğumuz, her yıl büyük oranda değişen bir genç toplulukla, Pazar akşamları bir araya geliyoruz.
Her şeyden önce bir araya geliyoruz. Bu önemli bir iş. Bir araya gelince zaten kendiliğinden pek çok gündem oluşuveriyor. Her bir genç, pek çok meselesi olan ayrı bir gündem. Yani iş çok.
Sonrasında akşam ve yatsı namazlarımızı kılıyoruz. Günün hiç değilse iki namazını sağlama almak başlı başına bir güzellik. Özel görüştüğümüz gençler, ‘Hocam bazen elimizde sadece bu iki namaz kalıyor’ diye içinde oldukları durumu paylaşıyorlar. Çağ, dehşetli. Gençlerle güçlü bir şahs-ı manevî oluşturulmazsa, pek çok değerler kasırgaya tutuluyor.
Sonra tesbihatlarımızı yapıyoruz. Günün iki tesbihatını da sağlama almış oluyoruz. Kâr değil mi? Yine özelde konuştuğumuz gençlere, ‘Tesbihatları yapabiliyor musunuz?’ diye soruyorum. Karne çok kötü.
Sonra, vazgeçilmezlerimiz olan iki tane Risale-i Nur sohbetlerimiz var. Bu dersleri de büyük oranda önceden planlıyoruz. Anket yapıp; kim, hangi konuda derslerin okunmasını istiyorsa belirtiyorlar. Ona uygun da çalışması olan eğitimcileri derse dâvet ediyoruz.
Anketin çok faydası oluyor. Kimin, ne ile imtihan olduğunu fark ediyoruz.
Hiç tahmin edilemeyecek gündemler söz konusu oluyor. Böylece dersler yaraya merhem oluyor. Tabiî bazı soruların cevapları için de, gazetemizdeki ilgili yazarlara gencimizi havale ediyoruz. Bu da başka başka güzelliklere vesile oluyor.
Böyle bir faaliyete niyet edin, gerisi (inayetle) gelecektir.
Emin olun!