"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Bu hizmet tarzım doğru mudur?”

Sebahattin YAŞAR
22 Haziran 2016, Çarşamba 08:30
Bazen bir musibet, bir haksızlık, bir hukuksuzluk insanı yeni adımlar atmaya iter ya, işte bu da öyle bir şey.

Beyefendi, üç gün boyunca yapılan bütün Risale-i Nur derslerini dikkatle dinledi. Pek çok notlar da aldı. Okunan derslere bir ihtiyaç hali içerisinde olduğu her halinden belliydi. Ve programın son gününde üç gün boyunca konuşmadığı cümleleri de içine katarak nihaî cümlelerini kurdu:

“Ben cemaat içinde yaşadıklarımdan ve katıldığım gerek mahal ve gerekse umumî istişare toplantılarından, oralarda gördüğüm kişisel bir takım problemlerden bir sonuç çıkarıyorum. Nedir bu sonuç? Şudur; anlaşılan benim ‘adam’ olmam lâzım. Hatta yetmez ‘dâvâ adamı’ olmam lâzım. Bu da yetmez, hak ve hukuka duyarlı, kimseyi zillet altında bırakmayan, ama kimsenin de zilletine girmeyen izzetli, hür, dâvâsına sadâkatli bir dâvâ adamı olmam lâzım. Çünkü ben kendi kendime, ‘Falanca ağabeydir, falanca bu işe ömrünü vermiş bir kişidir.’ gibi içimde kurduğum cümlelerle o kişilerin -hukukumuzu bilmemek sonucu- hamiyetli ağabeylerin bize istibdadını netice veren adımlar atmasına sebep oluyorum. Oysa benim kendimin ve cemaatimin hukukunu korumam onun yanlış adımını da engelleyen hayırlı bir adımdır. Bazen sessiz kalmak bile haksızlığın büyümesine katkı sağlıyor. O zaman vicdanen rahatsız oluyorsun, ‘Keşke orada müdahale etseydim, kanaatimi söyleseydim’ diyorsun, ama iş işten geçiyor. Ben şimdi anladım ki, benim bu işe müdahil olmam lâzım. Pısırık yapıdan, ağam,  ağabeyim bilir anlayışından kurtulmam lâzım. Meşveretin hak ve hukuku adına parmağımı daha bilinçli kaldırmam lâzım. Derslerden anladım ki, koyunları benim gütmem lâzım. Ona buna havale yapılan işlerden, hizmetlerden çıkacak arızadan da şikâyetçi olma hakkım olmuyor. Üstad bile, ‘Benim de bir reyim var.’ demiş. ‘Benim de sözlerimi mihenge vurun.’ demiş. Ben anladım ki iş başa düşüyor. Sahip çıktığın, hakkını, hukukunu müdafaa ettiğin dâvâ senin oluyor. Bana söyleyin lütfen bu hizmet tarzım doğru mudur?’

Mevzu bu. Ağam bilir, paşam bilir, ağabeyim bilir yok. Benim kaldırdığım parmağın neticesinde atılan adımlardan, alınan kararlardan ağama, ağabeyime hesabı sorulmayacak. Nurun satırları ne diyorsa o. Ağam da, paşam da, ağabeyim de, ‘Nurun satırlarından söylüyorsa, şahs-ı maneviden söylüyorsa, istişareden söylüyorsa’ baş, göz üstüne.

Yoksa, kusura bakma ağam!

Okunma Sayısı: 2524
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • çabuksonerşule

    24.6.2016 13:34:31

    Maşallah ne kadar kalpten ve ne kadar hakikatlice ifade edilmiş.tekrar okuyup üzerinde bu kadar tefekkur etmemin başka bir izahı mümkün değil.allah razı olsun sırat-ı mustakim den ayırmasın tam bir ihlas nasip etsin onu da muhafaza etmeyi nasip etsin rabbim.selam ve dua ile

  • Toygar

    22.6.2016 17:43:49

    Bir yorum yazdım, yayınlamadınız!.. Bu yorum kısmı ne işe yarıyor? Yorum yayınlanmayacak kadar kötü de sayılmaz hani! bir öz eleştiri desem!... O da mı olmadı!. .. N'apcaz şimdi! "Evet ağam" dememiz lazım her halde!..

  • Garib Doğu

    22.6.2016 13:33:03

    Allah,Peygamber aşkına, şahsa bağlanma,şahsa tabi ve teslim olma,gibi bir eğilim,bir yaklaşım mesleğimizde var mıdır? Altı bin küsür sahifelik Nur Külliyatının hiçbir yerinde böyle bir cümle var mı dır? Aksine,zaman ferdiyet zamanı değil,zaman cemaat zamanıdır,tavsiyesi,prensibi vardır. Mesleğimizde eşhasa önem verilmez cümlesi de Risale-i Nurdandır. Mesleğimizde şahsı manevi vardır.Meşveret vardır.Biz bunlara tabiyiz.Bu epaçık hakikatlar net olarak ortada iken neden şahıslar ön plana alınıyor,Nurun prensip ve kaideleri yerine bunların görüş ve düşünceleri,anlayışları esas alınıyor? İçtima-i ve siyasi meselelerde bir kişi ne derece isabet edebilir? İsabet etse bile,meşveret esas alınmadığı için mesuliyet söz konusu değil mi? Ve bu Risale-i Nur'a ve Üstada muhalefet değil mi?

  • Toygar

    22.6.2016 10:10:54

    Buna benzer bir durum içerisindeyim. Biricik evladımı yaz programlarına göndermek istiyorum. Ancak öyle bir program yapılıyor ki, yetişkinler bile zor katlanır. Ben şimdi bunu onlara söylesem, " abi meşveret ettik" diyecekler. "İçinizde eğitimci var mı" desem, "abi bu senelerdir böyle yapılıyor, gayet güzel sonuçlar alıyoruz" diyecekler. "Emin misiniz, 'kardeşler bu programlardan bizim hiçbir menfaatimiz yoktur' diye not düşmüşsünüz çağrı mesajınıza, galiba pek taliplisi olmuyor programların" desem, cevap veremeyecekler, "kayış(?) nedir" diye sorsam, utanacaklar ama onlara bunu belleten utanmayacak. Bunları ben dile getirsem, herkesin huzurunu kaçıran, aykırı ses, muhalif, "çok biliyorsan kendin yap" muhatabı olacağım. Buna benzer bir durum için bir kaç sene uzak kalmışlığım vardır. Kim kazandı, kim kaybetti bilemem ama, şimdi bir daha söyleyin "bu hizmet tarzımız doğru mudur?"

  • Said

    22.6.2016 07:25:14

    Sebahattin abi o kardes guzel sonuclar elde etmis. Peki cemaatte mesvetler dahi iptal edilecek kadar kavgali bir ortam (duyuyoruz) olustuysa

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı